31 Mart 2013



ARIYA - YA SVOBODEN


İki yıl nerdeyse yediğimiz içtiğimiz, gezdiğimiz tozduğumuz, güldüğümüz ağladığımız, dinlediğimiz izlediğimiz ayrı gitmedi Onunla.. O kadar çok şey öğrendim ki Ondan, o kadar çok şey kattı ki hem kişiliğime hem de hayatıma.. Asla bir yazıda bunları anlatmaya girişmeyeceğim. Çünkü biliyorum ne yazarsam yazayım eksik kalacak.. Ne yazarsam yazayım tam anlatamayacağım..

Onunla yaşadığım iki yılda, asla iyileşmeyecek bazı yaralar da aldım ama yine de O bana kattıkları ve bizzat kişiliğiyle karakteriyle öyle iyi biriydi ki, yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen kopmadık. Kopamadık.

Şimdi O geleceği için farklı bir yolu seçti. Uzak diyarlara göç etti.. Uzun yıllar dönmeyecek..

"İyiki seni tanıdım" dediğim insan.. Seçtiğin yolda güvenle ilerlemeni ve amaçlarına ulaşmanı diliyorum. Ve biliyorum ki bir gün.. uzak zamanlarda bir gün her şey istediğin gibi olacak..

Sana gecikmiş bir uğurlama yazısı bu.. Bana öğrettiğin onca güzel şeylerden biriyle.. En sevdiğim Rusça rock şarkısıyla..

Yolun Açık Olsun Adamım..



ÖZGÜRÜM BEN


Üzerimde (yukarıda) sessizlik
Yağmurla dolu gökyüzü
Yağmur içimden geçiyor
Ama aсı yok artık.

Yıldızların soğuk fısıltısı altında
Son köprüyü yaktık biz
Herşey yıkılıp boşluğa yuvarlandı
Özgür olacağım ben
Kötülükten ve iyilikten
Ruhum bıçak sırtında.

Seninle olabilirdim
Herşeyi unutabilirdim
Seni sevebilirdim
Ama bu sadece bir oyun.

Arkamdaki rüzgarın sesinde
Unutacağım sesini
Ve o fani sevgini
Bizi yakan sevgini
Hani beni deli eden..
Ruhumda sana yer yok artık!

Gökteki kuş kadar özgürüm ben
Özgürüm - korkunun ne olduğunu unuttum bi kere
Vahşi rüzgar kadar özgürüm ben
Özgürüm. Rüyada değil, gerçekte.

Üzerimde (yukarıda) sessizlik
Alev dolu gökyüzü
Işığı içimden geçiyor
Yeniden özgürüm artık.

Sevgiden özgürüm ben
Kavgadan ve yalvarıştan
Öngörülmüş kaderden
Dünya prangalarından
Kötülükten ve iyilikten
Ruhumda sana yer yok artık!

Gökteki kuş kadar özgürüm ben
Özgürüm - korkunun ne olduğunu unuttum bi kere
Vahşi rüzgar kadar özgürüm ben
Özgürüm. Rüyada değil, gerçekte.

- Ariya -

21 Mart 2013



EUROPE - The Final Countdown



Fitili Yakın ve Kaçın!

Koca bir genç nesil vardı, artık yaşları ermişti. Eskilerden farklıydı. Siyah Amerikalıların Blues müziğini dinleyerek büyüyen isyankâr bir genç nesil 1965’te kendilerine ait ve heyecan yüklü bir müzik icat ettiler: ROCK!

The Who ortama tarz ve yüksek ses getirdi. Ve onlar çok çok tehlikeliydiler. The Rolling Stones ortama kasıntılık ve cinsellik kattı. Bob Dylan bile İngiltere’deki bu yeni tarzdan ilham aldı. Bob Dylan mesaj ve anlam içerikli şarkılarıyla rock şarkılarına siyasi bir de boyut ekledi.

Ortada bir devrim yaşanıyordu. Sonuç itibariyle her şeyi etkiledi, her şeyi değiştirdi.!


Rock Müziğin Yedi Hali / Seven Ages Of Rock


1960’lı yıllardan beri her jenerasyonu etkisi altına alan ve şekillendiren Rock Müziğin doğuşundan bugüne kadarki bütün hallerini 7 bölümde inceleyen belgesel.





Bugüne kadar müziği benim gibi sadece “dinleme hali” olarak kullananlar ve “öğrenme hali”ne dönüştürmeyenler için harika bir belgesel Seven Ages Of  Rock. Henüz hepsini izlemedim. Sadece 1.Çağ: The Birth of Rock / Rock Müziğin Doğuşu bölümünü izledim. Sindire sindire öğrenmeyi tercih ettim. Bu yüzden de 1. Bölümü birkaç defa izledim hatta. Notlarımı aldım, bilmediğim grupları araştırıyorum. Ve elbette şarkıları bulup dinlemeye çalışıyorum.


7.oda da bölüm bölüm yazmayı düşünmüştüm ilk izlediğimde ama sonra vazgeçtim. Çünkü bir bölümde o kadar çok gruptan bahsediliyor ki, bir bölümü tek bir yazıda anlatmaya çalışmam demek hem sayfalarca yazmak demek hem her gruptan yeterince bahsedememek demek. E madem amaç öğrenmek bu yüzden ben de bölümleri de bölümlere ayırmaya karar verdim.. Böylece onlarca gruptan bahsetmek mümkün olacak.


Evet benim için Saplantılı Bir Aşktı Müzik daima.. Bu yüzden hiç bulaşmamıştım okumalarına öğrenmelerine.. Sadece dinler ve kendimi sürüklenişe bırakırdım.. Şimdi başka bir açıdan da giriyorum müziğin içine.. Müziğin Bilgi Bölümüne.. Mutlaka eksik gedik olacaktır. Koca bir 50 yılı 7 bölümlük bir belgesele sığdırmak imkânsız zira. Ama en azından temelinde öğrenebiliriz Rock müziğin çağlarını.


Ben Rock müzik ile ergenlik yıllarımın başlarında tanıştım. Amerikada yaşayan teyzemler bir yaz Türkiye’ye gelmişti. Babam onların çift kaset çalarlı teyplerini satın almıştı kardeşimle ikimize. Nasıl olsa teyzemler birkaç hafta içinde dönecekti Amerikaya yine alabilirlerdi. Ama Türkiyede bulmak zordu. Ve onları ikna edip satın almıştı teybi bizim için. Ne teybi müzik seti demekti bu :) Bu aldığımız en müthiş hediyeydi. Teyzemin oğlunun dev bir kaset çantası vardı. İçerisi Heavy metal kasetleriyle dolu bir kaset çantası.. Ve kardeşimle bana da birkaç kaset armağan etmişti çantadan. İşte o armağanlardan birinde dinlediğim bir şarkı benim bütün ergenlik yıllarımda geceler boyu odamda dinlediğim şarkı oldu sonrasında. Europe - The Final Countdown.. Hatırlıyorum da, bir bütün gece odamda yatağımda sırtüstü yatar ve bu şarkıyı dinlerdim. Ağlardım bazen de:) Ergenlik demek baştan başa can sıkıntısı, sebepsiz hüzün demekti. (Şimdilerde bunu ergen kızımda daha da iyi gözlemliyorum.) Ve bu şarkı benim ergenlik hüznümü çok besliyordu.. Şimdi yıllar sonra bile dinlediğimde hala sevgi beslediğimi görüyorum bu şarkıya :)


Evet ben Rock müzik ile bu şarkıyla tanışmış olsam da Rock müzik o tarihten daha 20 yıl önce doğmuş bir müzikti aslında.. Bu belgeselle hem öğrenip hem de bilmediğimiz pek çok grubu ve şarkıyı keşfetme vakti gelmiş demek ki :)


Bir sonraki yazımda Rock Müziğin doğuşunu, Blues’tan Rock’ın nasıl doğduğunu ve The Rolling Stones’u anlatacağım..