31 Ekim 2008

Deli Kızım Uyan



Sene 1995..
İzmirde öğrencilik yıllarım..
Bornovada küçücük çok güzel bir evde yaşıyoruz, bir ev arkadaşım var..
Evimizin balkonu ve tüm pencereleri manisaya doğru spil dağlarına bakıyor..
Ve fırtına gibi bir albüm çıkar piayasaya..
KADIN..
Rockı hep serd seslerden dinlemiş biri olarak Şebnemin sesini ilk önceleri yadırgasam da..
Tam bir tutkunu oluyorum o albümün..
Ki hala daha Şebnemin en iyi albümü Kadın dır bana göre..


Ve bu muhteşem albümde bir şarkı..
Deli Kızım Uyan..
Ve ben her gece o güzel evin balkonunda o şarkıyı dinleyerek Spile bakıyorum..
İnanıyorum gerçekten dağların ardında biri olduğuna..
Gerçekten inanıyorum..


nasıl içimi yakan bir şarkıydı bu…
sanki kirpiğimin ucundaydı yaşlar…
sanki sessizliğimin çığlığa dönüşmesini sağlardı içimde..
derinde….


Şimdi eski defterlerimi karıştırdım da..
bu şarkı için kenara düştüğüm notları, kelimesini değiştirmeden yazıyorum buraya..


Gece geçmez gündüz olmaz… izmirdeki küçük odamın geceleri… penceremden yıldızları seyrettiğim.. uzaktaki mor dağlara baktığım… sanki spil.. sonsuzluğu simgelerdi işte o anlarda..

Can bu dünyaya dayanmaz neden… dayanacak… dayanacak değil mi…

Haykırdım dağlara duymaz… duymaz… duymaz çünkü çıkamıyor ki sesim… çığlıklar içimde hapis… içime haykırdım ben… dağ.. nasıl duysun ki…

Bekledim günlerce yok ki gelen… duymuyor ki beni.. nasıl gelsin… nasıl bilsin çığlıklar içimde..

Karlı dağların ardında biri yaşarmış… gerçekten var mı orda biri… karların ardından duyar mı beni… spilin diğer tarafında var mı biri… var mııı… spile bakardı pencerem.. ben penceremden spile… sıcak izmire inat beyazlıklarını yakaladığım spil.. karlarında üşümek istediğim o koca dağ… geceleri mora dönüşen yüksek… var mı dağın ardında biri gerçekten…neye benziyor..

Bulut olur yağmur olur bize bakarmış… neden bakıyor öyleyse… neden gelmiyor… bakmakla olmaz ki.. bakmakla çözülmez ki içimdeki düğüm… neden gelmiyor.. dağ çok mu yüksek.. aşması çok mu zor… yağmur.. o dağı geçip neden benim üzerime yağmıyor… nedennnn

Hem yakın hem uzakmış yanakları al almış… evet evet.. hem yakın… işte ardında olduğu dağı görebiliyorum… ama uzak… ulaşamıyorum… aramızda koca bir dağ… aşılmayacak bir dağ… yanakları al al mıdır hakkaten… ben hiç yanakları al al olan bir erkek görmedim ki hem.. soğuktan mı acaba al al… yoksa bana baktığı için mi al al…

Deli kızım uyan Söylenenler yalan… zaten hayat koca bir yalandan ibaret gibi bazen..

Deli kızım uyan Bir tek sensin duyan bir tek sensin duyan….. evet.. yalan… yok o dağın ardında biri… yokkk… sessiz çığlığımı duyacak yanakları al al biri yokkkkkkk… yalan hepsi… yalannn

Yerde oldum gökte oldum
Sormayın halim ah başım duman
Gönül uslanmayı bilmez

Düşlerim gerçek gerçeğim yalan
…. Düşlerim: biri var orda.. o dağın arkasında… bir gün gelip alacak beni … Gerçeğim: hayır yok öyle biriiiii… yokkkk.. orda kimse yokkkk..



O zamanlar yaş 19..
en cıvıl cıvıl olduğum zaman dilimi hayatımın..
ama nasıl derinlerde yine hüzünle iç içe geçiyormuşum meğer şimdi buradan bu yaşımdan ve üstüne bunca yaşanmışlıktan baktığımda görüyorum..


Aradan tam 13 yıl geçti..
İlginç olan ne biliyor musunuz..
Bu deli kız hala uyanamadı..
Hep inandı dağların ardında biri olduğuna..
Zaman zaman umudunu yitirse de yine de inandı..
Bir gün dedi.. bir gün gelecek dağların ardındaki iyi adam..

her tökezlediğinde, her kandırıldığında, yumdu gözlerini sıkıca, kimse onu uyandıramasın diye..

Ve hala yürekten söylüyor:
Düşlerim gerçek, gerçeğim yalan…


(ŞEBNEM FERAH - DELİ KIZIM UYAN (Canlı))

27 Ekim 2008

Şaka Gibi Bir Ülke



şaka gibi bir ülkede yaşıyoruz..
örgütümüz yasaklandı ama biz her türlü yasağı delerek eylemlerimize devam ediyoruz..
toplu eylemlere bile kalkışıyoruz..
yakında hapse de gireriz..
oh..
şaşırmıyorum da aslında..
youtube mayıs ayından beri yasak..



ben artık yasaklı bir kadınım..
"odama girmek yasak" ey okuyucu..
kendini benden ve yandaşlarımdan koru..
"yasaklar delinmek içindir" sözünü unut..
sen kötü yola düşme..



biz düştük sen kendini kurtar..
okuma beni..
okuma bizi..



evet blog örgütümüze ülkemizden ulaşım yasagı geldi..
şaka gibi ülkede yaşıyoruz dedim ya..
insan bunca cahil hakimin kararlar verdiği bir ülkede kendini nasıl hisssedebilirse öyle hissediyorum ben de kendimi..
oyuncak gibi..
şaka ülkesindeki aciz bir oyuncak gibi..
bir başka oyuncak birilerinin canını acıttı diye tüm oyuncakların çöpe atıldığı bir şaka ülkesi..
evet biri bizi çöpten elbet alır, ya da tıkıldığımız hapislerden çıkarır..
ama ne zamana kadar ??
işin özünü ve mantığını bile bilmeyen hakimlerin vereceği yeni bir kararla tekrar çöpe yollanana kadar..



şaka gibi bir ülkede yaşıyoruz..
tadını çıkarmalı cehaletin !!

20 Ekim 2008

Düşüş



bazı filmler anlatılmaz.. izlenir ve büyülenilir..
The Fall..
27.İstanbul Film Festivali filmlerinden..



ben Tarsem Singh'in dünyasına hayran kaldım..
bunca film izledim yıllardır..
ama böylesine bir görsel şov görmedim..
hayranlığımı anlatacak, filmin görsel büyüsünü haykırabilecek doğru kelimeler bulamıyorum..


film, aralarında Türkiye nin de bulunduğu 26 ülkede çekilmiş..
daha filmin başlangıç karesinde, su damlacıklarını bile havada kendinizden geçerek izliyorsunuz..
kendinizden geçişiniz filmin sonuna kadar sürüyor..
hatta film bittikten sonra bile öyle kalıyor kareler beyninizde..
gözlerinizde..
gözlerinizin ardında..


bırakın başka filmlerde, renkleri gerçek hayatta bile böylesine güzel göremediğimi düşündüm..
yüksek kontrastı ve canlı renkleri seven bir kadın olarak ben resmen pek çok kareyi içime fotoğraf olarak işledim..



bu filmi izleyin..
filmi bulun ve izleyin o zaman anlayacaksınız demek istediğimi..



ya o küçük kız ve konuşması sesi sevimliliği..
o da ayrı bir büyü filmde..


hastanede kolu alçıda günlerini geçiren 5 yaşındaki Alexandria, aşkı yüzünden intihar eden genç delikanlıyla tanışır.. Roy köprüden düştüğü?!? için bacakları kırılmıştır.. yerinden kıpırdayamayan Roy hala ölmek istemekte ama bunun için haplara ulaşamamaktadır.. küçük kıza bir masal anlatmaya başlar.. her gün bir parça.. alexandria masalın devamını dinleyebilmek için ona istediği hapları getirmeye mecbur kalır.. ve olaylar hızla gelişir devamında..


küçük bir kızın gözünden dünyayı izliyorsunuz bir bakıma..
duyduğu her cümlenin içinde nasıl da düşselleştiğini rengarenk görüntülerle anlatıyor yönetmen..



Royun anlattığı masalı nasıl hayal ettiğini, nasıl da gerçekmişçesine yaşadığını..
duyduklarıyla birlikle hastanede gördüklerinin de onun küçük güzel dünyasına neler yaptığını izliyorsunuz..
ve masalın sonunda artık Alexandria da masala ortak olup belirleyici olur sonun şekillenmesinde..


bu kızın ileride çok iyi bir aktris olacağına eminim..
izlediğim en doğal oyuncuydu..
kesinlikle oynamıyor yaşıyordu filmde..
ben sanırım artık her korktuğumda GUGLİ, GUGLİ, GUGLİ, KAYBOL diyeceğim..
filmi izleyenler ne demek istediğimi anlayacaklar..
:)



filmin görsel büyüsü hakkında bir parça fikriniz oluşsun diye bolca fotoğraf koyuyorum..
filmi hemen izleyin gözlerinize ve içinize bir hediye olsun :)




ha bu arada filmin müziklerine de bayıldım ben..
eline filmin soundtracki geçen olursa heyecanla bekliyor olucam..


(CONNIE FRANCIS - FALLIN')