14 Nisan 2011

Bir Viktoryan Hayalperesti

.


POETS OF THE FALL - WHERE DO WE DRAW THE LINE


Yurt dışında yaşayan ve Nilüfer Turizmin sefer düzenlemediği şehirlerde yaşayan arkadaşlarımdan, dergiye ulaşamayacakları sebebiyle gelen isyan maillerinden sonra, dergideki en azından benim yazılarımı burada da yayınlamaya karar verdim.. Elbetteki sayfa tasarımındaki gibi güzel görünmez ama hiç okuyamamaktan iyidir yine de :) Bu arada dergiye devam edersek internetten okunabilecek şekilde sitesini ayarlayacağız.

Nisan sayımızdaki Portre bölümünden başlıyorum..


JOHN WILLIAM GODWARD
Neo Klasik Ressam, İngiliz.
(9 Ağustos 1861 – 13 Aralık 1922)




1861 yılında Londra Wimbledon’da Wilton Korusunda doğdu.
1887 yılında kraliyet tarafından eserleri sergilendi.
1912 yılında bir modellerinden biriyle İtalya’ya taşındı ve ailesiyle tüm iletişimi koptu. Hatta aile resimlerinden bile çıkarıldı.
1919’da İngiltere’ye geri döndü.
1922’de “Bu dünya ikimiz için dardı” diye bir not bırakarak intihar etti. Bu notu Picasso için yazdığı söylenir. Ressam olmasından ve intihar etmesinden utanan ailesi, her türlü özel evrakını yok ettiğinden, arşivlerde kendisine ait tek bir fotoğraf bile yoktur.
Naaşı Batı İngiltere’de Brompton Mezarlığı’nda yakıldı.

En iyi bilinen eserlerinden biri Dolce Far Niente (Sweet Nothings) (1904), Andrew Lloyd Webber koleksiyonunda halen bulunmaktadır.

 
Godward, İngiliz Victorian Neoklasizm temsilcisiydi. Tene mermer parlaklığı ve canlılığı katabilen Victorian Neoklasik. Ve dolayısıyla da Frederic Leighton teorisinin sıkı bir takipçisiydi. Yine de tarz olarak Sir Lawrence Alma-Tadema'ya daha yakındı. Godward klasik mimaride özellikle durağan peyzajları mermerle yapılandırırdı. Tüm statik manzaraları mermerden inşa ederdi. Detaylara inme ve renk konusunda mükemmeldi.


Godward’ın tarzını aslında kısaca şöyle açıklayabiliriz: Mermerden inşa edilmiş durağan peyzajlar önünde resmedilmiş bazen çıplak, bazen yarı çıplak, bazen de klasik elbiseli kadın figürleri. Resmettiği kadınlar çoğunlukla klasik Roma dönemindeki kadınlar olup, hemen hepsinin bellerine ve omuzlarına bağladıkları Godward’a özgü bir kuşak vardır.


Lawrence Alma-Tadema ressam olduğu gibi aynı zamanda arkeologdu da. Dolayısıyla resimlerini çizerken mimariye ve kıyafetlere dikkat ederdi. Godward da aynı şekilde mimaride ve elbiselerde Antik Roma - Yunan döneminin tüm özelliklerini yansıtırdı.

Godward ayrıca hayvan derisi ve vahşi çiçekleri de resmederdi.


Bunun en mükemmel örnekleri; Noon Day Rest (1910) , A Cool Retreat (1910), Nerissa (1906), Summer Flowers (1903)’tür.


Godward, bir “High Victorian Dreamer” idi.

High Victorian Dreamer dilimize tam olarak nasıl çevrilebilir bilmiyorum.

Ama High kelimesinin “Üst Sınıf” anlamında kullanıldığını düşünürsek, Dreamer ın da “Düş içinde yaşayan veya Düş Kuran” anlamında olduğunu düşünürsek “Elit Viktoryan Hayalperesti” desek çok da yanlış olmaz sanırım :)

5 yorum:

Reha dedi ki...

bu arada müzik de, lyrics de çok iyiymiş.. ismin karizmasına bakar mısın - poets of the fall..

banu dedi ki...

:) süper fikir..çok kez okudum ama gene okudum :))))
müzik çok güzelmiş

Adsız dedi ki...

Dünyaca tanınan muhteşem bir ressam ol, ama ailen bundan utansın. Ne kadar trajik bir hayat değil mi?

kara kitap dedi ki...

hafta sonu izmir'e gittim.sırf gezgin için nilüfer'e bindim.artık benim de bir dergim var. :)) otobüs tuttuğu için yolda okuyamadım,akşamları evde okumayı düşünüyorum.bir ara buluşalım da benim için imzala. en 7 fikrine bayıldım. :))

Yossi dedi ki...

Elinize sağlık :)