30 Kasım 2007

Görmeyi Öğreniyorum



AŞK


Sana söylemiş miydim ??
Görmeyi öğreniyorum !!
Evet, yeni başladım..
Henüz pek iyi değil..
Ama elimden geleni yapmaya devam edeceğim..

25 Kasım 2007

30 gün gece


Hazır adım psikopata çıkmışken ve ben testere amcamın filminden sonra gaza gelmişken etraftaki bütün kanlı filmleri izleyip bitirmeye karar verdim :)
Duydum ki sinemalara 30 Days Of Night gelmiş..

hiç tarzım değildir aslında wampir filmleri..
gerçek olamayacak şeyler olduğunda bir filmde, o filmi tam olarak hissedememe gibi yani özdeşleşememe gibi bir sorunum var benim..
Wampirlerin varlığına da inanmadığımdan olsa gerek işte öylesine izlediğim filmlerdendir tür olarak..
amma velakin wampir filmleri deyince de 1992 yapımı başrollerini Gary Oldman’ın ve Winona Ryder in oynadığı bir Francis Ford Coppola filmi olan Bram Stoker’s DRACULA yı buradan sevgiyle anarım..

hala izlediğim en iyi wampir filmi olma özelliğini korumaktadır kendisi..
gerek müthiş oyuncuları ve oyunculuklarıyla gerek muhteşem soundtrackiyle gerekse wampir felsefesinin mükemmel işleyişiyle..
bir wampirella olsaydım, sonsuza kadar benimle birlikte olması için, ona da ölümsüzlüğü vermek için kimi ısırırdım diye de uzun zaman kafamı kurcalayan bir soruyu içime düşüren filmi şiddetle tavsiye ediyorum..


gelelim Cuma gecesi gittiğim wampir filmine…
onlar nasıl bir wampirdi öyle yahu !!!!
amaçları sadece kan olan aç wampirler..
hızları ve güçleri inanılmaz !! ama gerçekten inanılmaz !!
hani dracula da ki gibi bir aşk bir felsefe bir mücadele falan umarak gitmeyin sakın filme..
filme sadece yerinizden sık sık zıplamak ve ürkmek istiyorsanız gidin..
senaryoda çok fazla çatlak var fazla sorgulamayın :)

Alaska da tam bir ay güneş doğmayan bir kasabada yaşanıyor hikaye.. 30 gün boyunca güneşsizliğe ve aşırı soğuğa dayanamayacak olan kişiler bir aylığına terk ediyor kasabayı.. kalanlar da kana susamış wampirlere yem oluyor.. ama ne hikmetse bir aylığına kasabasını terk eden hiç kimse geride bıraktığı kocasını falan hiç ama hiç aramıyor bu süre içerisinde.. hatta değil giden kişiler, bu kasabayı hiç kimse aramıyor.. oraya otobüs uçak seferleri bile olmuyor.. bir ay elektrikleri kesik, telefonları kesik kasabada kalanlar birer birer geberiyor.. hatta bazen birer birer değil resmen katliam şeklinde de ve bol kanlı geberme sahneleri mevcut..
oyunculukları da çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim.. senaryoda da dediğim gibi çok fazla gedik var.. aşk yok meşk yok felsefe yok… sadece kan.. sadece acıkmış wampirler var..
ama filmin temposu şahane !!!
kaç kere yerimden zıpladığımı hatırlamıyorum film süresince.. –ki ben yani-
makyajlar çok iyi..
o moron suratlı wampirin görüntüsü filmden sonra gece boyu gözümün önünden gitmedi hani.. çığlıklar ise of of hakkaten şahane.. o wampirella kadının attığı çığlıklar hala kulaklarımda çınlıyor..
adrenalin istiyorsanız mutlaka gidin derim.. David Slade iyi iş çıkarmış aslında.. çekimler falan da çok iyi.. soğuğu bile hissediyor insan.. senaryo daha özenle yazılsaymış ve başka başrol oyuncularıyla çok daha ses getirecek bir film olabilirdi..

bi de söylemeden edemeyeceğim.. sevgili başrol kahramanımız şerif Eden, yahu hazır wampir oldun, hazır kötü wampiri de öldürdün, hazır sevdiğin kadın da sana geri dönmüşken niye onu da ısırıp wampirella yapıp sonsuza kadar birarada kalmak dururken gündoğumunu bekleyip kül olup uçtun?? hani ben bu kısmı asla anlayamayacağım..

ve bu arada tempo çok iyiydi ben sık sık yerimden de zıpladım diyorum ama, sevgili Orhan yan koltukta bir ara uyukladı bile !!! hani bir dipnot olarak belirteyim. :)

geçen hafta; içinde ilginç de bir oyun (rammstein+yol) barındıran harika bir geceden sonra kardeşimle sohbet ederken uyuyakalmışım sabaha karşı.. senede bir yada iki kez rüya görürüm ben .. o gece sanırım içimde bir yerlere ittiğim gizli psikopatlığım resmen birini dövmek şeklinde ortaya çıktı :) o gece değil o kızı düşünmek aklımın ucundan bile geçmedi kendisi ama bir yıl kadar önce bu sözkonusu şahsiyet (benim en yakın dostlarımdan biri iken kendileri) bir markette, olmaması gereken bir kişiyle, olmaması gereken samimiyette görülmesi neticesinde içime ilk düşen psikopatlık kışkırtmalarına bir de son zamanlarda beni gördüğü yerde birine haber vermesi ve sitemde okuduğu yazıları da yine birine ispiyonlaması haberleri eklenince … eeee sen de fazla kaşındın deyip rüyamda hallettim işini :) ahahahaha .. rüyamı anlatmayayım hakkaten psikopatça bir rüyaydı :)
şimdi sorun şurda, geçen hafta bu filmi izlemiş değildim henüz.. testere amcamın etkileri vardı üstümde.. sağlam bi dövdüm kızı biraz işkence yaparak.. şimdi bu wampir filmini de izledikten sonra bir dahaki rüyamda artık kıza ne yaparım bilemiyorum :)


(H.I.M - VAMPIRE HEART)

4 Kasım 2007

testere 4..


Cuma gecesi sinemanın dev ekranında Saw serisinin 4. filmini izledim..
ben seviyorum bu testere amcamı yahu..
çoğu zaman hak verdiğim bir felsefesi var..
ve her zaman hayranlık duyduğum bir zekası..
hani seri katil diyorlar da bu bile tartışılır yani katil olup olmadığı..
sonuçta ölenleri birebir kendisi öldürmüyor izleyenler bilir..
ya kendi kendini öldürüyor kurban ya da bikaç kurban birbirlerini gebertiyor..
adam sadece kurbanlarını seçiyor, kaçırıyor ve onlara hepsine özel bir oyun hazırlıyor..
oyunu kurallarına göre oynayan, zaaflarına yenilmeyen kazanıyor..

Saw serisinin ilk filminin nasıl da hayranlık uyandırdığını tartışmaya bile gerek yok..
Zira beklenmedik ve alışık olmadık bir senaryo vardı ortada..
Bu sebeple serinin diğer filmlerini şaşırtıcı bulmadığı için beğenmiyor pek çok kişi..
Ama ben hepsini hayranlıkla izledim..
Konuyu bilsek bile.. kurbanların ve ölüm oyunlarının zengin ve şaşırtıcı çeşitleri dediğim gibi şahane bir zekadan çıkıyor..

Sevgili İlhan sinemadan çıktıktan sonra adımı PSİKOPAT hatta kısaca PSİKO koysa da –hiçbir sahnede gözümü kapamadığım ve gözümü kırpmadan izlediğim için- tamam itiraf ediyorum kan açısından sanırım serinin en bonkör filmiydi..
daha açılış sahnesinde salondan "ıyk" sesleri yükselse de testere bu yani ne bekliyorsunuz ki..
bol bol kan.. bol bol şiddet.. sonunu çözemediğin türlü oyunlar.. ve hiç ödün verilmeyen bir felsefe var ortada..
ben bu felsefeye şöyle diyorum: “yaşamının değerini bilmezsen, bildirirler.. zaaflarını yenemezsen, acıyı göze alamazsan, dayanamazsan..ölürsün..”

Ve filme damgasını vuran sahne benim açımdan; sonlarına doğru iki buz kütlesinin çarpıştığı sahne idi..
Daha fazla ayrıntı vermeyeyim :) izleyenler zaten sahneyi anladılar :)

Ve yine benim açımdan Saw IV filmine damgasını vuran anlatım ise şuydu:
Gördüğümü gör..
Hissettiğimi hisset..
Benim gibi yardım et..
Benim gibi kurtar..
Sen herkesi kurtaramazsın..
Herkes kendini ancak kendisi kurtarır..

(HEAVENWOOD - SUICIDAL LETTERS)