23 Nisan 2009
Dikkat bu yazı The Unborn filmi hakkında spoiler içerir :)
SAMAEL - BORN UNDER SATURN
Sadece izleyip beğendiğim filmleri değil de izlediğim her filmi kısa da olsa not düşmek istiyorum artık.. Bu başlangıç için de 2009 yılının başını seçtim hatta..
İlk izlediğim film Stuck tı ve onun hakkında yazdım da zaten..
Koza ve Kasaba hakkında hiçbir şey yazamayacak durumdayım, çünkü ikisini arka arkaya izlediğim o akşam ruh hali olarak pek de iyi olmadığımdan ne filmlere kendimi verebildim, ne de filmler beni sarmaladı :) Daha sonra The Unborn u izlemiştim sinemada..
David S. Goyer'in, bizzat kendisinin yazıp yönettiği ilk korku filmi..
Goyer uzun zaman ikizler üzerine araştırmalar yapıp yazmış senaryosunu..
Bu arada hemen yönetmenin kendi sözlerine yer vermek gerek:
“İkizleri daima korkutucu bulmuşumdur. Aklıma doğmamış ikizinin musallat olduğu bir insan hakkında bir fikir geldi. Hamilelik sırasında biri gelişirken diğeri ölen ikizler hakkında birçok hikaye duymuştum. Bu durumun ikizlerden hayatta kalan üzerinde nasıl bir psikolojik etkisinin olacağını düşünmeye başladım. Araştırmalarım sonucunda gördüm ki, ikiz sahibi ebeveynler, ikizlerden biri ölünce diğerine bu olayı anlatmıyor; dolayısıyla hayatta kalan, tek çocuk olduğunu sanarak büyüyor.”
Goyerin bu konudaki araştırmaları onu, Yahudi soykırımına ve Nazilerin soykırım boyunca yaptıkları korkunç deneylere kadar götürmüş. Bunların en bilineni ise Ölüm Meleği olarak tanınan Dr. Mengele’nin Auschwitch toplama kampında Yahudi ikizler üzerinde yaptığı deneylerdir.
Naziler, ikizlerin genetiğin gizemini çözeceğine inanıyorlardı. Bu yüzden ikiz çocuklar üzerinde deneyler yapıyorlardı. Bilimselliğin sınırlarını zorlayan, korkunç deneyler. Saplantılarından biri de göz renkleriydi. Ari ırkın mavi renk gözlere sahip olması gerektiğine inanan Mengele, deneme yanılma yoluyla kahverengi gözlerden mavi gözler yaratmaya çalışıyordu. İğneler bazen kör ediyor bazense öldürüyordu..
Doğmamış, tüm bunlardan esinlenerek yazılmış bir senaryo..
Auschwitch kampında biri kız biri erkek olan ikiz kardeşlerden erkek olan deneyler sırasında ölür, fakat iki gün sonra yeniden canlanır, tabiî ki artık farklıdır.
Bir Dybbuk onun vücudunu ele geçirmiştir artık.
Dybbuk: Lanetlenmiş, cennete alınmamış bir insan ruhu. Sonsuza kadar cennetle dünya sınırları arasında dolaşan bir ruh. Yaşayabileceği bir vücut bulmaya çalışır. Bazı insanlar bu dünyaya açılan geçiş kapısıdır. Özellikle ikizler. Çünkü onlar bir çeşit ayna gibidirler. Ve aynalar öteki dünyaya açılan geçiş kapılarıdır.
Kızkardeşi, iki gün sonra canlanan kardeşinin artık eskisi gibi olmadığını anlayıp onu öldürür. Ve böylece ailenin üzerine Dybbuk laneti çöker..
Biz filmde yıllar sonra bu kardeşini öldüren küçük kızın torununun başına gelenleri izleriz. Güzel Casey nin başına gelenleri..
Casey nin daha anne karnındayken gelişemeyip ölen hiç bilmediği bir ikiz erkek kardeşi vardır.. ve o artık Doğmak istiyordur..
Filmin gerisi bilindik bir korku hikayesi..
Dybbuk un Casey nin ruhunu ele geçirmeye çalışması, etrafında ona yardım etmeye çalışanların ölmesi ve en nihayetinde de şeytan çıkarma sahnesi ile film son bulur..
Çoğu filmde olduğu gibi bu filmde de sonu beğenmedim..
Görkemli bikaç sahne olmasına rağmen sonundaki şeytan çıkarma sahnesi korkutmak şöyle dursun neredeyse güldürüyor insanı..
dakikalardır sizi geren ürküten sahnelerin izi bir anda siliniyor..
Filmde en beğendiğim sahneler; huzurevinde büyükannenin ölümünü gösteren sahnelerdi..
yatalak Elinin köpek şeklinde yürüyüşü ve kafasının da ters duruşu ve o halde kadının üzerine bir koşuşu vardı ki.. hakkaten iyiydi yani :)
Çok fazla bir şey beklemeden izlenmeli film..
Çekimler, müzik kullanımı, oyunculuk falan iyi sonuçta..
modern zamanlarda çekilmiş bir korku filmi en nihayetinde..
orta karar diyelim :)
Ve tabiî ki böyle ruhlu cinli filmlerden korkuyorsanız asla izlemeyin.. çünkü banyoya her girdiğinizde lavabonun üstündeki aynanın ardından korkunç bir dybbuk çıkacağını düşünebilirsiniz uzun bir süre :)
Filmin sonundan bir repliği yazarak bitireyim ben de..
Dünya zaten hiçbir zaman güvenli bir yer olmadı. Biz onun hep güvenli olduğunu hayal edip durduk. Ama değildi.
Kötülük her zaman korkudan güç alır.
Etiketler: sinema, unutulmayan replikler
9 yorum:
Çağan Irmak'ın Kabuslar Evi serisini izledin mi bilmiyorum ve izlemediysen, izlemeni kesinlikle tavsiye ediyorum. O seriden sanırım, "Karanlıktan Gelen" filmi de senin yazdığın filme çok benzer bir hikaye anlatıyordu. Hatta şimdi, o filme bir ad verilse, "Doğmamış" dense çok daha uygun olurmuş diye düşündüm.
Bu arada Kabuslar Evi serisini kimisi beğeniyor kimisi beğenmiyor ama ben daha çok "deneysel" buluyorum ve içeriğindeki psikolojik yaklaşımlarla ilgileniyorum ve bu yanı öğretici, etkileyici buluyorum...
Görüşmek üzere...
Böyle filmleri asla izleyemem, imkansız, dehşet verici.
2.resme baktım da yok abicim beni de bozar bu film :))))
bikaç hafta önce internette izlemiştim, güzel film
Auschwitch toplama kampında kimbilir daha ne işkenceler yapılmıştı.....
İndirmeye başladım, 2½ saat içinde elimde olcak :D
Konu ile ilgisi yok, hatta tam tersi olacak ama ikizler denilince aklıma geldi. Geçenlerde haberlerde doğudaki illlerimizden birinde ikiz kız kardeşleri gösteriyordu. Siyam ikizleri, vücutlarının alt tarafı bir. ilkokula gidiyorlar, devlet özel bir öğretmen tahsis etmiş!
İkizlere soruluyor "kavga ettiğiniz oluyor mu?" diye. Geçenlerde kavga etmişler! Biri diğerinin pastasını yemiş ama öteki de intikamını almış. Onun çukulatısını halletmiş. Uykunuz gelince ne yapıyorsunuz diyor muhabir. Sağdaki hemen uyuyaklıyormuş, o zamanlarda soldaki o uyuyuncaya kadar uyuyor numarası yapıyormuş.
Tıbben ayrılmalarına imkan yok ama o kadar hayat dolular ki. Belki de bir vücuda iki kişi sığmaya çalıştıkları için. Çok düşündüm onların ardından. Onlara rağmen nasıl bir nimet içinde nankörlüklerle doluyuz.
ben korku filmi seyredemiyorum.gece kabus görüyorum sonra::)
olsun zaten ben bugun sayfanı açınca 7,oda blog adının altına düstügün notlara takılmıştım. ne güzel laflar öyle onlar:)
Merakla beklediğim bir filmdi, izlemesi güzeldi ama senin gibi sonunu beğenmedim ben de. Şeytan çıkarma sahnesinde de tahmin edilemeyecek hiçbir eylem yoktu.
The uninvited isimli korku filmini öneriyorum sana hararaetle, sonu çok hızlı ama her şey son derece mantıklı biçimde bağlanıyor hiç boşluk kalmamış. :))
merhaba arkadaşım ,korku filmi izlerken hani insan baknayacağım deyipte yüzünü kapatır ama parmak aralarından bakarsın işte ben öyle bir tipim.Ve mutlaka etkisinde kalırım .B u arada bu filmi izlemedim.Ama izlemeyi düşünüyorum adı çok ilginç geldi bana!!! bu arada kolay gelsin sana ve vücut diliyle ilgili bir çalışman olur sanırım:)) varmı böyle birşey ya - vücut dili - yani onu demek istiyor du ....... yaptı!!! sen benim ne dediğimi anlamışsındır arkadaşım, yok elini saçına götürdü ; bana selam verdi gibi...g.r.ş.
Yorum Gönder