24 Kasım 2008
Beseech - Little Demonchild
Aslında daha filmin başında belli ediyordu saldıracağı şeyleri yönetmen..
Bir sürü saat ve bir sürü porselen bebek biblolarının yüzleri ve insanı rahatsız eden saat tiktakları ile başlıyor film..
Kurulu bir düzen içinde maskeleşmiş, ifadeleri donuklaşmış ve tek tip bir yaşam profilindeki insanlara, her gün aynı saatte aynı şeyleri yaparken saatten farkı kalmayan yaşamlarımıza..
Duygularımızı bastırmayı öğrendiğimiz, bastırdığımız, ne yaşarsak yaşayalım yüzümüzde aynı ifade ile dolaşıp durduğumuz yaşamlarımıza..
...
Tüm bunlar sadece filmin bu başlangıç karesinde suratında bir tokat gibi patlıyor insanın..
Ardından tecavüz suçundan hüküm giymiş bir mahkumun hapisten çıkışını ve evine geri dönüşünü izliyorsunuz haberlerden..
Kurulu düzen içinde hiçbir sürprize yer bırakmadan akıp giden yaşamlarını tehdit eden bu eski suçlunun o kasaba sakinlerinin üzerinde yol açtığı baskıyı ve korkuyu ve endişeyi izliyorsunuz röportajlardan..
Sonra yemyeşil huzur verici bir çocuk parkı.. Duvarlarla ve kapı ile kapalı.. Yani bizim çocuk bahçelerimiz gibi açıkta ve cadde dibinde değil.. Çocuğun salıncaktan inip caddeye fırlama ihtimali yok..
Bir sarışın, bir esmer ve bir kızılkumral kadın.. "anne-kadın".. konuşuyorlar..
Onlardan ayrı bir bankta Sarah, yüzünde olabildiğinde umutsuz ve hayattan vazgeçmiş bir ifade ile, aralarına katılmadığı diğer 3 kadını dinliyor..
Film süresince sık sık devreye giren dış ses anlatımı ile ilk burada tanışıyorsunuz:
“Umutsuzluğunu gizlemek için kibarca gülümsüyordu..
Sarah kendine bir antropolojist gibi düşünmesi gerektiğini hatırlattı..
O, kenar mahallelerde oturan zor kadınların davranışlarını araştırırdı..
Kendisi, tipik bir kenar mahalle kadını değildi..”
O sırada 3 kadının arasındaki diyalogu duymaya başlıyorsunuz:
Kızıl-kumral kadın: Paul ve ben geçen gece sevişiyorduk ve ben tam ortasında uyuyakaldım.
Esmer kadın: Olur böyle şeyler..
Kızıl-kumral kadın: Sanırım.. Uyandığımda özür diledim. “fark etmedim bile” dedi.Sarışın kadın: Ne yapmalısın biliyor musun? Bunun için bir zaman belirle. Lewis ve ben böyle yapıyoruz. Her Salı akşamı 9’da.
Film aynı anda öyle çok konuya birden giriyor.. öyle çok konuya birden saldırıyor ki..
İçinde pek çok ayrı film barındıran bir film gibi olmuş..
Ana konu bir aldatma ve belki de aşk?! olsa da..
Bunun etrafında; dışarıdan normal ve güzel görünen aile hayatlarının aslında nasıl da içi boş kurumlar olduğunu, yine dışarıdan normal görünen insanların içlerinde barındırdığı cinsel sapkınlıklarını, içlerinde kendi boşluklarını dolduramamış ebeveynlerin kendileri ile uğraşırken ihmal ettikleri çocuklarını, eski bir tecavüz suçlusu ile aynı mahallede yaşamanın ne demek olduğunu, oğlu en kötü suçlulardan biri ve bir sapık bile olsa bir annenin çocuğunu nasıl sevdiğini, keskin katı kuralları ve yargılama üzerine kurulu komşuluk-arkadaşlık ilişkilerini..
Evet öyle çok şeyi anlatıyor ki film..
Filmin orijinal adı: Little Children
Türkçeye Tutku Oyunları olarak çevirseler de ben bu film için orijinal adına sadık kalınması gerektiğini ve filmin adının “Büyüyemeyen Çocuklar” olması gerektiğini düşünüyorum..
Çünkü başroldeki iki kahramanımız da “Büyüyememiş 2 Çocuk”..
İkisinin de geçimini eşleri sağlıyor.. Dolayısıyla evlerinin yani yuvalarının sorumluluğunu da eşler üstlenmiş..
İkisi de akademi bitirmişler ama hayattan ne istediklerini henüz bulamamışlar ve öylece geçirip gidiyorlar zamanlarını..
Çocuk yetiştirdiklerini zannedip sadece çocuk bakıyorlar aslında..
Dedim ya onlar henüz kendileri de büyüyememiş 2 çocuk..
Ve bu yüzden birbirlerine aşık oluyorlar..
Öte yandan, Sarahın kocası ne kadar tanıdık bir tipleme.. Dışarıdan iyi görünen, evinin geçimini sağlayan, içkisi kumarı olmayan bir aile babası görünümünde.. Ama işin özünde; bolca atıp tutan, internette porno siteleriyle zaman geçirip mastürbasyon yapan, hatta oradaki kadınlara aşık olup onların donlarını satın alan ve ailesiyle aslında gerçekte hiç zaman geçirmeyen bir koca.. bir baba..
Öte yandan, Todd'un güzel ve güçlü karısı.. Üzerindeki sorumluluklardan ve yorucu işinden kocasıyla ilgilenmeye enerji bulamayan ve kocasının yıllardır baro sınavını geçip iş güç sahibi olacağı hayalini kuran zavallı eş..
Hal böyle olunca eşleri çalışırken bizim 'Sarah ve minik kızı' ile 'Todd ve minik oğlu'; tüm günlerini çocuk parkında veya şehirdeki büyük yüzme havuzunda birlikte geçiriyorlar..
Bir yandan da Todd, şu parktaki 3 kadınının, üçünün de fantezi dünyalarının kahramanı.. Üçü de ağızlarından sular akıtarak izliyorlar adamı ve bunu birbirlerinden saklamıyorlar da.. Üçü de itiraf ediyor Todd'un onlar üzerinde gerginliğe sebep olduğunu.. Çünkü sabahları kalktıklarında o gün ne giyeceklerini düşünüyorlar, parka makyaj yapıp geliyorlar.. Yorucu bir iş bu..
Fakat hiçbiri Todd ile tanışmaya veya konuşmaya cesaret dahi edemiyor.. Ve sadece fantaziler üretip hayal kurdukları için, gerçekte hiç bir şey yapmadıkları için, yani ortada fiziksel bi aldatma olmadığı için normaller?!?!?
Ve Sapık..
Hasta olduğunu kabul eden, bu durumdan rahatsız olan, ama yine de kendine engel olamayan sapık.. Nasıl da iyi bir oyunculuk vardı ortada. Böyle zor bir rolü üstün bir başarıyla gerçekleştirdiğini düşünüyorum.. Toplumdan nasıl soyutlandığını, paronaya seviyesinde yaşayan bir halkı, havuz sahnesinde nasıl da iyi anlatmış yönetmen..
Ve sapığımızın annesi.. Nasıl içi acıyor insanın.. Ne olursa olsun, sapık bile olsa onun onu seven bir annesi var.. Ve dünyaya karşı oğlunu savunmaya çalışışı da içini acıtıyor işte insanın..
Hem şunu düşünüyor insan: bugün bir kaşık suda boğmak istediğimiz, asmak istediğimiz pek çok insan da bir zamanlar çocuktular, nasıl bu hale geldiler şimdi??
Hem de şunu düşünüyor: annelik, ne olursa olsun yavrusunu sevmek değil mi??..
Çok zor ikilemler.. yüzleşmesi de çok zor, dile getirmesi de..
Film pek çok konuya değiniyor, saldırıyor, ve çok şeyi de yeniden düşünmemizi sağlıyor..
Final sahnesini de ben ayrıca çok beğendim..
Sapığımızın Annesi öldükten sonra kendini kaybedişini ve evdeki tüm bebek bibloları ile saatleri kırdığı sahne çok çok iyiydi bence.. Annesi ölmüştü.. Gerçekten bu dünya üzerinde onu Tek seven insan yoktu artık..
Büyüyemeyen çocuk kahramanlarımızdan Todd'un kaçmak üzere evden çıktıktan sonra kaykay macerası ve sakatlanışı da öyle çok şey anlatıyordu ki..
Ve ona güvenerek yola çıkan Sarah'ın kızını kaybettiği o kısacık an içinde yüzleştiği şeyler..
Ve cinsel organını kesip kendince kurtulan sapık..
Sapığı hastaneye yetiştirmeye çalışan eski polis memuru..
Ve en nihayetinde yemyeşil bir çocuk parkında gecenin karanlığında sallanan iki boş salıncak..
Etiketler: sinema, unutulmayan replikler
Subscribe to:
Kayıt Yorumları (Atom)
19 yorum:
en kısa zamanda izlenecekler listeme ekledim bile :)
bu filmi hic telefon calmadan ve aralıksız izlemeli:):)
ben seyrettim, gerçekten güzel filmdi.
merak ettim, bulup izleyeceğim.
her zamanki gibi şarkı seçimin de mükemmel.
neden hep izlemediğim filmleri bulup izleyip yazıp sonra da dvdcilerle beni kavga ettirirsin ki :P
Merhaba,
Film hakkındaki yorumunuzu gayet hoş buldum, dile getirmek istedim. Geçen gün izlemiştim, şimdi keşke filmi izlemeden önce yorumu okuyabilmiş olsaydım diyorum :)
Ben de seyretmiştim bu filmi ve bu tip filmlerde olduğum gibi rahatsız olmuştum yine :) Ama beğenmiştim sonuç olarak. Sen anlatınca daha bir anlam kazanıyor yine de :)
Sevgiler.
Çok önemli ayrıntıları yakalamışsın filmden, en kısa zamanda bu da izlenecek.
Vizyona girdiğinde sinemada izlemiştim.Yorumunu çok beğendim.
Film hakkındaki yorumların muhteşem Biz de bu filmi izlemeliyiz bence.Teşekkürler, sevgiler.
sen anlattığın zaman izlemiş bile olsam kaçırdığım birşeyler varmış hissine kapılıp tekrar izlemem gerektiğini düşünüyorum. bak yine öyle oldu...
ha kötü mü oldu hayır elbette çünkü gerçekten kaçırdığım birşeyler olduğunu farkediyorum :))
harika bi yazi olmus, tebrikler..
kimse göründüğü gibi değil değilmi:-)
insan sevmek ister
sevilmek ister.
bu yüzden aldatır. her aldatmanın kendince gerekçeleri vardır. insan herşeyi meşrulaştırabilir. her meşrulaştırma biraz aldanmaktır. aldattıkça aldanır insan bu yüzden. bu yüzden de sevilmez.
Filmi bende izledim ama senin gibi düşünmüyorum. Bence çocukluklarında kalmış iki yetişkinden öte sıradan bir yaşam formunun elbisesinin altında ezilen iki insanı anlatıyordu bana. Bu iki insanın yani senin deyiminle çevresine insan bilimci (anthropologist) gibi bakan Sarah la, Todd' un tesadüfü birlikteliğinden çıkarılacak sonuç, bence aynı tek düzeliği yaşayan benzerlerini bulmaktaki kazanımın kısa süren mutluluğudur. Burada beni etkileyen bölüm cinsel istismar suçlusunun annesi olmuştur. O kadıncağızın evladı üzerindeki duygusal korunaklığı bence oğlunun işlemiş olduğu suçun önüne geçip, seyirciye pozitif bir mesaj ulaştırmış olmasıdır. Bilinen anne şefkatinden önemlisi seyircinin bu gibi suçlarda bile otokontrolünü sağduyusuyla yaklaşımına borçlu olmaları gerektiğini en iyi biçimde anlatıyor olmasıdır. Bunu kaçırmışsın, bence en önemli mesaj bu filimde buydu. Diğerleri hayatın içinde olabilirliği tartışılmaz görüntülerdi bence. Malesef filimi senin anlattığın kadar güzel bulmadım.Sıkıcı ve sıradandı.
Sana Artık bir spoiler eklentisi şart Fatoş :)
Filme dair soylenecek seyler;
Bence iyi bir filmdi! Baydirici degildi kesinlikle.
-Parktaki kapi ve duvarlar ilgini cekmis ya…evet aynen oyle burada cocuk parklari genelde citli ve kapili.
Bir detay ise adam parka girince kapiyi kapatmaya calisti ya…aynen oyledir anne babalar herkes girip cikarken o kapiyi kapatiyorlar mutlaka.
-filmde anlatici soyle diyor…"kucuk bir ilgide kalbini acmak icin hazir olmak…" dogrudur.
-yatakta sirti donuk konusmanin rahatligi ama tuhaf bir tedirginligi de…
rahatlik var cunku gozler konusmuyor…cok seyi anlatacak olan gozler konusmanin hic biryerinde olmuyor.
-Adamin testi almis olmak icin almayi istemesi…inanmamasi..istememesi…sirf etrafindakilerden dolayi sinavi almak zorunda hissetmesi..kendisi icin degil..onlar icin.
Inanmadigi seylere baskidan dolayi inanir gibi yapmasi.
-Bence sapigin ve avukat cocugun uzerindeki baskilar benzer. Sapik icin hep iyi cocuk ol iyi cocuk ol baskisi…avukatta ise sinavi kazan basarili ol…calis…
- Sapigin annesinin tirnaklari…
-Filmin en sonunda ise dis sesin , anlatici abinin soyledikleri ise her seyin ozetiydi…
Buraya yaziyorum aynen.
“Gecmisi degistiremezsiniz. Ama gelecek baska bir hikaye olabilir. Ve bir sekilde bir yerlerde baslamasi gerekmektedir.”
aslında bilinen, düşünülen, hayal edilen ama hiç bir zaman insanın kendisine isitraf edemediği konular. çok şaşırtıcı değil film ama farklı.
Yorum Gönder