31 Aralık 2008




HAGGARD - HIJO DE LA LUNA


gece yavaşça akmıştı sabaha ..
karanlık son demlerini yaşıyordu..
içi boşalmışçasına dökülüyordu kadın..
durmadan.. susmadan..
sanki oracıkta tüm günahlarından sıyrılmak ister gibi..
sanki oracıkta içindeki her yaranın kabuklarını koparır gibi..
sanki oracıkta içindeki en büyük duvarı da yıkmak ister gibi..
sanki oracıkta bütün utançlarını unutup soyunacak gibi..


daha gün batmadan almıştı onu adam..
açtı ikisi de..
mideleri de, bedenleri de, ruhları da açtı..
bir deniz kıyısına gittiler..
midelerinden başlayacaklardı birbirlerini doyurmaya..
gün bitiyordu.. gün batıyordu..
kadın hem yiyip hem anlatıyordu.. adam dinliyordu..


gece yavaşça akmıştı sabaha..
karanlık son demlerini yaşıyordu..
bütün akşam anlatmıştı kadın..
bütün gece dinlemişti adam..
neden anlatıyordu tüm bunları..
adamın bakışlarında gördüğü tutku yüzünden mi sadece..
hani o uzun zamandır kimsede göremediği tutkunun ışıltısı, yaşama karşı verilen enerjinin hissettirdiği tutku yüzünden mi..
adamın merakla sorduğu sorulardan, heyecanla dinleyişinden mi yoksa..
neden anlatıyordu tüm bunları kadın..
bilmiyordu..


bilmiyordu adam..
bilmiyordu kadın..
bilmiyordu, durmuyordu, susmuyordu.. yorulmuştu.. ama mutluydu..
ruhunu soymuştu kadın, usulca yardım etmişti ona adam..


gece yavaşça akmıştı sabaha..
karanlık son demlerini yaşıyordu..
hiç ummadığı bir anda, hiç ummadığı bir yerden söküp alıyordu şimdi kadını adam..
dili düğümleniyordu kadının..
yatay eksende düşleri.. düşey eksende tutkuları vardı..
tutkuları arttıkça düşleri de artıyor, düşleri azaldıkça tutkuları da köreliyordu..
gerçek gelmiyordu hiçbir şey..
kadının gözleri görmüyordu artık..
dili susmuş, ağzı kapanmış, söyleyecek sözcükleri bitmişti..
adamla sevişmeyi aklından bile geçirmemişti..
dokunmak ve hissetmek çok yabancıydı ona..
düşünmüyordu.. duymuyordu..
sigarası bıraktığı yerde tütüyordu adamın oysa..


gece yavaşça akmıştı sabaha..
karanlık son demlerini yaşıyordu..
hiç ummadığı bir anda, hiç ummadığı bir yerden söküp alıyordu şimdi kadını adam..
önce ruhunu sarmıştı usulca.. şimdi bedenini yavaşça..
çok sıcaktı.. nefesleri havaya yapışıp asılı kalıyordu..
pencereleri açık evin kıpırdamayan perdelerinin gerisinde..
bir adam ve bir kadın, yabancılıktan tekliğe dönüşüyorlardı..


hiç ummadığı bir anda, hiç ummadığı bir yerden söküp almıştı adam kadını..
bir aynanın karşısında gözlerini açtırıyordu..
"aç gözlerini ve bak kendine" diyordu..
"aç gözlerini, bak kendine, gör güzelliğini.."
kadın ağır ağır açıyordu gözlerini..
nefes alamıyordu.. hava çok sıcaktı.. terliyordu..
elleriyle saçlarını başının tepesinde toplamaya çalışıyor, başını geriye atıyor, daha çok nefese ihtiyacı varmış gibi ağzını açıyordu..
adam bir eliyle sırtına dayanak olmuştu kadının, diğer eliyle yüzünü tutmuştu, keskince gözlerinin içine bakarak akıtıyordu tüm tutkusunu kadına..
ve bak diyordu.. gör diyordu..
dili varmıyordu artık kadının okumaya..
duymak değil görmek istiyordu gerçekten kendini..
usulca açıyordu gözlerini..
ilk kez kendine bakıyordu bir aynadan..
ilk kez kendi gözlerinin içine..
yüzüne.. aralık duran dudaklarına..
çok sıcaktı.. nefes alamıyordu..
sonra adama dolandı gözleri..
bir daha ölmemek için ölmek diyordu..
bir daha kaybetmemek için kaybetmek belki de..


gece yavaşça akmıştı sabaha..
karanlık son demlerini yaşıyordu..
hiç ummadığı bir anda, hiç ummadığı bir yerden söküp almıştı kadını adam..
gün henüz batmamıştı birbirlerini ilk gördüklerinde..
şimdi yeni bir günü birlikte karşılamışlardı..
kadın uykuya daldı yorgun ama farklı bir huzurla..
adam içinde ömür boyu saklayacağı 'aynanın önündeki görüntü'yle ayrılıyordu pencereleri açık, perdeleri kıpırdamayan evden, yüzüne yerleşmiş umutla..
.
.

28 Aralık 2008

Huzurun Dili




(CYNDI LAUPER - TRUE COLORS)

aslında kasım ayında bir haftasonu gittiğim Sapanca gezimi fotoğraflarla birlikte uzun ve gösterişli bir biçimde yayınlayacaktım blogumda..

ama hep yakındığım zamansızlık yüzünden, henüz fotoğraflarımın tamamını düzenleyememem sonucunda erteledim de durdum :)

bunu ertelerken Sapancada çektiğim bir fotoğraf, bir sergide yayınlanınca; en azından şimdilik bu önemli haberi kayıtlarıma not düşmem gerekti..

evet yukarıdaki fotoğrafım bir sergide yayınlandı..

benim ilk kez bir fotoğrafım sergide yayınlandığından dolayı da benim için çok önemli bir olay elbetteki bu :)



ben açılışa gidemedim, işimdeki yoğunluk sebebiyle izin alamadığımdan..

sergilenen fotoğrafımın tam olarak göründüğü bir fotoğraf da çekilmiş tesadüfen,
eğer olmasaydı üzülürdüm hakkaten..
ilk kez bir fotoğrafım sergilensin, ben açılışa gidemeyeyim göremeyeyim, bir kare bile olmasın elimde hatıra :)
neyseki birinin objektifine yansımışım :)





bu büyük proje hakkında da kısacık bir bilgi vereyim..

Projenin Adı: Griye Veda Renklere Merhaba
Projenin Amacı: Bursadaki tüm okullar ve hastaneler başta olmak üzere gri renkli duvarları renklendirmek..
gözlerin gri bomboş bir duvar yerine rengarenk güzel fotoğraflar görmesi..



ve bu projenin 2.ayağı da başarıyla tamamlandı perşembe günü:

Bursa Fotoğraf İmece Topluluğu'nun 2. Projesi olan Yıldırım İMKB Kız Meslek Lisesi'ne fotoğraf bağışı ve sergisi 25.12.2008 Perşembe Günü Saat:10.00 da yapılan Kokteyl ve törenle açıldı.
Fotoğraf sergisi gezildikten sonra Yıldırım İMKB Kız Meslek Lisesi Fotoğraf ve Grafik Bölümü öğrencilerine, Ceyhun İrgil tarafından derlenen "Dünyanın en önemli fotoğrafları" isimli fotoğraf gösterisi yapıldı.

(CYNDI LAUPER - TRUE COLORS)

19 Aralık 2008

Aramızda Casus Var


(REGINA SPEKTOR - THAT TIME)



Karikatürize edilmiş karakterleriyle tam bir aptallıklar komedyası filmi..
Aslında her gün bir arada yaşadığımız insanların takıntılı ve saplantılı hallerinin abartılmış halleriyle görünümü..
Sanırım tam bir kara komedi Ethan Coen ve Joel Coen in son filmi:
Burn After Reading ..
Sanırım
Coen Kardeşler filmografilerinde çeşitlemeleri en bol yönetmenler :)
Bir önceki filmlerini düşünürsek (Oscar ı da kapan
İhtiyarlara Yer Yok) ordan oraya zıplıyor kesinlikle bu kardeşler..
İyi de yapıyorlar :)

sadece filmdeki karakterleren bahsetmek istiyorum aslında ben ..


Chad: Masum yüz hatlarının ardında her zaman sakin bir acıyı ve gözlerinde de hüznü görmeye alıştığımız Brad Pitt i bu kez salaklığın zirvesinde bir tip olarak izlemek tuhaf geliyor önce insana.. :) saçlar kabarık fönlü ve meçli !! kulağından ipod unu, ağzından sakızını eksik etmeyen, 10 yaşındaki bir çocuktan farksız hareketleri, yüz ifadesi ve hatta düşünce yapısı ile casusluğa soyunursa ne olur gerisini düşünün artık :)



Linda: Güzel olmaya kafayı takmış orta yaşlı bir kadın.. bunun için bir dizi estetik ameliyat geçirmek zorunda ve sigortası doğal olarak estetik ameliyat bedelini karşılamadığından tek amacı bu parayı bulabilmek olan, ama aslında alt duygu olarak da bize ‘tek istediği şeyin gerçek yalansız bir sevgi olduğunu, ve ancak güzel bir kadın olursa sevileceğine ve aradığı aşkı bulacağına inandığını’ çok güzel hissettirebilen bir diğer budala karakterimiz Frances McDormand..



Osbourne: Filmdeki sanırım en normale yakın karakter John Malkovich di.. evet evet aşırı sinirli olması dışında normaldi, filmin sonunda işlediği cinayeti de aşırı sinirli olmasına vurursak :)
Alkol problemi yüzünden CIA deki görevinden atılan karakterimiz anılarından oluşan bir kitap yazmaya karar veriyor.. ve bundan sonra olaylar öyle bir karışıyor ki bir daha hiç toparlanmıyor..




Katie: John Malkovich in soğuk ve sert karakterli karısı rolünde de Tilda Swinton ı izliyoruz, ki bu kadar da despot olur bir kadın dememek imkansız.. yüzündeki ifadeden, bakışlarından ve hatta saç stilinden bile akıyor buzlar, bırrr :)




Harry: Ve George Clooney.. hayatı ve hatta sex hayatı konusunda takıntılı bir orta yaş erkeği.. tabiki filmin konseptine uygun olarak budala ve gerzek :) bu yakışıklı, karizmatik, tutkulu, takıntılı, budala erkek evli ve karısını internetteki arkadaşlık sitelerinden tanıştığı kadınlarla aldatıyor.. ki bunlardan biri de Linda.. bunlar da yetmiyormuş gibi Katie ile de uzun zamandır bir ilişkisi var.. tam bir aldatmaca çemberi gibi ortalık.. Katie dahil her kadına aynı hikayeyi anlatıyor Clooney: ‘karısıyla hiç anlaşamadıklarını, aralarındaki ilişkinin çoktan bittiğini, artık birlikte olmadıklarını, ama karısı çok iyi bir insan olduğu için onu üzmek istemediğinden, boşanmak için karısının istediği zamanı beklediğini..’
Katie dışında tüm kadınlar da bu yalanlara inanıyor..
zavallı iyi adam.. bir kadını üzmek istemediğinden boşanamıyor vah vah..
oysa ki evde hiç de anlattığı gibi bir durum yok, tam tersine, karısına sürekli onu sevdiğini söyleyen, deyim yerindeyse karısının kıçının dibinden ayrılmayan bir koca..

Ne kadar tanıdık bir hikaye değil mi??
Ama gerçek hayatta sarsıcı dramlar yaşanıyor bu gibi durumlarda, filmdeki gibi komedi değil..


Filmin en beğendiğim yerlerinden birini anlatmadan duramayacağım..
Harry yi 24 saat izleyen bir adam vardır peşinde.. Harry de bunu hep işiyle ilgili olduğunu ve bir ajan tarafından izlendiğini sanır.. filmin başından sonuna kadar hep izlenir ama adam.. filmin sonlarına doğru bu adamı yakalar Harry, ve ona zorla kim olduğunu söyletir..
Meğer karısı Harry'den boşanmaya karar vermiş, fakat mahkeme öncesi onun açıklarını yakalayabilmek için bir şirkete başvurmuş ve kocasını izlettirmektedir.. ki sorunsuzca ayrılabilsin ve hatta üstüne mal varlığı para durumları var..
Çünkü o dünya iyisi, üzülmesi istenmeyen kadının da başka bir erkekle ilişkisi vardır..
Fakat genelde olduğu üzre kadınlar karda yürüyüp izini belli etmeyen bir cins olduğundan bizim gerzek kocanın ruhu bile duymamıştır, bu başka adamın varlığını..
Evet bu sahneye bayılmıştım..
casus sandığı adamdan bu gerçekleri bir sokak ortasında öğrenen ve neye uğradığını şaşıran kocanın yüz ifadesi…
ohhh demiştim içimden nasıl güzel oldu..

Ama tabiki bu şok ve sarsılış bile bikaç dakika sürdü sadece..
çünkü bu tip erkekler hiçbir kadını gerçekten sevemedikleri için, toparlanmak amacıyla bir başka kadının kollarına atıverdi kendini ve unuttu bile.. zaten ona bu halde kucak açabilecek budala kadınlarımız da bolca mevcut olduğundan..
teselli eden kadınlar.. başka kadınların terkettikleri adamları teselli edici öteki kadınlar..


Film, bir casusluk hikayesinde olması gereken karışık olay kurgusunu da yine kara komediden hiç çıkmayarak verebilmiş..
bir hiç yüzünden CIA den başlayıp Rus konsolosluğuna kadar uzanan ve sonunda 2 ölümle noktalanan ama olayın içinin tamamen boş olduğu ve son geldiği noktada olayların asla gerçek anlamda çözülemeyecek kadar karıştığı bir casusuluk hikayesi :)


Filmin sonunda ne oldu biliyor musunuz:
Linda, estetik ameliyat olması için gereken parayı CIA den aldı !!
tüm o karmaşa, tüm ölümler.. her şey sadece Lindanın güzellik takıntısı yüzünden başladı ve sonunda kadın kafaya koyduğu şeyi allem etti kullem etti başardı :)


bu kara komedi den çıkarılacak şey:
1. Ava Giden Avlanır.
2. Kadınlardan Korkunuz
:)

(REGINA SPEKTOR - THAT TIME)

12 Aralık 2008

Last FM




(MADONNA - MUSIC)

uzun zaman önce karar vermiştim last.fm i bildiğim kadarıyla anlatacağım bir yazı yazmaya..
bir dönem pek çok arkadaşıma tavsiye etmiş, bizzat öğretmiştim tek tek hepsine..
ama sonra unuttum yazacağımı..
şimdi yine bir arkadaşım da last.fm li olunca hatırladım ve hemen ertelemeden yazıyorum bu kez :)

last.fm ile ben 2006 yılının yazında tanıştım kardeşim sayesinde..
ve o gün bugündür, evde ve işyerinde ne dinliyorsam istatistiklerime giriyor..

o zamanlar site Türkçe olmadığından ve ben de ingilizce ve teknoloji özürlü bir kadın olduğumdan last.fm in benim istatistiklerimi tutması ve radyosu dışında hiç bir özelliğini anlamamış ve dolayısıyla faydalanmamıştım..
bu yıl Türkçeye de çevrilince işte bu site en sevdiğim site haline geldi..

müziksiz yaşayamayan benim gibiler için yok yok sitede..

kısa kısa değinmeye çalışacağım bazı özelliklerine..

İstatistik, Listeler : bu zaten muhteşem bir özellik.. üç farklı istatistik sunuyor bizlere: sanatçı, albüm ve şarkı bazında.. ben 2.5 yıldır last fm üyesi olarak hemen bakıyorum istatistiklerime:

Sanatçılarım gördüğünüz gibi 6913 kez dinlediğim Rammstein başta gidiyor :)

Albümlerim e baktığmda ise ilk sırayı Rammstein ın Mutter albümünün aldığını görüyorum :)

Şarkılarım a sıra geldiğinde, 1104 kez dinlediğim Rammstein a ait Sonne şarkısını görüp:) bu üçlü istatistike göre benim tam bir Rammsteinkolik olduğumu anlayabilirsiniz..
Ayrıca bu İstatistikleri 5 farklı zaman dilimini kapsayacak şekilde de görebiliyorsunuz:
Son 7 gün, Son 3 Ay, Son 6 Ay, Son 1 Yıl ve Toplam..
böylece sadece toplama bakıp bir değerlendirme yapmanın dışında son aylarda müzik zevkinizde meydana gelen değişimleri de görebilirsiniz :)

Dinlediğim Parçalar: şu an ne dinliyorsanız anında last fm in sayfalarına yansıyor bu bölümde.. benim bloguma koyduğum kod sayesinde yıllardır sağ tarafta "Duvarda Yankılananlar" bölümünde son dinlediğim 5 şarkı hep görünmekte.. şu an ne dinlediğinizden, siteye ilk kayıt olduğunuz anda ne dinlediğinize kadar tarihi ile kayıtlı bulunmakta tüm şarkılar..

bu bölümde bikaç güzellik daha var:
mesela şu an dinlediğiniz şarkı ekranda adı göründüğü anda, şarkının üstüne tıklıyorsunuz ve şarkının sayfasına gidiyorsunuz. o sayfada şarkı hakkında bilgilere: hangi albümlerde yerladığı, senin kaç kez dinlediğin, o şarkıya en benzer şarkılar vs.. bilgilerin yanısıra, tam o anda yani sizinle aynı anda dünyada kimlerin o şarkıları dinlediğini görüyorsunuz ve o kişilere de ulaşabiliyorsunuz. ya da o şarkıyı bugüne kadar en çok dinleyen kişilere ulaşabiliyorsunuz..
aynı şekilde şarkının değil de sanatçının üzerine de tıklarsanız, sanatçı hakkında bilgilere, albümlerine, en çok dinlenen şarkılarına, en çok kimlerin dinlediğine ayrıca ona benzer diğer sanatçıların listesine de ulaşabiliyorsunuz..

ayrıca her şarkının sayfasında, o şarkının ilk 30 saniyesini dinleyebiliyorsunuz..

Etkinlikler: istediğiniz şehirde gelecekteki planlanmış konserleri, bu konserlere kimlerin katıldıklarını görebiliyorsunuz.. her ne kadar 2008 yılı festivallerin yapılmadığı bir yıl olsa da ülkemiz açısında yine de cazdan metale kadar tüm müzik türlerinde dünyadaki tüm konser bilgilerine ulaşabiliyorsunuz..

Arkadaşlar: istediğiniz üyeleri arkadaş listenize ekleyebiliyorsunuz, tabi ki o da kabul ederse :)

Komşular: işte uzun zamandır en sevdiğim bölüm.. her hafta sizinle aynı şarkıları dinleyen 60 kişi sizin komşunuz oluyor.. komşularınıza müdahale edemiyor yani seçemiyorsunuz.. ve her hafta yenileniyor sizin 60 komşunuz.. böylece sizinle aynı türde müzik dinleyen başka ülkelerden komşularınızın listelerine göz atıp bilmediğiniz yeni gruplar, hatta o ülkenin yerli gruplarını falan dinleme ve keşfetme şansınız oluyor..

Gruplar: kendiniz grup kurabilir veya kurulmuş gruplardan istediğinize üye olabilirsiniz..

Günlük: malum zaman problemli bir kadın olarak kendi bloglarıma yazı yazmaya zor zaman bulduğumdan bu bölümü hiç kullanmıyorum .. ama günlük olarak kullanıp yazı yazabileceğini bir bölümü de var last fm in.
şimdiye kadar anlattıklarım kişisel bölümler..

bunun dışında genel bölümler de var..
müzik.. klipler.. listeler.. radyo..

her hafta lastfm genel listeler açıklıyor, o haftanın en çok dinlenilen favori sanatçıları şarkıları üzerine.. yükselişe geçenler, düşüşe geçenler, yeni çıkanlar.. vs.. ve tüm bunları bile istatistiksel olarak sunuyor.. mesela yüzde kaç yükselişte gibi..

sanatçılar, albümleri, şarkıları hakkında da genel bilgilere ulaşılıyor..

Türkçe sitesi daha yeni olduğundan belki Türkçe şarkılarda eksikleri çok fazla olabilir sitenin ancak yabancı şarkılarda ben bugüne kadar ne istersem buldum gibi bir şey..

bilgi edinme ve yeni sanatçılar şarkılar keşfetmemi tamamen bu siteye borçluyum..
bazı şarkıların tamamını da ücretsiz ve yasal olarak indirebiliyorsunuz.. genelde yeni çıkmış tanınmak isteyen sanatçıların şarkıları oluyor gerçi :)

ve son olarak radyosundan bahsetmek istiyorum..
Radyo: bölümüne girdiğinizde pek çok seçeneğiniz mevcut... müzik türüne göre bir seçim yapıp radyo dinleyebilirsiniz.. mesela: hard rock etiketini seçerek sadece bu tarz müzik dinleyebilirsiniz..
komşularınızı dinlediklerini dinlemek isterseniz komşularımın radyosunu çal diyorsunuz :)
veya aynı şekilde arkadaşlarınızın radyosunu çalabilirsiniz..
veya sadece sevdiğiniz sanatçı(ları)n adını yazıp, sadece o sanatçının ve ona benzer sanatçıların şarkılarını dinleyebilirsiniz..
veya kendi müzik listenizi oluşturabilir, kendi radyonuzu dinleyebilirsiniz..
veya tek bir kişiyi seçer onun radyosunu dinlersiniz.. mesela "yedincioda radyosu çal" demek mümkün..
radyonuzu dinlerken çalan şarkıyı beğendiyseniz, sevdim diye işaretleyebilir, sevmediyseniz değiştirip bir sonraki parçaya geçebilirsiniz.. yani beğenmediğiniz bir şarkıya katlanmak zorunda değilsiniz radyo dinlerken.. hatta "bunu bir daha asla çalma" diye seçim şansınız bile mevcut..
aklıma gelenler şimdilik bu kadar..
ama site bu kadar değil elbette..
ben kendi kullandığım bölümlerini yazabildim ancak..

müziksiz yaşayamayanlara yine her zamanki son bir sözüm var benim..
evet heryerde müzik dinleyebilirsiniz..
herşeyi yaparken müzik dinleyebilirsiniz..
ama sakın herkesle müzik dinlemeyin :)