6 Ocak 2011
.
Bu yazı Inception filmi hakkında detay bilgi içerir.
MOONSPELL - ..OF DREAM AND DRAMA
- Rüyadayken gördüklerimiz bize gerçek gibi gelir değil mi? Ancak uyandığımızda bir tuhaflık olduğunu fark ederiz. Rüyalarının başlangıcını da hiç hatırlamazsın değil mi? Olup bitenin ortasında bulursun kendini.
- Sanırım evet.
- Peki buraya nasıl geldik? Düşün, buraya nasıl geldin? Şu an neredesin?
- Rüyada mıyız?
- Şu anda eğitim programındasın. Bu rüya paylaşımı konusunda ilk dersin.
Rüyaların ve bilinçaltının derinliklerine inmek..
İnsan aklının sonu olmayan labirentlerinde, bilinçaltının ürettiği sonsuz olasılıklardan oluşan rüyalarda dolaşabilme, müdahale etme ve değiştirebilme gücü..
Rüyalar gibi karmaşık ve baş döndürücü bir film..
Başlangıç ..
Memento ile benim için en iyi yönetmenler sıralamasında en üstlerde bir yere sahip olan, ardından The Prestige ile hayranlığımın sürekli canlı kaldığı Christopher Nolan ın son filmi olan Inception, 2010 yılında izlediğim en iyi filmdi benim. Konusu hakkında en ufak bir fikrim olmadan oturmuştum sinemada koltuğa. Tek bildiğim karşımdaki dev ekrandan kendime bir Nolan ziyafeti çekeceğimdi.
7.sanat için “Uyanıkken Düş Görmek” diyenleri haklı çıkarırcasına oynuyordu Nolan filmi sayesinde beynimizle. “Filmler sayesinde uyanıkken rüya görmeyi seviyorsunuz” diyordu bize! Sonra filmin bir yerinde baş kahramanına birden “Rüyaların ne zaman başladığını asla anlamayız” dedirtiveriyordu. Belki de filmde uyanıkken geçen tek bir sahne bile yoktu?!
Bu sene bir başka akıl karıştıran film Zindan Adası’nda şizofren Teddy Daniels olarak izlediğimiz Leonardo Dicaprio, bu kez de yine akıl karıştırıcı başka bir başrolde Dom Cobb olarak karşımızda.
Rüyalar sayesinde insanların bilinçaltına sızıp gizli bilgilere, sırlarına ulaşan uzman bir hırsız. Şirketler başka yollardan asla ulaşamayacakları bilgilere ulaşabilmek için Cobb u tutuyorlar. Cobb beynine gireceği kişiyi uyuttuktan sonra onu bir alete bağlıyor ve onun için çok önceden itinayla hazırlanmış olan rüya alemine sokuyor. Rüya paylaşımı denen bu süreçte Cobb ve yardımcıları da aynı rüyanın içinde kurbanın bütün sırlarını ele geçiriyorlar. Bu yaratılan rüya dünyasında kurbana her şey gerçek görünüyor.
Cobb’un bu yeteneği sayesinde katlettiği bir hayatı, karanlık bir geçmişi vardır. İçerisinde büyük bir aşk ve derin bir trajedi taşıyan hikayesinin başrolündeki kadın, karısı Mal, tam bir femme fatale, Cobb’un peşini asla bırakmadığı gibi büyük bir tehlike de oluşturuyor daima. Marion Cotillard rolünün hakkını da fazlasıyla veriyor.
Cobb geçmişi sebebiyle ülkesine dönememektedir. Yasaktır. Sürgündedir. Bu yüzden çocuklarına da kavuşamamaktadır ve çaresizdir. Yeni gelen iş teklifini kabul eder, başarırsa, tüm bu sorunları ortadan kalkacak ve ülkesine geri dönebilecektir. Ama bu kez fikir çalması değil fikir ekmesi gerekmektedir. Evet hedef kişinin zihnine yine rüyalar sayesinde ulaşıp, özel bir bilgiyi oraya yerleştirecektir. Kişi uyandığı zaman yeni bilgiyi kendisinin bir fikriymiş gibi benimseyecektir çünkü. Temel yargı şudur: “Herhangi bir bilgi bilinçaltında takılıp kalır ve bu yüzden de öğrenilmiş olan bir şeyi unutmak mümkün değildir.”
Öyle derin bir senaryo ki, kaybolmamak zor.. Kaybolup rüyanın kaçıncı katmanında olduğunuzu sorguluyorsunuz zaman zaman filmi izlerken.. Gerçek zamanda sadece birkaç saniye süren rüyalar aslında kendi içinde dakikalar sürüyor. Peki rüya içinde ikinci bir rüyaya yatarsanız?? Saatler sürüyor o gerçekte saniyeler süren rüya.. Peki ya üçüncü katmana da inmek isterseniz? Günler haftalar aylar sürüyor.. Daha da abartıp, sınırlarınızı daha da zorlayıp 4.katmana indiğinizi düşünün.. Yıllar sürüyor..
Kaybolmayıp geri dönmeyi başarabilmek zor.. Zaman algısı yerle bir oluyor. Bunun yanında, hangi dünyanın gerçek olduğunu algılamak daha da zor.. Tam bir baş dönmesi.. Zengin bir anlatım. Nolan sen muhteşemsin.
“Seyirci için bir gerçeklik kuran sinema yönetmeni ile filmde fikir hırsızlığı yapacakları kişi için bir rüya dünyası kuran tasarımcılar arasında pek çok benzerlik var.” diyor Nolan ve devam ediyor: “Bu beni her zaman heyecanlandıran bir konuydu. Filmdeki rüya alemlerinin tasarımcıları, başka birinin içinde varolabileceği eksiksiz bir dünya yaratıyorlar. Ben de seyirciyi alıp böyle dünyaların içerisinde bir yolculuğa çıkarmak, seyircinin rüyalarımızda yarattığımız farklı gerçekliklerin derinliklerini ve katmanlarını tecrübe etmesini istedim.” Ayrıca Nolan, Başlangıç’ı kendi rüyalarından yola çıkarak yazdığını belirtiyor röportajlarında.
Filmin muhteşem görselliğinin yanısıra, karşılıklı konuşmalardan oluşan öyle replikler var ki, tokat üstüne tokat gibi sersemletiyor insanı. Sanırım ilk kez bir filmden bunca çok replik alacağım. Yazmam gerek hepsini, çünkü gerçekten muhteşemler..
*****************
-En dirençli parazit hangisidir? Bakteri mi, virüs mü?
-Fikir. Dirençlidir ve çok çabuk yayılır. Fikir beyine bir kez yerleşti mi yerinden sökmek neredeyse imkânsızdır. İyice şekillenmiş ve kavranmış bir fikir beyinde bir yere saplanıp kalır. Ufacık bir fikir çok büyük bir hâle gelebilir. Büyüyerek seni ifade edebilir ya da yok edebilir. En ufacık bir fikir, -"Dünyan gerçek değil" gibi mesela- her şeyi değiştirir.
*****************
*****************
-Rüya halindeyken bilinciniz korunmasız kalır bu da düşüncelerinizi tehditlere karşı savunmasız kılar. Bay Saito, bilinçaltınızı kendini koruyacak şekilde eğitebiliriz. En yetenekli hırsıza karşı bile.
-Bu nasıl olabilir ki?
-Çünkü en yetenekli hırsız benim. Sırlarınızı bulmak için zihninizde nereyi araştırmam gerektiğini biliyorum. Hileleri biliyorum. Size uyuduğunuzda bile savunmanızın asla çökmemesini öğretebilirim. Ama yardımımı istiyorsanız bana karşı tamamen açık olmalısınız. Aklınızdan geçenleri eşinizden, terapistinizden herkesten iyi bilmeliyim. İşlerin sorunsuz yürümesi için, zihninize tamamen girmeme izin vermelisiniz.
*****************
*****************
-Rüyada birini tehdit edemezsin değil mi?
-Tehdidin ne olduğuna bağlı. Onu öldürürsek sadece uyanır. Ama acı.. Acı zihnindedir.
*****************
*****************
-Benim rüyamda benim kurallarım geçerlidir. Bu benim rüyamsa neden kontrol edemiyorum?
-Çünkü rüya gördüğünün farkında değilsin!
*****************
*****************
-Bizden ne istiyorsun?
-Fikir aşılama.. Zihinden fikir çalabiliyorsanız neden yerleştiremeyesiniz ki?
-Tamam, zihnine bir fikir yerleştireyim. Sana "filler hakkında düşünme" desem, ne düşünürsün?
-Filleri.
-Evet ama bu senin fikrin değil çünkü onu sana benim verdiğimi biliyorsun. Kişinin zihni fikrin kaynağını daima bulabilir. Gerçek ilham taklit edilemez.
-Bu doğru değil.
-Yapabilir misin?
-Oldukça basit.
-Başka birinin zihnine yerleştirmeniz gerektiğinde hiçbir fikir basit değildir. Yeterince derine inmek gerekiyor.
*****************
*****************
..kalbinin sesini mi dinleyeceksin..
..yoksa kalbi pişmanlıkla dolu yaşlı bir adam olarak, yalnız ölmeyi mi bekleyeceksin?
*****************
*****************
Çocukları hâlâ bir babaları olduğuna ikna etmek için oyuncak hayvanlardan daha fazlası gerekiyor.
*****************
-Beynimizin gerçek kapasitesinin çok az bir kısmını kullandığımız söylenir. Uyanıkken böyledir. Uykudayken zihnimizin yapamayacağı bir şey yok gibidir.
-Ne gibi?
-Bir bina tasarladığını düşün. Her cephesini düşünerek oluşturursun ama bazen sanki kendiliğinden oluşmuş gibi hissedersin. Sanki keşfediyormuşsun gibi olur. İçine doğmuş gibi. Rüyadayken zihnimiz sürekli bunu yapar. Yarattığımız dünyayı eş zamanlı olarak algılarız. Zihnimiz bunu öyle iyi yapar ki, farkına bile varmayız. Bu da o sürecin ortasına girmemize şans tanıyor.
- Nasıl?
-Yaratıcılık kısmını devralarak. İşte burada sana ihtiyacım var. Hayal dünyasını yaratacaksın. Özneyi o rüyaya sokacağız ve bilinçaltı o dünyayı kaplayacak.
*****************
*****************
Rüyada beyin fonksiyonlarımız daha hızlı çalışır, normalin yaklaşık 20 katıdır. Bu yüzden zaman daha yavaş akıyor gibi gelir. Gerçek dünyada 5 dakika rüyada 1 saate denk gelir.
Rüya içinde rüya yarattığınızda etkisi de artacaktır.
Üç kat rüya:
İlk katmanda bir hafta.
İkinci katmanda altı ay.
Üçüncü katmanda On yıl.
Kim on yıl bir rüyada kalmak ister ki?
Rüyaya bağlı.
*****************
*****************
Zihin otomatikman korumak istediği bilgiyi koyacak kasa ya da hapis gibi güvenli bir yer yaratıyor. Sonra kasayı kırıp bilgiyi çalıyorsun.
*****************
*****************
-Asla hafızanda olan yerleri yaratma. Daima yeni şeyler hayal et!
-Bildiğin yerleri tasarlamam gerekmez mi?
-Sadece detayları kullan. Sokak lambalarını, telefon kulübelerini ama asla tüm çevreyi değil.
-Neden?
-Çünkü anılarından oluşan bir rüya inşa etmek hayal ve gerçek arasındaki farkı ayırma yetini kaybettirir.
*****************
*****************
Rüyalar görsel algılanır ama aslında daha çok hissetmekle ilgilidir.
*****************
*****************
-Fikir aşılayacaksan hayal gücüne ihtiyacın olacak.
-Daha önce hiç yaptın mı?
-Denedik. Fikri yerleştirdik ama zihin kabul etmedi.
-Yeterince derine yerleştirmediniz mi?
-Derinlikle ilgisi yok. Kişinin zihninde gelişmesini istiyorsan fikrin en sade hâli gerekiyor. Çok ince iştir.
*****************
*****************
Bilinçaltımı kontrol edemem unuttun mu?
*****************
*****************
-Her gün rüyayı paylaşmak için buraya geliyorlar. Son derece istikrarlılar.
-Ne kadar süreyle rüya görüyorlar?
-Her gün üç dört saat.
-Rüya zamanıyla ne kadar?
-Her gün yaklaşık 40 saat.
-Bunu neden yapıyorlar?
-Bir süre sonra ancak bu şekilde rüya görebiliyorsunuz. Siz hâlâ rüya görebiliyor musunuz Bay Cobb?
-Her gün uyumak için buraya mı geliyorlar?
-Hayır. Uyanmak için geliyorlar. Rüyaları artık onların gerçekliği oldu. Tersini söyleyebilir misiniz?
*****************
*****************
Dönecek. Gerçeklik artık ona yetmeyecek ve dönecek.
*****************
*****************
Bir fikri kabullenmesinin tek yolu: Kendisi düşünmüş gibi olmalı. Bu yüzden fikri bilinçaltının derinlerine yerleştirmeliyiz. Bilinçaltı duygulara göre hareket eder değil mi? Mantığa göre değil. Bu yüzden bunu duygusal bir konsepte dönüştürmenin bir yolunu bulmalıyız. Pozitif duygular daima negatif duygulardan baskındır. Hepimiz kötü duygulardan kurtulmak için uzlaşmaya can atarız. Bilgi aşılamanın belirginlikle ilgisi yoktur. Zihnine girdiğimizde karşımıza çıkanlara göre hareket etmeliyiz.
*****************
*****************
-Benim bilinçaltım son derece nazik görünüyor.
-Biraz beklersen kötüleşecektir. Kimse zihninde bir başkasının dolaşmasını sevmez.
*****************
*****************
-Araf.. Sınırları olmayan rüyalar âlemi.
-Orada ne var peki?
-Saf, sınırsız bilinçaltı. Orada hiçbir şey yoktur! Daha önce rüyayı paylaşıp arafa düşenlerin geride bıraktıkları hariç.
*****************
*****************
Ekilmesi gereken fikir: "Babamın imparatorluğunu dağıtacağım."
Ekecekleri fikir: "Babam onun izinden gitmeyip, kendi yolumda yürümemi istiyor."
İlk katmanda babasıyla ilişkisini ortaya atacağız. "Babamın izinden gitmeyeceğim." dedirteceğiz.
Sonraki katmanda "Kendi başıma bir şey yaratacağım." fikrini besleyeceğiz.
Sonra en alt katmana indiğimizde en güçlü fikri ortaya atacağız. "Babam onun gibi olmamı istemiyor."
*****************
*****************
-Fikri yerleştirdikten sonra nasıl çıkacağız?
-Bir dürtü. Serbest Düşüş.. Düşme hissi sizi sarsarak uyandırır. Rüyadan çıkmanızı sağlar. Önemli olan dürtmenin tüm katmanlarda da eş zamanlı olmasını sağlamak.
*****************
-Bunu kendine neden yapıyorsun?
-Ancak bu şekilde rüya görebiliyorum.
-Rüya görmek senin için neden bu kadar önemli?
-Rüyalarımda hâlâ birlikteyiz.
-Bunlar sadece rüya değil. Bunlar senin anıların. Asla anıları kullanma demiştin.
-Biliyorum.
-Onu hayatta tutmaya çalışıyorsun. Gitmesine izin vermiyorsun. Anılarından oluşan bir hapishane ile onu kapalı tutabileceğini mi sanıyorsun?
-Anlamıyorsun. Bunlar pişman olduğum, değiştirmek zorunda olduğum anılar.
-Onu yaratan, senin suçluluğun. Onu güçlü kılan şey bu. Kendini affetmeli ve onunla yüzleşmelisin.
*****************
*****************
Gerçek dünyada seçim yapmak gerekir ama rüyalarda değil.
*****************
*****************
-Karımla birlikte çalışıyorduk. Rüya içinde rüyanın nasıl olacağı konusunda araştırmalar yapıyorduk. Sınırları zorlayıp sürekli daha derine inmeye çalışıyordum. Orada saatlerin, yıllara dönüşmesi olayını anlayamadım. Öyle derinde kapana kısıldık ki bilinçaltlarımızın kıyılarında kaldık. Neyin gerçek olduğunu göremez olduk. Kendimiz için bir dünya yarattık. Yıllarımızı aldı ama kendi dünyamızı yarattık.
-Orada ne kadar süre kaldınız?
-Yaklaşık 50 yıl.
-Buna nasıl dayandınız?
-Başlarda o kadar kötü değildi, kendimizi Tanrı gibi görüyorduk. Sorun, bunların gerçek olmadığını bilmemdi. Sonunda, benim için böyle yaşamak imkansız hâle geldi.
-Peki ya onun için?
-Derinlerde bir şey saklıyordu. Bildiği, ama unutmayı tercih ettiği bir gerçek. Araf artık onun gerçekliği olmuştu. Bundan kaçamadı. Ben de bunu aramaya karar verdim. Zihninin derinlerine indim ve gizlediği o yeri buldum. Oraya girdim ve fikri yerleştirdim. Her şeyi değiştiren ufacık bir fikir. Dünyasının gerçek olmadığını söyleyen bir fikir. Ölüm, kaçabilmenin tek yoluydu.
-Uyandığınızda ne oldu peki?
-Yıllar sonra uyandığımızda genç bedenlerin içine tıkılmış yaşlı ruhlar gibiydik. Onda bir sorun olduğunu biliyordum. Ama o bunu kabul etmedi. Sonunda bana gerçeği söyledi. Bu fikri saplantı haline getirmişti. O ufacık fikir, her şeyi değiştirdi. Dünyamızın gerçek olmadığı ve gerçek hayata dönebilmesi için uyanması gerektiği fikri. Eve dönebilmek için de kendimizi öldürmeliydik. Bu fikrin, uyandığımız zaman da zihninde bir kanser gibi yayılacağını bilemezdim. Gerçekliğe döndükten sonra bile dünyamızın gerçek olmadığına inanmaya devam edeceğini bilemezdim.
*****************
*****************
-Burada seninle kalamam çünkü sen gerçek değilsin. Artık inandığım tek şey benim. Bunu her şeyden çok isterdim ama seni her şeyinle, tüm mükemmelliğinle kusursuz olarak hayal edemiyorum. Sadece bir gölgesin. Sen sadece karımın gölgesisin. Elimden gelen en iyi hayalsin ama üzgünüm, yeterince iyi değilsin.
- Ya yanılıyorsan? Ya gerçek olan bensem? Sürekli kendine ne bildiğini söylüyorsun. Peki ama neye inanıyorsun? Ne hissediyorsun?
*****************
Aşık olmanın ne demek olduğunu biliyor musun?
Bir bütünün yarısı olmayı?
Bir tren bekliyorsun. Seni uzaklara götürecek bir tren. Trenin seni nereye götürmesini umduğunu biliyorsun ama emin değilsin. Yine de önemi yok. Çünkü birlikte olacaksınız.
Seni dayanamayacağım kadar özlüyorum...
..ama birlikte olan zamanımızı doldurduk..
Artık seni bırakma vaktim geldi.
Seni bırakıyorum.
.
.
Etiketler: sinema, unutulmayan replikler
11 yorum:
muhteşem bi filmdi yazıyı okuyunca öyle çok izlemek istedim ki tekrardan
nasıl bir insan böyle bir şey düşünür hadi düşündü bunu film olarak oluşturmak nasıl bir cesarettir, replikler soluğumu kesti
Bir tren bekliyorsun. Seni uzaklara götürecek bir tren. Trenin seni nereye götürmesini umduğunu biliyorsun ama emin değilsin. Yine de önemi yok. Çünkü birlikte olacaksınız.
-Bu repliğe bayılıyorum.
*Mükemmel bir senaryo, harika bir film..
Çok iyi bir yazı.
selam fatoş:) eğitim programım uzadı, ayın 17 sine kadar istanbuldayım. istanbuldan sıkılacağım hiç aklıma gelmezdi.. seninle film kritiği yapmayı özledim :)
bu filmle alakalı olarak şu resim muhakkak görülmeli insan aklındaki birçok soru işaretini gideriyor bence
http://images.fastcompany.com/upload/InceptionArch_Slusher.jpg
çok güzel filmdi, yazını okuyunca ben de tekrar izlemek istedim.tam da dün bilinçaltı ve rüyalarla ilgili bir kitap okumaya başlamışken iyi bir seçim olabilir.sen kesinlikle çok güzel film değerlendirmesi yapıyorsun.
bir kere değil birkaç kere izlenmesi gereken ve her seferinde başka ayrıntıları gözler önüne serecek olan bir film bu...
böyle bir filme de böyle bir yazı yakışırdı zaten...
Inception ı bu kadar sevdiysen, naçizane birkaç film tavsiye etmek isterim sana:
La Jetee
Jacob's Ladder
Primer
Insignificance
The Phantom of the Liberty
Possesion
Naked Lunch
Tropical Malady
Gozu
The Holy Mountain
güzel bir film sevdim bende...
ki müthiş bir film.
belki hersey ruyadir:) dusunduren bir film.
Yorum Gönder