29 Haziran 2011



SIRENIA - ABSENT WITHOUT LEAVE


Baharda vizyona girmiş olan, Mark Romanek’in yönettiği film Beni Asla Bırakma (Never Let Me Go) beni kütüphanemdeki ‘okunmuş kitaplarım’ raflarına götürdü… Yıllar önce okuduğum, kardeşimden anneler gününde armağan gelen "bu kitap", benim alışık olmadığım bir anlatım örgüsüyle örülmüştü ve yazar okuyucuyu ustalıkla kaçınılmaz olan sona sürüklüyordu…


Japon asıllı İngiliz yazar Kazuo Ishiguro’nun, TIME tarafından hazırlanan “Ölmeden önce okunması gereken 1001 Kitap” listesine alınan ve “İngilizce yazılmış en iyi 100 roman” listesine de giren son romanı Beni Asla Bırakma


Kitabın adına ve hatta kitabın kapağına bakıp da bunu bir aşk romanı sanmayın sakın. Beni Asla Bırakma aslında gizli bir bilim-kurgudur. İşin bilimsel tarafına hiç değinmese de trajik bir gelecek portresi çizer. Öyle beklenmedik ve alışılmadık bir konu vardır ki ortada, bu konuyu işleyen çok fazla kitap olduğunu da sanmıyorum. Distopik bilim-kurguların en başarılı örneklerinden biri olduğunu söylemek abartı olmaz. Konuya dair çok fazla şey söylemek istemiyorum. Ve hatta kitabı okumak isteyenlere tavsiyem de: konu hakkında hiçbir şey okumadan kitaba başlamaları. Çünkü konunun sırrını hemen değil, tam da yerine oturan bir dönüm noktasında öğreniyor insan…


Kitabın başlarında sayfalar boyunca, mükemmel bir yatılı okulda büyüyen üç gencin ilişkileri anlatılır ama kocaman bir belirsizlik hakimdir her şeye, anlamlandıramazsınız, merak sizi çepeçevre sarar. Bu belirsizlik Ishiguro’nun gerilimli diliyle birleştiğinde yazarın tekniğine hayran kalırsınız. Belirsizlik, bıkkınlık, hayal kırıklığı ve gerilim nasıl olur da insanı sarar demeyin. Eğer söz konusu yazar Ishiguro ise sarar. Beni Asla Bırakma konusu itibariyle sömürüye açık olmasına rağmen hiç duygu sömürüsüne yer vermez, hatta zaman zaman Uzakdoğu kültürünün mesafeli ve soğukkanlı izleri hissedilir derecede sade bir dille yazılmıştır. Duygusal iniş çıkışlar yoktur, bütün hikâye gündelik detaylar üzerine kurulup eksiksizce ilerler.


Seçilmiş özel öğrencilerin okuduğu bir yatılı okul: Hailsham. Öyle bizim bildiğimiz yatılı okullardan değil. Sanat eğitimi ağırlıklı olmak üzere mükemmel bir eğitim veren ve insan sağlığını ön planda tutan, temiz ve disiplinli bir yatılı okul… Tuhaf olan öğrencilerin, bu okuldan başka hayatlarının hiç olmaması. Tatillerde veya hafta sonlarında gidecek bir evlerinin ve ailelerinin olmaması. Hatta hiç akrabalarının olmaması. Dış dünyadan bütünüyle kopukturlar. Öğrencilere sürekli özel oldukları ve kendilerine çok iyi bakmaları gerektiği dikte edilir. Sanatın içimizdeki gerçek kişiliğimizi ortaya çıkardığı inancıyla eğitilirler. Ve bu yatılı okulda okuyan üç iyi arkadaşa: Kathy, Tommy ve Ruth a odaklanmaya başlar roman. Hailsham’daki tüm farklı öğrenciler gibi bu üç arkadaş da kendi varoluşlarını tam olarak çözememiş durumdadırlar. Ne olduklarını, ne amaçla bu dünyada olduklarını (kitabın sırrını ele vermemek için inatla söylemiyorum), okul bitip de dış dünyaya gittiklerinde onları nelerin beklediğini sürekli anlatıyorlar öğretmenler okulda. Ortada bir yalan, bir kandırmaca yok. Fakat hiç biri tüm bu özelliklerin neden kendilerinde olduğuna, bu bilgilerin bir arada neye işaret ettiğine vakıf değiller.


Ve yıllar sonra bir kadının gözlerinden dalarsınız içeriye…
Geçmişiyle birlikte hayatını okursunuz..
Onun iç konuşmalarıyla... Onun dünyaya bakış açısıyla… Onun bilinç akışıyla…
Kathy artık otuzbir yaşındadır ve bakıcılık yapıyordur. Yatılı okulda birlikte büyüdüğü en yakın iki arkadaşının yeniden hayatına girmesi üzerine, bütün geçmişiyle yüzleşmeye başlar. Çünkü anlamaya ihtiyacı var. Onları özel kılan şeyin ne olduğunu anlamaya ihtiyacı var. Ve bundan sonra hayatlarının nasıl şekilleneceğini bulmaya ihtiyacı var. Gizliden şu soruyu da sorar Kathy herkese: "Sanat ve Aşk, zamanı durdurabilir mi?"


Sakince hüznü yerleştirir içimize Kazuo...
Usulca biter hayat...
Geçip giden zamanı ve ne kadar az zamanımız kaldığını hissederiz.
İçimize hiç çıkmamacasına yerleştirilmiş bir soru ile kalıveririz ortada: "İnsan nedir ki?"
Yani Beni Asla Bırakma konusu itibariyle, insana dair en temel sorunun ve güçlü bir dramın; insanın hayatına ve varoluşuna bir anlam verme/bulma çabasının peşinden gider.


Kitapları okurken sanırım hepimiz yaparız bunu… Romandaki kahramanları gözümüzde canlandırmayı… Ben de Kathy’yi de, Ruth’u da Tommy’i de kafamda belirgin hatlarla çizdim. Kitabın sonuna kadar hep bir şeylerin değişeceğini ve Kathy ile Tommy’nin kendilerine çizilen kaderi delip geçeceklerini umdum… Hep bir sonraki sayfada aşklarının hayatlarını değiştireceğini ümit ettim. Ama Beni Asla Bırakma, yıkıma götüreceğini bile bile kendi kaderlerini kabullenenlere odaklanıyor ve bana bir kez daha öğretiyordu: HAYAT, AŞKTAN BÜYÜKTÜR…

11 yorum:

banu dedi ki...

şöyle yaa kitap tavsiyelerini ve insana 'hemen bu kitabı bulup okumam lazım' yada 'canım nasıl kitap okumak istedi' dedirtmeni özlemiştim :))) seviyorum senin bu ruh halini yav :) senim hep bir sevgilin olsun :))

Ferhanca dedi ki...

Çok doğru 'hayat aşktan büyüktür' hayat aşkları yeniyor ve buna engel olamıyorsun. aşklar hayatın karmaşsında toz olup gidiyor, halbuki en insani ihtiyaç aşk..

Cihan dedi ki...

aslında kendimizi ait sandığımız hayatın hiç de öyle olmadığını ve insanın içine girip bir parçası olmayı isteği gerçeğini yüzümüze vuran bir yalnızlık tragedyası...

geleceksınıf dedi ki...

Kitabın ismi bile içimi titretmeye yetti.Siz de çok güzel anlatmışsınız.Nasıl bir merak oluştu içimde anlatamam.Listeme ekledim.Sabah Seray Şahiner'in Hanımların Dikkatine adlı kitabı merak edip hakkında yazılanları araştırırken akşam bir kitap daha eklendi listeye.Hele sizin kitabın sırrı diye söz ettiğiniz konusu hakkında bilgi edinince donup kaldım.

Vladimir dedi ki...

Kitabı okumadım ama filmini bir kaç ay önce izledim. Çok etkileyiciydi. "Never Let Me go"

selami dedi ki...

güzel anlatım. teşekkürler

YILDIZNAF dedi ki...

Ingilizce'si bu kadar etkilemez belki, ne yap yap bana bu kitabi gonder Bebisim :)

Eeeee, boyle etkileyici anlatirsan, boyle cezalari da hakedersin :))))

Senin kitaplarini ne zaman okuyacagiz Bebisim....

Çavlan dedi ki...

aa bende vardı bu kitap ama okumamıştım! eve gider gitmez bulup çıkarayım :)

Gül dedi ki...

güzel paylaşım tşk . hayalmiydi sana bakmak .... !

Çileksuyu Sibel dedi ki...

o kadar zevkle izledigim halde bu kadar guzel anlatamadim ben.bu yaziyla kitabi da okuma istegi dogdu icimde...;)

Adsız dedi ki...

okumanıza, yorumunuza sağlık
anlatılan karakterlerin yerlerine kendimi koymaktan ziyade anlatılan yaşayış dönemlerimizi algıladım ben kitap boyunca.
kazuoishiguro nun beniaslabırakma kitap i yorumuma degerlendirmelerinizi alabilmek için https://wp.me/p4iYTe-9u bloguma ziyaretlerinizi bekler nice yeni iyi okumalar dilerim.