30 Eylül 2010

.


Therion - The Rise Of Sodom And Gomorrah


Ben müzik konusunda saplantılı bir aşık gibiyimdir çoğu zaman..
Beni vuran şarkılar olur..
Beni kopartan.. uçuran.. yerin dibine sokan.. uçurumun dibine sürükleyen.. karanlığa gömen.. güneşe çıkartan.. yakan.. üşüten.. ıslatan.. coşturan..
Nefesimi kesen..


Ben hiç bir şarkıda bir insanı hatırlamam.. Ama her şarkıda bir yere giderim.. Asla anılarla bağlantılı değil bilakis sadece ve sadece notaların ve sesin beni götürdüğü yerler olur buralar..
Anılarım şarkılardan güçlü olamadı genelde.. bikaç anım hariç !!
Türkçe şarkı pek dinleyemem.. Dinlersem bir yere gidemem..
Çünkü kelimeler benim hayatım.. Ben kelimelere tutkun bir kadınım.. Kelimelerle oynamayı severim.. Oynayabileni de severim.. Bu kadar kelimelerle içiçeyken eğer ki anlamına kilitlenirsem bir şarkının, sesi ve müziği gerçekten tam olarak hissedemem, asla ve asla kendimi sadece müziğe ve sese bırakamam.. Hep anlam ön planda kalır ve bastırır, kelimeler kazanır. Hal böyle olunca da şarkı; güzel melodili bir şiire dönüşür..
Anlamlı sözleri şiirlere romanlara bırakıp, müzikte mümkün olduğunca kelimelerden uzak durmaya çalışırım, kaçarım anlamdan..
Eğer anlamını anlayamıyorsam sözlerin, o zaman kendimi tamamen notalara ve sese bırakabilirim.. İşte müzik bu.. İşte müzik benim içimde o zaman..
Odak çok önemli..
Müzik dinlemekse eğer derdim ses ve notalar olmalı sadece.. Bu yüzden genelde anlamına odaklanmayacağım yabancı dildeki şarkılarda sürüklenir savrulurum.. Duymam o zaman ne diyor kelimeler.. Kendim uydururum ne dediğini..
Asla ilk önce klip izlemem.. Çünkü şarkının kafamda yarattığı görüntüleri etkilememeli hiçbir şey..
Ben önce gözlerimi kapatıp dinlerim şarkıyı birkaç kere.. Sonra giderim gideceğim yere :)

Çoğu zaman bir uçurumdur gittiğim yer.. Aşağısı denizdir.. Rüzgar hep vardır....
Bazense yemyeşil bir alanda yatarım çimlerin üzerine.. Bulutlu (bulutsuz gökyüzünü hiç sevmem) gökyüzünü seyrederim..
Bazen suyun dibine iner nefesimi tutarım..
Bazen bir şarkıda yağmur altında yürürüm..
Bazen yatağımı özlerim bir şarkıda.. Yorganımın içinde büzülürüm..
Bazı şarkıda uzun yoldayımdır..
Bir şarkıda rüzgarlı bir tepedeyken, bir şarkıda kesif bir küf kokusu kaplı bodrum katına inerim..
Bazı şarkı hüznün dibine gönderirken beni, bazı şarkı ise libidoyu bir anda tetikler içimde..
Bazı şarkı ısırma isteği, bazı şarkı uyuma isteği, bazı şarkı bir sarılış özlemi....


Serd sesleri seviyorum ben daha çok..
Erkek sesi ise; serd sesler vurur beni.. Kadın sesi ise; iyi çığlık atabilmeli..
Hele ikisi aynı şarkıda varsa of of of !!!!
Hem böğürtü hem çığlık !!!!!!!! İşte o zaman ölürüm mutluluktan..
En moralimin bozuk olduğu anda kulağıma gelsin böyle sevdiğim bir böğürtü anında değişebilirim..
En coşkulu anımda kulağıma gelsin acıklı bir keman sesi .. anında değişebilirim..

En sevdiğin müzik türü hangisi sorusuna, "her tür dinlerim, güzel olan her şarkıyı dinlerim" gibi cevaplar veren birinin müzik tutkunu olduğuna hiç kimse inandıramaz beni..
Mutlaka pek çok türü seviyorsundur ama eğer tutkunsan mutlaka EN SEVDİĞİN vardır..
Tutkunsan, deli gibi seversin, ve sürüklenirsin..
Nefesini kesen budur..


Müzik benim için gerçekten çok güçlü bir şey hayatımda..
Pek çok şeyde de belirleyicidir..
Sanırım kızımdan sonra vazgeçemeyeceğim şey müzik benim..
Herşeyden vazgeçebilirim ama müzik .. çok zor..
Ben hala sabah servisi beklerken, serviste işe giderken, aynı şekilde akşam dönüş yolunda -ki yolum yarım saat. falan sürüyor- kulağımda müzikle yolculuk eden bir kadınım.. 15 dakika bile müziksiz yolculuk edemezken ben, varın gerisini siz düşünün.. uzun bir yolu mesela :)
Ya da yürüyüşlerim.. Yürüyüşlerimi bile en güzel yapan şey müziktir..
İşte de devamlı açıktır müziğim, evde de ödev zamanı dışında ve film izleme dışında açıktır..
Rammstein en büyük tutkum müzikte de seste de.. O sese ve müziğe olan tutkum asla ama asla bitmeyecek.. Tekrar detaylı anlatmayayım ama okumak isteyen olursa işte: Rammstein Tutkum..
 
Müzikleri keşfetme yollarım türlü türlüdür:

1. Kardeşime danışırım. Müthiş bir kaynaktır kendisi.
2. Bir yerde duyarım ve peşinden giderim müziğin, ne olduğunu öğrenmek için.. Misal: Oi Va Voi grubunu yıllar önce yağmurlu bir akşamüstünde Bahriyede yürürken duymuştum.. Peşinden gide gide bir mağazaya ulaşıp öğrenmiştim çalan grubu.. Misal: Sneaker Pimps grubunu Gren kafede otururken duymuştum ilk kez ve direkt vurulmuştum Bloodsport şarkısına..
3. Arkadaşlar sürekli şarkı yollarlar.. Mail yoluyla veya Cd ye çekip kargoyla.. Ben ne zaman canım isterse ara ara dinler ve sevgi sıralamamda bir yerlere yerleştiririm.
4. LastFm.. En büyük şarkı ve grup keşfetme kaynağım burası..
5. Nette okuduğum sitelerden karşıma çıkan merak uyandıran şarkıları indirip dinlerim..
6. Film izlerim.. Yani sağlam bir soundtrack hastalığım da var ki, zaman zaman kriz şeklinde nükseder :)

Ve bazen..
Bir şarkı beni ilk dinleyişte öyle bir esir alır ki.. öyle bir esir alır ki..
Uzun zaman o şarkının esaretinden kurtulamam..
Hayatım durur ve sadece o şarkı doldurur herşeyi..
İşi gücü bile arka plana attırır kuvvetliyse..
Nefesim kesilir..
Ama sahiden kesilir..
Kalbim sıkışır..
Kanmam..
Doyamam..

Geçtiğimiz hafta birkaç gün arayla iki şarkı vurunca beni iptal oldum resmen..
Genelde senede bir iki şarkı mahvederken beni.. Şimdi birkaç gün arayla canıma okudu şarkılar..
Öyle ki, çok yoğun bir tutkulu aşk ilişkisinden çıkmış gibi yoruldum bu iki şarkıyla geçen bir haftadan sonra..
Gerçekten yoruldum..

Esir düştüğüm bu şarkılardan bir tanesinden şimdi bahsedemeyeceğim, çünkü fazlasıyla serd bir ses, yoğun ve nefes kesen bir böğürtü ve sönmesi imkansız bir kıpırtı hakim..
Şimdi diğer şarkıdan bahsetmek istiyorum.. The Rise Of Sodom And Gomorrah.. Siz de yukarıda verdiğim linkten indirip dinleyebilirsiniz..
Öyle görkemli bir şarkı ki..
Öyle inişli çıkışlı ki..
İhtişamına esir düşmemek imkansız..
Şarkının 2.dakikasında başlayan yaylılar insanı öyle yükseltiyor yükseltiyor yükseltiyor ki 4. dakikasında başlayan en ince çığlıkla uçuyorsun resmen..
İyi ki arada keman var ki yumuşak bir şekilde indiriyor seni..
Sonra yine başlıyor yaylılar.. Yükseliyorsun.. Yükseliyorsun.. Nefesin kesiliyor.. İçin kanmıyor..

Gözlerimi kapatıyorum.. Ve gözlerimin ardında belirmeye başlıyor keskin ve siyah görüntüler:
Dolunay vakti..
Ay dünyaya yakın..
Işığı keskin..
Karanlık bir oda..
Odanın uzun bir duvarı var dışarıya bakan..
Ama duvar değil boydan boya pencere yere kadar..
Ve upuzun ince beyaz tüller..
Tüller yerden de uzun..
Rüzgar var..
Rüzgar estikçe tüller havalanıyor çokça..
Dalga dalga..
Pencereye paralel bir yatak..
Yumuşak çokça saten çarşaflarla kaplı..
Yatağa hemen paralel öbür duvar..
Düz renk..
Yataktaki tüm gölgeler duvarda..
Rüzgar sert esip tüller çok havalandıkça kadının gölgesi daha keskin belirgin oluyor duvarda..
Kadın kendini geriye atıyor, en çok tekrar eden görüntü bu..
Hani köprü kurar gibi gergin..
İşte bu şarkının beni götürdüğü görüntüler dinlediğimden beri.
Bir arkadaşımın dediği gibi ben bahçenin karanlık yerlerini seviyorum..
.
.

21 yorum:

kara kitap dedi ki...

şarkıyı dinlemek kadar yazdıklarını okumak da nefesimi kesiyor.

Adsız dedi ki...

şarkı gerçekten benim nefesimi kesiyor içimi gıdıklıyor yaaaaaa ben bu şarkıyı çok sevdim çokkkkkkkk

Çocuk dedi ki...

hep çok severek dinledim, saatlerce, günlerce.
takılıp kalıp kendimi sürüklediğim bile oldu.
ama olmadı,
ne bir filme, ne bir kitaba ne de bir müziğe senin kadar tutkulu olamadım.
kıskandım :)

fotoğraf yazının imzası gibi olmuş...

banu dedi ki...

foto süperr, şarkıyı yolladığından beri zaten yüksek sesle dinliyorum ayrı bi harika,,müziksiz yaşamadığınıda size her gidişimizde çantanı bırakır kırakmaz bilgisayar başına geçtiğinden çok iyi biliyorum :))
karanlığa,karaya,siyaha çağıran sesleri duyuyosun sen hiç birini kaçırmadan en aydınlığıda gri oluyor yetişemediklerinin ama KARAnlıkta buluyosun her rengin tonunu

Adsız dedi ki...

Öyle güzel geldi ki bu müzik bana da hayattaki herşeyin TUTKu olduğunu bi kez daha hatırlattı...Teşekkürler Fatoşcum:))Paylaşımların için...Sevinç

Beyaz Piyon dedi ki...

"Şarkıyı dinlemek kadar yazdıklarını okumak da nefesimi kesiyor."

Bunun üstüne yorum yapılmaz. Müzik zevkiniz şahane..

zoitsa dedi ki...

hani şu uçurum kenarı yeşil çimler var ya..orayı biliyorum..şarkını alıp gel ..gidelim ikimiz..

UÇAR dedi ki...

Ben bu filmi görmüştüm !

UÇAR dedi ki...

Bu senin gölgen (fotoğraf)

eXi Le dedi ki...

ÖrtüLüydü Hayatın kaLdırma Kuwweti SuskunLuğuma..
DizeLeri HüzünLü KeLimeLerini dökmü§sün Yine..
Yine DöküLdü Hece Hece HücreLerime..
Harf Harf Dindirdi içimde Akan Çok KanamaLı ÇığLıkLarı..
Şimdi, Yanındayım..
§arkıyı Aç we I§ıkLarı Söndür.. Siyah'ıma Kırmızı'yı Süren Kadın...

egemavisi dedi ki...

Çok sevdiğim bir şarkıdır. Kuzeyliler bu işi biliyorlar!
Bu şarkıyı hatırlatan bu güzel yazı için kocaman teşekkürler.

Volkan dedi ki...

therion'un eski şarkıları süperdir. Örnek gibi. ama ben maalesef anı insanı olduğum için dinleyemiyorum artık. Konserine gidiyorum ama :)

Ayrıca The Gathering'i de çok seveceğini düşündüm bi an ama bunlara göre biraz mıymıy'dır :)

Adsız dedi ki...

Tutku(uyku) kardeşim ver elini , usul usul damla damla ...

Kontrbas dedi ki...

Bazı enstrümanlar vardır sevgili dostum, tek başlarına dinleyemez, bir parçanın içinde ayırt edemezsin. Yokluğunu, ancak yokluğunda fark eder, dinlerken, "bir şeyler eksik" dersin. Örneğin benim için caz dinlerken, kontrbas böyledir.
Karanlık insanın içinde güzeldir sevgili dostum, insan karanlığın içindeyken değil. Karanlık, davulun sesi gibidir; uzaktan güzeldir, öyleyken seversin. İçinde, karanlığın içinde korkarsın...
Her insan bir şarkıdır; dinlerken, içinde karanlık, bir kontrbas gibidir...
Kapat gözlerini, senin, benim, her kesin. Müzik dinlemek en çok karanlıkta güzeldir...
Kapat gözlerini...

Gilraen Telrunya dedi ki...

paylaştığın ve anlattığın müzik, senin yazdıkların, yorumların her biri çok hoş... bu sabah güne daha bi güzel başladım... teşekkürler...

ABİ dedi ki...

Çok güzel...

YALNIZLIK OKULU dedi ki...

Nasıl tutkulu bir arkadaşlıksa bizim kisi işte bunun en güzel köprüsüdür müzik ve şarkılar...Gecenin bir yarısı "benim şarkı krizim tuttu erdem" diyen o heyacanlı ateşli tutkulu sesini duysam hemen arşivleri karıştırıp bulmak ve sana yollamak kadar keyiflisi yoktu benim için...Hele 7. Oda şarkıları bana ne zaman bir şeyler gönderecek olsan şarkıları daha önceden bulmuş indirmiş dinlemiş olmama rağmen senden gelen cd ile ttekrardan pc ye yükleyip baştan sona dinlemek...Bir dostun notalarına ruhuna dokunma zevkini veriyor bana...Aynı konser alanında farklı yerlerde aynı ritimle çarptığını bilmek ya da her gittiğim konserde telefona sarılıp sana dinletmek seni oraya taşımak...Yaşamıma kattığın her bir nota için teşekkürler güzel yürekli dostdum her şeyim :)

Alp dedi ki...

tanrıya hatırlatma gibi " sen yarattın sen sorumlusun der gibi "" şarkı ..

sen de gothic seviyorsun..

""""sodom, yahudi-hristiyan kültüründe, adı sapkınlıkla özdeşleşmiş varlığı tartışmalı bir kentin adıdır. sodom ile ilgili bilgileri tevrad (tekvin, bap 18-19) ve kuran (neml 54-55)dan ediniyoruz. kuranda lutilik olarak ve kapalı biçimde yer alan olay. tevradda son derece açık biçimde ve ayrıntılı olarak anlatılır.

buna göre geçmişte bugün lût gölünün bulunduğu yerde sodom ve gomorra adlı iki kent bulunuyordu. bu kentlerin erkekleri, kadınlarla doğal ilişkiyi değil ters ilişkiyi tercih etmekte, bununla da yetinmeyerek, erkeklerle ilişki kuruyorlardı.

tanrı bu ahlaksızlığa daha fazla tahammül edemez ve cezalandırmaya karar verir. her iki kenti de yok edecektir. ama ibrahim peygamber, tanrıya orada hiç yoksa 50 ahlâklı insanın yaşayabileceğini onlara yazık olacağını söyler. ibrahim peygamberin tanrıyla yaptığı yakarı/pazarlık sonucunda tanrı, 10 tane ahlâklı insan yaşasa bile bağışlayacağını söyler ve iki meleğini durumu saptaması için sodoma gönderir.

melekleri, şehirde yaşayan lut peygamber karşılar ve sodomun erkeklerinin karakterini bildiğinden son derece güzel görüntülü iki meleği, onların kentte dolaşma isteğine rağmen evine kapar. ancak sodomun sapkınları iki güzel erkeğin geldiğini duyarak lûtun evini çevirirler. lût onlara yalvarır ve rüşvet olarak iki kızını teklif eder. onlara ne isterseniz yapın, konuklarıma dokunmayın der. ama sapkınların gözü meleklerdedir. zor kullanmaya kalkarlar ve melekler onları kör ederler ve lûta ailesini alarak hemen kaçmasını söylerler.

lût, kızı ve damatlarıyla önce tsoara kentine sığınırlar. tanrı gökten taş ve ateş yağdırarak iki kenti yok eder. yok olanlar arasında lûtun karısıda vardır, çünkü o da günahı işlemiştir.

damatların ne olduğunu öğrenemiyoruz, ama lût iki kızıyla dağa çıkar. babalarının zürriyeti yok olmasın diye ilk gece büyük kız, ardından da küçük kız babalarıyla yatarlar. lut peygambere şarap içirip sarhoş ettiklerinden lût olan bitenin farkında değildir.(!) ve doğan iki çocuğun soyundan israiloğullarının ünlü 12 kabilesinden ikisi ürer.

semavi dinlerin hepsinin kabul ettikleri sodom ve gomorra öyküsü budur. """

Hooked dedi ki...

Seninle soğuk bir yalnızlığı istiyorum, gürültülü bir kalabalığın yerin.
Seninle, yalnız, yalnız seninle...
Müzik, benim içimde.
Bana şarkı söylesene...

Reha dedi ki...

şarkı sözlerinin, müziğin büyüsünü bozmasını istemediğini, bunun yolculuğunu kesintiye uğratacağını ve keyfini kaçıracağını yazmışsın.. çok da doğru bir tespit.. olmasına rağmen :)) mesela ben kendi adıma anlamayı tercih ediyorum.. çok duraklı bir yolculuk oluyor ama bende de böyle işte.. :)))

rimedzo dedi ki...

aslında müzigi senin icin saplantılı bir aşk yapan notaları ve anlamasan bile sözleri duyduğun anda, seni başka bir ruh haline sokmasıdır... yoksa sen bambaşka bir ruh halindeyken ona uygun bir müzik aramak aşk degildir... müzik hep tetikleyici, senin hayallere dalman için ve eger müzik olmadan gozlerini kapatıp ucurumun kenarına gidemiyorsan saplantı olmustur bile... ne kadar cok kurdugun hayalin icinde kalmak istersen o kadar cok tekrar eder müzik hatta defalarca ve o yuzden esir alır seni hem de yorar cunku butun duyularını aynı anda harekete gecirir... Hangi ses hangi nota seni daha cok suruklerse işte ona tutkun olursun senin en cok sevdigin vazgecilmezin olur... müzik hep yanında olsun...