23 Aralık 2009
.
Bu Yazı Valkyrie filmi hakkında detay bilgi içerir.
Fragman
RAMMSTEIN - HALT
Albay Claus Von Stauffenberg..
Almanyanın tanınmış soylu ailelerinden, çok iyi bir eğitim almış ve ardından orduya katılmış, ateşli bir milliyetçi..
Savaş ilerledikçe gördükleri karşısında Hitler’e olan inancı sarsılıp, başlangıçta vaat edilen barışın asla gelmeyeceğini görüp, Hitler’in sadece Almanya için değil bütün Avrupa hatta bütün insanlar için büyük bir tehlike olduğunu kabul etmiş, bu yüzden de Hitler’in faşist rejimine karşı Alman Direnişçilerinin arasında yerini almış cesur bir asker..
1943’de Afrikada bir cephede sol gözünü, bir elinin tamamını, diğer elinin de 2 parmağını kaybetmiş ama bundan olumsuz etkilenmemiş bir gazi..
Yaralanma olayından sonra Almanyaya dönünce, kendisi gibi düşünen diğer askerlerle Valkyrie Operasyonunu planlar ve gerçekleştirir.
Operasyon planına göre: Önce Hitler, bombalı bir valiz sayesinde öldürülecek sonra da hükümetin kontrolü ele geçirilecek, SS’ler ve Gestapolar darbe yaptıkları iddiası ile etkisiz hale getirilecektir.
Operasyon son dakikada meydana gelen bir değişiklik yüzünden başarısız olur.
20 Temmuz 1944 günü Hitlerin başkanlığında yapılacak olan toplantı, hiç penceresi olmayan, çelik kapıları olan, kalın betonarme bir odada yapılacaktı ve bombanın etki gücü bu odaya göre tasarlanmıştı.
Ancak son dakikada havanın sıcak olması sebebiyle toplantı çok pencereli başka bir odada yapıldı ve bombanın gücü yetersiz kaldı, Hitler ufak yaralanmalar ile kurtuldu.
Patlama gerçekleştiği için Stauffenberg, Hitler’in öldüğünü sanıp operasyonun 2.bölümünü başlattı ve hükümet ele geçirilmeye başlandı.
Hitler’in ölmediği anlaşıldıktan sonrada Operasyona katılan tüm devrimciler yakalanıp idam edildi.
Valkyrie Operasyonu Hitler’e yapılan 15. ve son başarısız suikast girişimidir.
Olağan Şüpheliler’den kendisine hayran olduğum Christopher McQuarrie 2002 yılında bir proje için Berlin’e gider. Stauffenberg ve olayın geçtiği Bendlerblock binasından çok etkilenir ve Nathan Alexander ile birlikte Valkyrie nin senaryosunu yazmaya girişir.
Yine Olağan Şüpheliler'den kendisine hayran olduğum ve McQuarrie’nin çocukluk arkadaşı olan Bryan Singer da senaryoyu okur okumaz heyecanla projeye dahil olur. Çünkü Singer zaten II.Dünya Savaşı dönemine büyük bir merak duymaktadır. William L. Shirer’ın “Nazi İmparatorluğu: Doğuşu, Yükselişi ve Çöküşü”nü başucu kitabı haline getirip, bir de üstüne Hitler’in korumalarından biriyle tanışınca proje beklenenden daha da güzel gider.
Ta ki Alman Hükümetinin ve Stauffenberg Ailesinin başrol oyuncusuna karşı çıkmalarına kadar. Hitler’e karşı büyük bir suikast girişiminde bulunma cesareti gösteren bu soylu askeri Scientology tarikatı mensubu olan Tom Cruise’un canlandırmasını kesinlikle onaylamıyorlardı. Singer bu tarihi olaya yüzde yüz sadık kalarak tüm detayları yerinde ve atlamadan bir film çekmek istediğinden çekimlerin de gerçek mekanlarda olmasında kesin kararlıydı.
Tom Cruise da Stauffenberg’e özellikle profilden tek gözü bandajlı hali ile tıpatıp benziyordu.
Ve ilk deneme çekimlerinde Cruise tek gözü kapalı oynamaya tüm zorluklara rağmen çok kolay adapte olmuştu.
Aslında Cruise’e olan tepkiler sadece Hükümet ve Stauffenberg Ailesiyle sınırlı değildi. Almanyadaki pek çok insan, ulusal kahramanlarını Cruise’un canlandırmasını istemiyordu ve pek çok protesto gerçekleştirdiler.
Stauffenberg’in oğlu, Cruise için: “Ellerini babamın üzerinden çekmeli” gibi açıklamalarda bile bulundu.
Alman Hükümetini ve aileyi razı edip gerçek mekanlarda çekimlerin başlanması epey gecikti ama Singer sonunda izni kopardı.
Film tarihi gerçeklerden sapmadığına göre, aslında operasyonun başarısız olacağını ve hatta Hitler’in bu olaydan bir yıl kadar sonra, Müttefikler Berlin’i kuşattığında intihar ederek öldüğünü biliyoruz.
Yani daha filmin başında bu operasyonun başarısızlıkla sonuçlanacağını, umutların boş yere olduğunu ve bu trajik kahramanların da sonunda idam edileceğini biliyoruz.
Buna rağmen film heyecan dozu olarak öyle iyi ki, sizi bir an bile olayın içinden koparıp monotonluğa sürüklemiyor.
Yani bu soğuk gerilimin temposu asla düşmüyor !
Bu da Bryan Singer’ın ve oyuncu kadrosunun başarısıdır.
Kahramanların hayatlarına ve aslında insani açıdan duygularına pek yer vermiyor film..
Sadece az da olsa Stauffenberg’in ailesi görünüyor perdede.
Çünkü film savaşın trajik boyutlarıyla, insanlar üzerindeki psikolojik etkileriyle ilgilenmek amacında değil.
Sadece ve sadece Valkyrie Operasyonuna odaklanıp, kahramanları da sadece bu operasyon çerçevesinde anlatıyor.
Nazi olmayan Almanların da olduğunu, birilerinin Hitler’e karşı olduğunu anlatıyor.
Sistemin içinde Saygı ile Popülariteyi birbirine karıştıran mevki düşkünü askerleri anlatıyor.
İkiyüzlülüğü ve dönekliği anlatıyor.
Prensiplerin, kişisel çıkarlardan önce gelmesi gerektiğini öğretiyor.
Filmden bikaç replik yazmadan olmaz :)
“Tanrı, İbrahim’e yalnızca 10 dürüst adam bulabilirse Sodom şehrini yok etmeyeceği sözünü vermişti. İçimden bir ses, Almanya için bu sayının bire kadar düşebileceğini söylüyor.”
“Her şey, her zaman plana uygun gitmez.”
“İyi bir seçenek olmadığında, en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır.”
“Pişman olduğum tek şey: Senin içinde cesaret bulmanı beklememdir.!!”
Ve insan sormadan edemiyor: Ya Operasyon Başarılı Olsaydı??
.
Etiketler: sinema, unutulmayan replikler
9 yorum:
harika bir filmdi gerçekten...
ve son soruna gelince ;
hakikaten operasyon başarılı olsaydı nasıl bir dünya olurdu kimbilir...
güç dengeleri nasıl değişirdi vs vs..
güzel bir filmdi cidden
(filmden bağımsız konuşuyorum) almanyanın savaşı galip bitirmesi sonrası olabilecekleri hep merak etmişimdir
atom bombası almanyadan kaçırılan-kurtarılan bilim adamlarınca yapıldı
ilk jet uçağını yapmışlardı zaten, amerika ve rusya aynı teknolojiyi kendileri kullandı. hatta bu yüzden ilk amerikan ve rus jet uçakları birbirine çok benzer
valkyrie ye iki kez basladim. ikisinde de yarida biraktim.
senin yorumunu da okuyayim ondan sonra izleyeyim bari.
Sinemaxsimum'da yazını okuğudum vakit, kendi kendime seçeceğin müzik tahmini yaparken bir numaralı adayım Rammstein'dı... Hangi şarkıyı seçeceğin konusunda bir tahmin yürüttüm dersem yalan olur ve hani yalan iyi değil... Övünmek gibi olmasın en azından Rammstein olacağını doğru tahmin etmişim... (F: Çok zordu sanki tahmin etmek, töbe töbe. Git işine be kardeşim. E: Öhm. Öhm. Ayıp oluyo ama.)
Neyse, şarkı cuk oturmuş. Halt! Kelimenin alaman dilinde Dur! demek olduğunu söylersem, bilmeyen pek muhterem okurlarda bana hak vericeklerdir eminim...
Yav içimde kalmasın diye söylemek zorundayım. Bu yazıları görsel olmadan okumak iyi olmuyor kuzum. Bu yüzden, üşenmedim, senin sayfanda baştan sona bir daha okudum... Bak o Tom'a dair söylediklerine o fotoğrafları yanyana görünce daha bir hak verdim... Namussuz herif harbiden de benziyor yav. Belkimde şu Görevimiz Tehlike serilerinden sonra yüz değiştirme olayını daha bir kapmıştır da rolü kapmak için biraz da numara yapmıştır. Belli olmaz. Adam Scientology tarikatı üyesi sonuçta. Bu tarikatçı milletinden her şey beklenir... Bizim ülkedekilerden biliyom ben...
Halt! Halt! Sesleri şarkıdan mı geliyor, yoksa birileri beni durdurmak için slogan mı atıyor? Tamam tamam... Halt etmeyin. Durdum...
Tarihi ilginç kılan pek çok şey var. En ilginci okuyana olan bağımlılığı...
Okuyana bağımlı ve belki de hiçbir bilim öznesine bu kadar bağımlı değil ve hiçbir bağımlılığın böyle bir adaleti yok... Kalemi kırmak konusunda elini hiç de korkak alıştırmayan bir yargıç. Korkaklar için bir korkulu rüya...
Korkaklık ile kararsızlık kavram olarak ne kadar yakınsa birbirine, o kadar uzak akıla. Çünkü korku ve kararsızlık aklı öldürür... Ölüm yaşamsızlık, korku akılsızlıktır... Zaten korku ile cesaret arasındaki o hep söylenen çizgiyi çizen de akıldır... Sınırdadır ve tüm sınırda duranlar gibi her an ölümle yüzyüzedir...
Tarih, sadece zaferleri hatılamaz ve yazmaz. Bir o kadar önemli olan da mücadele ve kalkışmalardır... Fransız Devrimi ya da Paris Komünü'nün örneğin, onca savaş ve kahramanlık hikayesinden daha çok yer bulduğunu düşünün tarihin sayfalarında... Öyledir...
Filmi bir süre önce izlemiştim ve yazını okuduktan sonra zihnimdekileri toparlamaya çalıştım... Tarihin en sevmediği soru olan “ya olsaydı” sorusunu ben de sordum kendime... Sonra tarihin sevdiği yere geldim: Cüret sahiplerine... Sonunda zafer olmasa da tarih en çok cüret sahiplerini sever bana göre. Filmin gerçeklerden alınan hikayesinde benim de en sevdiğim şey buydu: Cüret...
Mücadele, bir şeyler için çaba sarfetmek, bir son için çaba sarfetmek güzeldir. Hayatın bazen kendi sonunu yazdığı doğrudur... Yapılan onca girişime rağmen, Almanya'da da son başka yazılmıştır... Ama birincisi, o sonda, Valkryie Operasyonu dahil yapılan girişimlerin hiç mi payı yoktur? İkincisi, o sona katkısı olmasa bile bu operasyon, filmde anlatılan hikaye değersiz midir? Bu insanlar boşuna mı ölmüştür? Hayat ya da tarih kendi sonunu yazacak diye insanlar mücadele etmekten vaz mı geçmelidir?
başından sonu belli olan filmleri pek sevmiyorum nedense bu da yazında belirtiğin gibi bizi nelerin beklediğin açıkca belli olan filmlerden.. Bryan Singer olağan şüpheliler ve X men den sonra gerçekten iyi işler çıkarmıyor bu arada kaynayan işlerinden biriydi..
Cok surukleyici, heeyecanli harika bir film bu..
Operasyon basarili olsaydi muhtemelen yeni yönetim ruslarla baris anlaşması yaparak Rusya Avrupaya ilerlemeyecek, donemin ingiltere ve Amerikasi da bati cephesinden (normandiya) avrupaya girmeye cekinecekti. Boyle bir durumda bugünkü Polonya Fransa Avusturya Macaristan gibi Almanya çevresindeki ülkeler Alman topraklari olarak kalacakti. Bu ülkeler belkide hiçbir zaman özgürlüklerine kavusamayacakti. Bence, basarili olsaydi dünya barisi için pek iyi bir operasyon olduğunu söylememem.
Bı kaç kere izledim çok etkileyici gerçekten mükemmel bir film
Yorum Gönder