26 Ocak 2007

5.mevsim..


uzuuun zaman olmuştu ebelenmeyeli.. ve iki gün önce ebelenmişim ben :)
üstelik de 2 kişi tarafından birden: Büyüksün Abi ve Derin İz..

hakkımda bilmediğiniz ve bilmek istemeyeceğiniz 5 şey..
5 bilinmeyenli denklem..

hemen başlıyorum aklıma ilk gelen 5 liye :)

******
7.oda birilerinden intikam almak için açıldı..
yoksa düne kadar bütün kapıları kapalıydı..
ama kapıları açtığımdan beri yaptığım şey kelimelerle oynamak..
gerçek kelimelerimin üzerine örtüyü seriyorum..
sonra onlar görünmesin diye örtünün üzerine başka kelimeler seriyorum..
“saklanmanın en iyi yolu açıklıktır” dimi..
ben de öyle yapıyorum yani..
örtünün üzerindeki kelimelerle oyalanıldığı için kimse örtüyü fark etmiyor ve dolayısıyla örtünün altında başka kelimeler olduğunu da..
bikaç dikkatli ve tutkulu karakter hariç..

******
dengesizim..
şu andaki beni en iyi tanımlayabilecek kelime budur..
tam anlamıyla dengesizim..
manic depresif bir ruh hali sarmış her yanımı..
bir gün içinde dört mevsimi yaşayabiliyorum..
beşinci bir mevsim olmadığını öğrendim çoktan..

******
hayatıma bir insanı kolay almam..
aldığım insanları da kazık yemeden çıkaramam..
hatta bazılarından birden fazla kazık yemem gerekir..
görsem bile onların tüm olumsuzluklarını, bazen kendimi kandırırım..
mesela yalanlarını yakaladığımda yüzlerine vurmam bile çoğu zaman..
aptal ayağına yatarım..
neden .. karşımda küçük düşmesin diye..
yani bir insanı hayatımdan çıkarmamak için üstün bi çaba sarfederim..
ama bir kez çıkardıktan sonra da bir daha asla geri almam..

******
incinmiş ve kırgınım..
ama ardına saklandığım sağlam duvarlarım var..
aslında göründüğüm kadar ya da kendimi dışarıya sunduğum kadar güçlü değilim ben..
ama iyi rol yapabiliyor, içimdeki incinmiş yerleri iyi saklayabiliyorum..
çünkü bu dünyada en nefret ettiğim şey ŞEFKATtir..
bana sunulan şefkat..
ben sunarım ama bana sunulmasın şefkat..

******
yaşadığım onca şeye inat içimdeki tutkularım örselenmedi..
hala kelimelere.. müziğe.. kokulara.. seslere.. filmlere.. fotoğraflara.. martılara.. denize.. yosun kokusuna.. tutkunum ben..
hala bir kelime beni dağıtabiliyor..
hala bir müzik beni hiç gitmediğim yerlere yolculuğa çıkarabiliyor..
hala bir koku nefesimi kesebiliyor..
hala bir ses bana her şeyi yaptırabiliyor..:)
hala bir film beni içine alıp yaşadığım andan koparabiliyor..
hala bir fotoğraf bana milyonlarca kelimeyi aynı anda söyleyebiliyor..
hala bir martının kanadında uçabiliyorum..
hala denizin dalgasına vurgunum..
hala yosun kokusu burnumda..

....

ve benim de 5 bilinmeyenli denkleme dahil etmek istediklerim:

e hadi kolay gelsin diyor ve yine kendimden bahsetmişken hem de bu kadar açık vermişken kendimden madem en sevdiğim şarkılardan biri ile bitireyim diyorum :)

(SAMAEL - REIGN OF LIGHT)

23 Ocak 2007

kaos..


Dünyayı durdurduğumu düşünün..
Duran dünyadan sizi çekip çıkardığımı..

Size milyarlarca yıllık bir öykü anlattığımı düşünün..
Dakikayı keşfedecek kimsenin bulunmadığı çağlardan bugüne olanları dakikası dakikasına anlattığımı..
Bir peri masalı ya da bir kabus dinlediğinizi düşünün..
Birinde hüzünden, diğerinde korkudan ağlayın..
Sonra bir kum tanesinin ızdıraplarını dinleteyim size..
bir böceğin özlemini..
kendinize bakın ve kalp atışlarınızda “büyük patlama”nın sesini duyduğunuzu hissedin..
başkalarının hatıralarında hayaletlere dönüşenleri ziyaret edelim..
isterseniz kendi hafızanızı da yoklayın bir ara..
burada bir dünya var..
imkansızın sınırlarında dolaşan bir şey bu..
böyle bir şeyin olmasındansa, hiçbir şey olmama olasılığı daha yüksekti..
sizin olmama olasılığınız da öyleydi ya !!
şanslı hisseder miydiniz kendinizi bu düşünceyle,
bi zahmet, tesadüfteki dehşeti hisseder miydiniz??
Bu öyküde bir bilinç arar mıydınız, yoksa şans eseri deyip geçer miydiniz??

Öykümüzü bugüne, tam da dünyayı durdurduğum güne ulaştırdığımda..
Amerikanın Irakı aslında dinozorlar yüzünden vurduğunu, arabanızda dinozor kanı yaktığınızı düşünüp daha farklı hayıflanır mıydınız??

Öyküyü dünyayı durdurmadan önceki saniyeye ulaştırdığımda, onu sizinle birlikte dinlemekte olan birini alnından vursam peki,
ne düşünürdünüz??
“Bir insanı yaratmak milyarlarca yıl alır. Öldürmekse yalnızca birkaç saniye..” cümlesi anlam kazanır mıydı belki o zaman??

Bir omurgalı olduğumuzu hatırlarsınız belki;
ölçüsüzce zengin bir geçmişe sahip omurgalılar olduğumuzu..
Aslında bir geleceğimiz olmadığını..
Her an kolaylıkla bir hiç olabileceğimizi de..
Olağanüstü bir beyni olan ve iki ayağı üzerinde yürüyen bir tür maymunun kıyameti nasıl kopardığını ve bir elin parmakları kadar insanın, eski dünyanın ve insanlığın yeni kaderini nasıl belirlediğini..

Bu yazıyı yazan ben bir ceratosaurus, siz de okuma yazma bilmeyen, yüzgeçayaklı balıksı bir fok ya da foksu bir balık olabilirdik pekâlâ..
ve bu daha uzun bir geleceğin resmi olabilirdi !!

insanlar er geç bir gün öleceklerini biliyorlar mı??
Hayır, bilmiyorlar..
Naçizane fikrimi soracak olursanız,
“bunu unutmuş oldukları için şanslılar” da diyebilirsiniz..

(BECK - E-PRO)

16 Ocak 2007

hırsız..


Geçen akşam kitap sitelerinde gezerken (ki bunlardan birisi ideefixe dir) nahoş bir hırsızlık olayını tespit ettim..
Önce olayı anlatayım daha sonra bende nahoş kelimelerimi sıralayacağım..
İdeefixe sitesi ayda bir veya iki ayda bir fotoğraf yarışması düzenler..
Öyle çok büyük çapta bir yarışma değil..
bir konu belirler ve o konuyu en iyi anlatan fotoğraf birinci olur..
Aralık ayı için belirlenen konu : Kitap Aşkına idi..
Ben kitapları incelerken birden aklıma geliyor ve "aa bakayım yarışmaya nasıl kitap fotoğrafları gönderilmiş" diye bakıyorum sayfalara..
veee bir fotoğraf..
bir rafta dizilmiş aynı yayınevine ait kitaplar..
hatta öyle bir fotoğraf ki zamanında “kitap mı asker mi” adlı kompozisyonu tamamlamış..
!!!!
aaaa diye ağzımdan da çıkan şaşkınlık nidasını.. ama bu benim fotoğrafımmm diye takip ediyor kelimeler..
hemen fotoğrafı büyük açıyorum 'benzetiyorum herhalde' diye düşünerek..
hayır benim fotoğrafım !!!
ama fotoğrafın sahibi olarak : Zekeriya Akbal yazıyor, fotoğrafın nokia ile çekildiği yazıyor.. oysa panasonic fz7 ile çekilen bir fotoğraf bu..
ama tabi hırsız beyimiz nereden bilsin hangi makine ile çekildiğini..

yaa ben bi süre şaşkın şaşkın bakakaldım fotoğrafıma..
bu fotoğraf blogumda da var, flickr da da.
Tamam hoşuna gitti fotoğraf indirdin.. hatta kendi siten falan olsa ve orada kullansan ona da sözüm yok. bazen hepimiz yapıyoruz bunu sonuçta..
Ama bu bir yarışma !!!!
yarışma !!!
hayır kazanacak bir fotoğraf değil, sadece kompozisyonu tamamlasın diye çektiğim bir fotoğraftı ama diyelimki kazansaydı yarışmayı bu fotoğraf?!?!?!
Ödülü bana mı verecekti çok sevgili Zekeriya bey merak etmekteyim..

Bu arada adamdaki cesarete de hayranım yani..
Az kullanıcısı olan bir site değil ideefixe ve bu bir yarışma !!!
sen kalk başka birinin fotoğrafını sahiplenip yarışmaya katıl !!
walla bravo ..
ama işte böyle de yakalanır..

Ben durumu ideefixe e bildirdim..
Hatta nisan ayında fotoğrafımın flickrda da yayınladığımı linkleri de vererek yazdım..
Sitenin bi hatası olduğunu düşünmüyorum çünkü.. kendilerine gönderilen her fotoğrafı acaba gerçekte kimin diye araştırma ihtimalleri olmadığına göre..

Ama en azından bu hırsızlığı bilmeleri gerek diye düşündüm..
Ertesi gün site yöneticisinden cevap geldi.. 'Konuyu araştırmaya aldıklarını ve siteden de bilgi vereceklerini' yazıyor cevap..
Bakalım.. sonucun ne olacağı çok da umrumda değil aslında..
Ben hala olayda takılı kaldım..
adamın cesaretinde..
aptal cesareti mi desem ki??
Ne desem ??
Hangi nahoş kelimelerimi yazsam burada..??

adi ve aptal bir hırsız işte..
hayır çalacaksan bari çok daha güzel kitap fotoğrafları var .. onları çalsaydın..
neden bu basit fotoğraf??

ama bu kadar mı içine işledi insanların sahtekarlık??
işte bunu kabullenmiyor hala bir yanım??

(GUANO APES - LIVING IN A LIE)

14 Ocak 2007

2007..


2007 yılında kendime aldığım ilk şey.. mp3 çalar oldu :)
benim vazgeçilmezlerimin içinde yer alan mp3 çalarım eski eşte kalınca, eksikliği ilk hissedilen şey o oldu..
büyüksün abi sağolsun hemen temin etti istediğim markayı..:)
buradan da bir kez daha teşekkür edeyim kendisine..

hayatımda ilk kez yeni bir yıla çok çok çok hediye ile girdim..
bu yıl sanırım tüm arkadaşlarım yaşadığım kötü günlere inat hediye manyağına çevirdiler beni :) hediyeler sayesinde giyebileceğim ve yiyebileceğim şeyler dışında, bir sürü adını bile duymadığım kitaplarım, filmlerim ve şarkılarım oldu :)
beni yoracak gibi duran kitap ve filmler sonraya bırakıldı ama bir yandan da aklımın bi köşesi onlarla birlikte kaldı..

ve İstanbul seyahatlerine geri dönüldü uzun bir aradan sonra..
ama istanbula ilk kez çok farklı coşkularla gidildi..
orada yapılan çok farklı şeyler olmasa bile kendini özgür hissederek bir yola çıkmak gerçekten farklıymış..
hissedildi..
sırtta çanta, kulakta müzik, elde kitap ile yollara düşmek..

2007 gerçekten güzel başladı..

hem yağmurlu hem güneşli zamanlarda yolculuk yapıldı..
martılar yine aklı başından aldı..
vapurlara binildi..
uzun zamandır alkol bekleyen damarlar alkole doydu :)
ama en güzeli kırmızı şaraptı.. buradan bir kez daha teşekkür..
ilk kez sütsüz ve kremasız hatta az şekerli kahveler içildi.. ama beğenildi.. hatta şimdi olsa da içsek dendi :)
canımmm kardeşimle uzun sohbetler yapıldı.. yaşananlarda benim düşünemediğim ya da göremediğim bazı önemli hususlar öğrenildi..
öncelikle arbys olmak üzere bol bol fastfood yendi.. (ben severim)
sigara içilmedi.. İstanbula vapurlara alkole ve uzun sohbetlere ve herkesin elinde sigara olmasına rağmen sigara özlenmedi..
artık 3 ay da oldu zaten bırakalı :)
sigaraya harcanacak para ile Dvd ci ler gezilip yine 20 film alındı..
kitapevleri gezilip kitaplar alınıp yine ah keşke daha çok param olsa dendi..
Sisli bir boğaz manzarası izlendi uzun uzun.. maharetli ellerin çaldığı piyano dinlenirken..

2007 gerçekten güzel başladı..

İstanbuldan Bursaya daha farklı dönüldü..

ha bu arada.. şu lost.. 3.sezonun 6 bölümü de alındı tabi :)
hatırlarsanız bahsetmiştim.. ramazan bayramında babamla ikimiz izlemeye başlamıştık lost u istanbulda.. hatta annem sürekli söyleniyordu bize..
kurban bayramında babam evdeyken kaldığı yerden izlemeye başladı tekrar.. bikaç bölümü anneme de izlettirince.. işte ondan sonra ip koptu sanırım :)
bayram sonrasında evde yalnız kalan annem.. sabah kendisine kahvesini yapıp geçiyor tv nin karşısına.. açıyor lost u ilk bölümden itibaren.. ve şimdiye kadar sırf altyazı olduğu için bunca güzel filmi izlettiremediğim annem bir hafta içerisinde 2 sezonu birden bitiriyor..
ben gelir gelmez benden 3. sezonu alıp onu da izledi !!!
ben hala 2. sezonu bitiremezken (babam da aynı şekilde) annem başlıyor ve bitiriyor..
sanırım bikaç gün ada da yaşadı.. yani ben öyle hissettim..
izlemediğimiz bölümleri ikaz edildiği için bize anlatamıyor ama.. ha desem saatlerce lost teorileri anlatabilecek durumda hadi izleyin hadi bitirin diye bizi sıkıştırıyor :)
yani annem hala söyleniyor lost yüzünden, babamla ikimize.. ama bu kez izlememiz için :)

ben de şimdi kaldığım yerden izlemeye gidiyorum lostu..

bu arada.. yolculuğa damgasını vuran şarkıyı unutmamak gerek..
yakın çevrem bilir benim rammstein hastalığımı :)
rammstein ın ohne dich şarkısının değişik bir versiyonunu gönderdi de bir arkadaş..
!!!! offf diyorum yani.. !!!!
üzerine yorum dahi yapamıyorum..
bu ses..
evet evet..
bu adamın sesi bana her şeyi yaptırabilir..

(RAMMSTEIN - OHNE DICH (MINA HARKER VERSION)