17 Şubat 2015

Hoçakal Bıcır



Bugün bizim için kara bir gün oldu.. 8 yıldır bizimle birlikte, ailemizin bir parçası olan kuşumuz öldü :( 


Kızım neredeyse onunla birlikte büyüdü.. Öykü 7 yaşındayken, Bıcır minicik bir yavruyken almıştık.. Daha yürüyemiyor ve uçamıyordu bile.. Çabucak alışmıştı bize.. Bıcırın kafesinin kapısı hiçbir zaman kapanmazdı.. Ne zaman isterse girer, ne zaman isterse çıkardı.. Zamanla kafesini sadece uyumak için kullanır oldu.. Diğer zamanlar hep bizim omzumuzda olurdu.. Onunla ilgilenmediğimiz zamanlarda resmen bizimle kavga ederdi.. İlgilenilmeyi pek severdi.. Ama en çok Öyküyü severdi.. Ve sürekli Öykünün peşindeydi. Onların arasındaki bağ bir başka idi.. Evde Öykü varsa hiçbirimize gelmezdi.. Öykü bizimle ilgilense kızar ve gidip Öykünün elini ısırırdı acıtmadan.. Ne zaman Öykü evden çıksa kriz geçirirdi.. Evde deli gibi uçar ve son ses hiç durmadan öterdi.. Dayanamayıp Öyküyü eve geri çağırdığımız bile olurdu.. Öykünün okuldan geliş saatlerini bilir ve o anlar gelince dış kapıya doğru öter, gider portmantoda beklerdi.. Ama Bıcırın en mutlu olduğu anlar 8 yıldır devam eden kitap okuma zamanlarıydı.. Öykü ona her gün en az on beş dakika yüksek sesle kitap okurdu.. Öykü kitap okurken Bıcır Öykünün göğsünde, gagasını Öykünün ağzına dayamış halde sessizce ve hiç kıpırdamadan dururdu.. Sanırdık ki nefes bile almıyor o anlarda.. Sanırım Bıcırın çok konuşmasının en büyük sebebi de buydu.. Cümle bile kurardu ama en fazla söylediği kelime "annecim"di.. Biri dışarı çıkarken ona hoçakal demeyi unutursa kapıya doğru hemen kendisi seslenirdi: "hoşçakal bıcır" diye.. Öyküyü bazen annesi sanar sürekli ilgi isterdi.. Bazense yavrusu sanar gelip beslerdi.. Öyküye yem kusardı..


Onunla ilgili anılarımız anlatmakla bitmez.. Biz nereye gidersek oraya götürürdük.. Her yerde bir evi vardı.. Her evde sevdiği yerler.. O da bizim gibi Bursa-Erdek-İstanbul arasında gezerdi.. Dilekolay 8 yıl.. Uzun bir zaman.. Bütün arkadaşlarımız da çok iyi tanır Bıcırı.. Evimize gelen tüm arkadaşlarımızla konuşurdu.. Öykü okulda, biz işteyken, anneme arkadaş olurdu her gün.. Sabahları birbirimize günaydın derken Bıcıra demeyi unutursak hemen seslenirdi bize "annecim" diye.. Günaydın Bıcır derdik, susardı..


Bugün bir kaza sonucu öldü bizim Bıcırımız.. Öykü görür görmez hemen koştu avucuna aldı ve son nefesini çok sevdiği Öyküsünün ellerinde verdi.. Sonrası sessiz bir ağlayış hepimiz için.. Tüm gün ağladık hepimiz desem yalan olmaz.. Öykü akşam babam gelip de gömene kadar saatlerce avucunda tuttu.. sevdi.. kokladı.. ağladı.. yukarıdaki fotoğraf son hatıra.. ağlarken sızdı bir ara Öykü.. Onun çocukluk arkadaşıydı.. Çok kolay olmadı veda etmek..


Ömrü bu kadarmış.. 8 yıl çok mutlu bir hayatı oldu, çok sevildi diyerek kendimizi avutmaya çalışıyoruz ama .. ama işte.. Bıcırın yokluğu öyle kolay geçecek gibi değil üstümüzden.. Pencere kenarında ona özel oyun alanı, oyun arkadaşları ve yemesi için saksıda otları bile vardı.. Karşıdan büyük kargalar uçtuğunda birden hıphızlı uçar bize gelir saklanırdı.. göğsü inip kalkardı.. oysa bugün göğsü bir daha hiç inip kalkmayacak şekilde durdu..


Kendi evinde kendi bahçesinde olsun dedik.. Terastaki ağaçlarımızın birinin dibine gömdük bu gece.. Ne diyebilirim ki.. Onu çok özleyeceğiz.. çok..