11 Aralık 2006

uyku zamanı..


şu otuz yaş ne farklı bir yaşmış..
insan hayatı otuzu devirince öğrenmeye başlıyormuş sanırım..
sorsanız daha önce de “ben biliyorum hayatı” derdim ama bi boktan haberim yokmuş aslında..

hiç kimseye değer vermemeliymiş insan..
aksine değer vermediğin anlarda sen değerli olurmuşsun..
hiç kimse için üzülmeye değmezmiş..
üzülürsen üzerlermiş..
hiç kimseye güvenmemeliymiş..
çünkü hep en çok güvendiklerin bıçaklarmış sırtından..
onlar sokarmış hep daha derine..
bu hayatı ikiyüzlü insanlar, küçük yalanlarla her şeyi idare edenler kazanıyormuş..
değer verdiğin insanlar yıllar sonra karşında nasıl da küçülebiliyorlarmış..
ve sen o insanlara verdiğin değer yüzünden yıkılabiliyormuşsun..
insanların gözü gerçekten ucuz çıkarları yüzünden hiç bir şeyi görmeyebiliyormuş..
öğrendim…

şimdi..
hayata bi mola verme anı..
taşıyamıyorsan dinlenmeli değil mi…
ben bir süreliğine şu meşhur odamdaki koltuğuma gömülüyorum..
perdelerimi sıkıca örttüm..
ışıklarımı da kapattım..
şimdi uyku zamanı..

(GÖXEL - KIZ GİBİ)

12 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu yazıya senin satırlarınla yorum yapayım, sıra bende...

:) bazen karışır hayat.. bazen yollar birbirine girer.. bazen öyle kararır ki.. ne ay ne yıldız.. önünü göremezsin.. yolunda çukur varsa düşeceksindir, çıkıntı varsa yine düşeceksindir.. karambole yürümeli mi?? sen ne tavsiye verirdin bana, şu an önünü göremeyen ben olsaydım??
bence biraz otur dinlen.. karanlığın da tadını çıkart.. hatta bir şarkı mırıldan.. hani en sevdiklerinden olsun.. uzan hatta karanlığın ortasına.. şimdi yürüme.. sadece dinlen.. nasıl olsa güneş doğacak değil mi?? sen istesen de istemesen de doğacak güneş.. güneşin doğuşunuz izle!! sonra gör önündeki yolu.. şöööyle bi gerin kolların koparcasına.. esne bi de :) sonra yol senin.. yürü istediğin gibi..

ama şimdi değil..
şimdi karanlık..
dinlenme zamanı..
hem yorulmadın mı sen ??
neden bi mola vermiyorsun??

Adsız dedi ki...

son yıllarda yaşadıkların için otuzunu geçtiğinde söylediğin bu cümleleri.. bugün yaşadıkların ve yaşayacakların için kırkını geçtiğinde de söyleyeceksin..:)
olgunlaşıyoruz..

Adsız dedi ki...

dedem bana hep "uyumak iyidir oğlum uykuda kalmak kötüdür" derdi.

Adsız dedi ki...

sevgili 7.oda kievden bi arkadaşım kod olarak yollamıştı ozaman söylemişti ismini ama söz öğrenip yolluycam sana..

Adsız dedi ki...

conenebula: içinde yıldız oluşan bulut kümesine verilen ad.

Adsız dedi ki...

MaVi
Yaşlı bir çift,evliliklerinin altın yılını kutluyordu.Kahvaltı yaparken,kadın şöyle düşündü:
"Elli yıl boyunca hep kocamı düşündüm ve ekmeğin kabuklu bölümünü ona verdim.Hiç olmazsa bugün bu tadı ben tatmak istiyorum."
Kadın bu düşünceyle ekmeğin kabuklu bölümüne yağ sürüp,öteki kısmını kocasına verdi.
Düşündüğünün tersine,kocası bu durumdan çok mutlu oldu,karısının elini öptü ve şöyle dedi:
"Sevgilim,bana günün en büyük mutluluğunu verdin.Elli yıl boyunca ekmeğin en çok sevdiğim yumuşak bölümünü yiyemedim.Çok sevdiğini bildiğim için, o bölümün hep senin olmasını istedim!"

"Karşındakinin karşısındakisin, olduğun gibi değil göründüğün gibisin."

Adsız dedi ki...

bu satırları sanki ben yazmışım hissine kapıldım,kafamdan geçenleri bi başkası ne güzel anlatmış.otuzumda değilim ama yavaş yavaş anlıyorum şu satırlarda gizlenen gerçekleri...

Adsız dedi ki...

güzel bir uygulama. ama uyumak değil de biraz uzaktan, dinlenerek seyretmek (belki bu fotoğraftaki gibi) gerek.

Adsız dedi ki...

uyuma... Yossinin dediği gibi uzaktan sessizce dinlenerek seyret..
uyursan gelir su dökerim başından aşağıya :)

Adsız dedi ki...

bir jaluzinin ardına hapsederek tüm nefesini...
ve saklayarak gözlerini nefretten..
tut nefesini uzaklara bırak gözlerini..
bir tarçın kokusudur camda asılı kalan...
Saygılar eFenim :D

satagut dedi ki...

kapatıyorum kulaklarını.. sadece, söylerken sözlerimi içimden..
duymuyorsun beni, duyurmuyorum kendimi..
kapatıyorum kulaklarını sık sık.. kurtarmak için seni, kendi gürültümden..

Adsız dedi ki...

Kızım var diye geçirdi içinden, günün yorgunluğu omuzlarına çökerken ve gece yaklaşırken.
Heba olan günlerini düşündü bir a, ıskaladığı yaşamı.
Düşünmek ağır geliyordu artık, bilinci erteliyordu sürekli düşünmeyi.
Pes etmişti bir anda herşey, bedeninden kopup kurtulmak isteyen ruhu dizginleri eline aldı ve kıyısız karanlık sessiz bir uçurumun kenarına atıverdi kendini.
Kar yağıyordu ve düşen her bir tane yanaklarından süzülüp toprağa karışıyordu.
Adım atmak isterdi ama yaşamayı seçti, yağan karın üzerine uzanıp sessizce "kar neden yağar" dedi.
Belki yaşadığını hissetmek içindi.
"Ya yağmadığı zamanlar" dedi. Boktan hayat nasıl çekilri yağmadığında.
Kızım var dedi içinden bir ses...
Yüzünde tatlı bir gülümseme ile ateş dudaklarına düşen cümleyi fısıldadı: Kızım var ya...

Fısıltılar, uçurumun yamaçlarını yalayarak ona Fatoş diye geri döndü. Sonra sessizlik.