5 Nisan 2006
Hafta sonu Derin İz in beni ebelemesi sonucu sevdiğim on kitabı yazmıştım. Yazdıktan sonra kendimi kitaplığın başında buldum:)
kitaplara hızlıca göz atarken, -uzun zamandır kitap kapaklarını inceliyorum- yine aklıma aynı sorun geldi: kimlik ve kişilik..
Bu çok uzun bir konu aslında ama..
Kişilik; bir şeyin özü ve ruhudur. Gözle görünmeyen ama tüm faaliyetleri etkileyen özelliklerdir.
Kimlik ise; kişiliğin somutlaşmış, elle tutulur göstergesidir..
Kimlik; üzerinde çalışılmış, tasarlanmış ve işlenmiş kişiliktir..
Zannedildiği gibi kimlik; kişiliğin aynası değil, yeniden çizilmiş resmidir..
Bu bağlamda; konu kitaplar olduğunda, metin için kişilik, kitap için kimlik diyebiliriz..
Kitap kapağı tasarımlarında zaman zaman kimlik kaygılarının ön plana çıkması nedeniyle, metnin kişiliğinin yok sayıldığını görüyorum.
Yayınevi kimliği ve dizi kimliği derken, iletilmesi gereken esas mesaj, yani kitabın içeriği ile ilgili bilgi verilmiyor. Bu büyük bir yanlış bence..
Özellikle bazı yayınevlerinin bütün kitapları birbirine benziyor. Her kapakta farklı bir resim ya da arka kapakta yazarın farklı bir resmi basılmasına rağmen, kurum ve ürün kimliği öğeleri o kadar bastırıyor ki, metne ait bilgi algılanmıyor.
Sanki sadece kimlik ön planda gibi..!!
Yani önce kimlik tasarlanıyor!! Sonra sadece yazılarla resimler değişerek, her şairi, her yazarı bu tasarlanan kimliğin içine yerleştiriyorlar!!
Ben bu tür yayınevlerinin kitaplarını gördüğümde şunu haykırıyorum içimden:
“Ne bunlar yaa, kitap mı, asker mi??
Bütün kitaplara aynı üniformayı giydirmişler..
Kimlik tamam da kişilik n’oluyor??”....
Oysa iyi bir kitap tasarımcısı her iki mesajı da birlikte iletebilmeli değil mi??
Tasarımcı kitap tasarlarken, kimlik standartlarına uymalı tamam.. Ama yazarın ve metnin kişiliğini ezmemeli, düzleştirmemelidir!!
Bir ürün gözüyle bakarsak kitaplara..
Kitaplar birkaç kimliği birden üzerinde taşıyor:
yayınevi kimliği, dizi kimliği, yazar kimliği ve ‘o kitabın’ kimliği.
Bu kimliklerin ana taşıyıcısı konumunda olan ‘kitap kapağı’ üzerindeki ağırlıkları dengelemek zor iş kabul.. Her tasarımcının kapakları tasarlamadan önce kitabı okuyup metni özümsediğini de sanmıyorum zaten!!
Pazarlama stratejilerine göre, kimliklerin kapak üzerindeki kullanım standartları oluşturulur. Kimlikler arasındaki (kişilik değil) farklılığı vurgulamak için ve ilişkileri düzenlemek için renk, yazı karakteri, işaret ve resim gibi unsurlardan yararlanılır. Böylece biz okurlar da, kitabı elimize aldığımızda, kimin yayınladığı, hangi diziye ait olduğu, yazarın ve kitabın ismi gibi bilgileri kolayca algılayabiliriz. Belli bir tür, konu ya da yazar arayışı içindeki okurlar için dizi kimliği önem taşır. Ama özellikle bir kitap aramayan bir okur (potansiyel alıcı) düşünün.. bir kitapevine gittiği zaman, özellikle takip ettiği bir yazar, bir seri yoksa, rastgele bir kitap alacaksa; o an işte kitabın kapağının önemi öyle bir artar ki!!..
çünkü potansiyel bir alıcıyı ilk etkileyecek şeyler sırasıyla:
çarpıcı bir kitap kapağı, kitabın ismi ve arka kapakta yazılanlardır..
Bazen ben de bunu yaparım.. okuduğum psikoloji dizilerinden sıyrılıp rastgele bir kitap almak isterim.. Aklımda özellikle aradığım bir kitap ya da yazar olmaksızın yani.. kendimi kitapevine atar, dakikalarca kitap kapaklarına ve isimlerine bakar, o gün beni çarpan kitap kapağı ya da ismini satın alırım. Evet, resmen kitabın içeriğini değil de kitabın kapağını ve ismini satın alırım.
Bir itiraf hemen; bu şekilde aldığım kitapların büyük çoğunluğu, beni çarpan kapak ve isim bileşiminin büyüleyiciliğinin aksine içerikleri boş çıktılar..
Yani büyüleyici bir kimliğin ardından hep boş bir kişilik çıktı!!
ki bu apayrı bi yazı konusu.. bi gün yazmalıyım :)
Şimdiye kadar okuduğum kitapları düşünürsem.. çok nadiren de olsa gerçekten bir kimlik-kişilik bütünleşmesini yakalayabildim.. ama dediğim gibi çok nadir..
Kitabın kapak tasarımı: kitabın yüzüdür; kitabın içini yani kişiliğini dışavurabilmelidir.
Kitabın kişiliğini yansıtmak; kitabın tüm hikâyesini anlatmak ya da içinden bir ‘enstantane’yi resimlemek değildir kuşkusuz..
Sanki daha çok yüzdeki anlık bir mimik gibi, kitabın içeriğini hissettirmek, okura yol gösterecek ipucu sunmaktır!!
Şimdi düşünüyorum da..
Bir kitap tasarımcısı olmak, aktör olmak gibi bir şey olsa gerek..
Asıl soru şu:
Kitap tasarımcısı kendini mi oynayacak yoksa metni mi ??
(THE TEA PARTY - TIME)
Etiketler: kitap
1 yorum:
tamamına katılıyorum bu konuda çok bir bilgim yok tabi ki ama işin içine sanat girdiği zaman zaten kolay sözcüğü kolaya kaçırtmak için ancak kullanılır...
ben daha çok yazının başlarında yer alan genel bir yargınız var o cümleyi sevdim; "Zannedildiği gibi kimlik; kişiliğin aynası değil, yeniden çizilmiş resmidir.."
paylaşımınız için teşekkürler!
Yorum Gönder