30 Eylül 2008

Kitaplarım



Aylar önce ebelemişti beni sevgili Aslı..
konu kitaplardı..
belki başlangıcı öyle olmasa bile bu mim konusunun, Aslıda özgürleşmişti konu..
kitaplar hakkında ne istiyorsan yaz dedi..
ben de öyle dilime ne gelirse anlatacağım şimdi..


Kitapları hayatına çok geç sokmuş bir kadın olarak, geçmişteki eksikliklerimden kendime en kızdığım konu budur..
ne çok kitabı kaçırdığımı düşünüp sinir olurum kendime o zamanlar sahip olduğum onca boş vaktimin arasında..
şimdiyse bunca yoğun bir hayatın içinde nerede bir boşluk bulsam bütünleşiyorum kitaplarımla..


İlk okuduğum kitabı hatırlamıyorum..
ama bana kitap okumayı sevdiren ilk kitabımı hatırlıyorum..
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim..
İzmirde öğrenciydim..
ilk yılımdı..
ev arkadaşımın sınıf arkadaşı Deniz sokmuştu kitapları benim hayatıma..
aslında Deniz pek çok güzel bakış açısı daha kazandırmıştı hayatımda bana..
o zamanlar cep telefonu yoktu, benim balık hafızam da soyadını unuttuğundan pek çok arkadaşım gibi izini kaybettiklerimden Deniz de..
şimdi nerdedir ne yapıyordur bilmiyorum.. kulakları çınlasın mutlu olsun :)
Bana okumam için ilk verdiği kitap buydu..
ve ben öyle sevdim öyle sevdim ki kitabı..
ondan sonra hiç eksik olmadı elimden yanımdan hayatımdan kitaplar..
O sene pek çok kitap okudum Denizden alıp..
sanırım en çok kitap okuduğum yıldı o..


Sonraki sene, hayatıma uzun yıllarımı vereceğim adam girdi..
ve ardından evlilik, kendi derslerini çalış, kocanın derslerini de çalış derken hayatımı nerdeyse sadece ders kitapları kaplamıştı..
aralarda alırdım okumak için kitaplar.. ama gerçekten çok aralarda..

Sofi'nin Dünyası ve Şibumi ve Nietzsche Ağladığında .. aklımda o dönemlerden kalan sevdiğim kitaplardandı..
ardından hayatımı hamilelik, bebek bakımı, ve çocuk psikolojisi kitapları doldurdu..


Uyku dönemi adını verdiğim ortalama 5 yıl süren bu dönemde kendim için okuduğum kitap sayısı bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar az..
ne üzücü değil mi..
sevdiğim her şey gibi kitaplarımdan da vazgeçmiştim farkında bile olmadan..

Ve en nihayetinde uyanışımın ve kendimi, hayatımı sorgulamaya alışımın başladığı yıl yeniden döndüm kitaplara..
bulabildiğim her fırsatta kitap okumaya başladım yeniden..


Kitap pek çok şeyin yanında kurtarıcıdır aslında..
sizi bulunmak istemediğiniz ortamlardan, bambaşka yerlere sürükleyerek kurtarır..
isyanlarımın doruk noktasında olduğu zamanlarda tüm gecelerimi kitaplar kurtardı benim :)


Her kitap büyülü bir dünya bir yandan da..
çünkü kelimeler büyülü..
nasıl da sizi sarıp kavrarlar her yanınızı..
nasıl da sürüklerler peşlerinden..
su gibi akıp gider bazıları.. bazıları uzun süre orada durmanızı sağlar..
uzun süre..


Ben neyi seversem sahiplendim..
Benim olmayanı, benim olmasa da sevebileceğimi öğrenmem zor bir zaman dilimiydi..
Sancılı ve inanılmaz dokunaklı bir süreç yaşadığımı söylememe gerek bile yok sanırım..


çocukluğumla ilgili bir şey olduğunu şimdi
–bu yaşım ve bu aklımla- biliyorum..
barbie bebeğim yoktu mesela..
bir tanesine sahip olmayı deliler gibi istediğim halde, bizimkilerin alamayacağını bildiğim için istediğimi dile bile getirmemiştim..
bir barbie bebeğin saçlarını tarayamadan bitmişti çocukluğum..
kendi kendime savunma mekanizması geliştirmiş ve en sonunda barbie bebeklerin aslında birer hilkat garibesi olduğuna inanmayı başarmıştım..
madem ben oynayamıyordum…


O büyük sahiplenme isteğinden
–kendimce gerekliliğinden- “artık duygular” kaldı geriye..
sözgelimi, hala kitap paylaşımına pek açık değilim..
kendi kitaplarımı kimseciklere veremediğim gibi, başkasının kütüphanesine gideceğini bildiğim bir kitabı da okuyamıyorum artık..
beğendiğim satırların altını çizme ve sayfa kenarlarına not düşme özgürlüğümü bahane ediyorum, yırtıyorum mevzudan..
O altı çizili satırlara tekrar bakma gereksinimi, gözardı edilecek bir şey değil ki.. değil mi?


Söylerken çok utanıyorum ama..
Sahiplenme huyumdan vazgeçemiyorum hala pek çok şeyde…
“Benim” kitaplarım sendromu yani..
Hırçın bencilliğimin saçma ve manadan yoksun olduğunu biliyorum..
biliyorum da..
ama ne yapıyorum ben de..
arkadaşlarımın kütüphanemden istedikleri kitapların yenilerini armağan ediyorum onlara..
ben böyle paylaşabiliyorum işte sevdiğim kitapları….


Sonra bir gün biri demişti ki:
"ya ben senin altı çizili satırlarını görmek istiyorsam ?? okurken seni hangi kelimelerin vurduğunu bilmek istiyorsam, kendi satırlarımı da aynı kitaba çizmek istiyorsam.."
O dönemde en sevdiğim iki kitabı göndermiştim ben de çizili satırlarıyla ve kenarlara düşülmüş notlarıyla birlikte..
Nü Peride ve Rüyalarını Ver Bana..
sonra yeşil kalemle başka satırları da çizilmiş olarak geri döndü bana..
hala kütüphanemin en güzel yerinde itinayla saklarım..
Yine hayatımın o dönemine damgasını vuran bir diğer kitap:
Kara Kitap tır..


Kitaplar büyülü bir dünya :)
Sanırım kitaplara tutkun pek çok insan da büyülü bir dünya :)



Şimdi kendime yıllardır istediğim gibi; kitaplarımdan, dergilerimden, filmlerimden, fotoğraflarımdan ve müziklerimden kurulu bir dünya inşa ettim..
Kitap okumanın su içmek kadar doğal olduğu bir evde büyüyen kızımın da geçen sene ilköğretim kitap okuma birincisi olması çok doğal değil mi :)
Boynuz kulağı geçer misali küçük hanım benden çok daha fazla kitap okuyup beni dönem dönem utandırıyor aslında..
Ve hepimizi daha da çok okumaya teşvik ediyor bu durum..
yazıdaki iki fotoğrafı da dün gece çektim, benim kütüphanemin fotoğrafları..


Bikaç gün içinde elimdeki kitap bitecek ve ben çok uzun zamandır okumak istediğim kitaba
Anna Karenina ya başlayacağım..


Beni pek çok şey sarhoş eder şu dünyada..
bir melodi.. bir ses.. bir koku.. bir görüntü.. bir an.. bir adam..
ve bazen de bir kelime..
bir kelime başımı döndürür..
bir kitap alıp götürür… bazen kokusunu bile unuttuğum anlara..
bir kitap alıp götürür… hiç bilmediğim diyarlara..
bir kitap alıp götürür… içimdeki en karanlık köşelere..



beni en sürükleyen kitap en dağıtan kitap ise hayatımın kitabı olma özelliğini hala koruyan
Sakın Kımıldama dır..


geçen akşam birinden bir mektup aldım.. diyor ki:
"Bazı yolculuklar kitap okuyarak geçer...bazı yolculuklar kitap yazarak beynimizde.. "

nasıl da doğru söylemiş değil mi…


ben de artık kitapsız ve müziksiz yolculuklar düşünemiyorum..
ya okurum önümdeki kelimeleri , içime işler..
ya da kulağımdaki tınıyla birlikte yazarım kendi kelimelerimi.. dışıma akar..


(SINEAD O'CONNOR - THE LAMB'S BOOK OF LIFE)

27 yorum:

Pilli Petro dedi ki...

o sahiplenme huyu bende de var ve kitaplarıma bişey olacak korkusu ile (ki zamanıdna başıma geldi) kimseye vermem aynen senin yaptığın gibi yeni bi tanesini hediye ederim :))

bu huyumu bilen kimse de kitap istemez benden :)ben de böyle yırttım anlayacağın :))

Ferhanca dedi ki...

Kurduğun dünyanda Öyküyle güzel günler diliyorum..
Kitabı eline alınca tertemiz ve sadece sana ait oladuğunu bilmek,kousunu duymak..
çok güzel anlatmışsın..

Adsız dedi ki...

Dünyada hiçbir üzüntü yoktur ki iki saatlik ilginç bir okuma ile giderilmesin, hiçbir şey iyi bir kitap kadar insanı kendisinden ayıramaz...Kitapların dünyası cidden büyülü, cidden engin neresinden tutunursanız tutunun. Ana kız keyifli okumalar...

dark... dedi ki...

hayranım kitapları anlatmana..
hayran oldugum bir cok seyin gibi...
tesekkurler bu yazı icin...icimde kırpırdattı su telaslı günlerimde okuma sevgisini yeniden...
ansızın bir kitap olup okunmak istedim...
sevgiler..

dark...

Goddess Artemis dedi ki...

Başucu Kitaplarım diye bir seriye başlamıştım uzun zaman önce. Bu yazını okuyunca, seriye devam etme arzusu uyandı yeniden. Arada yine kitap anlatıyorum/tanıtıyorum ama Başucu Kitaplarım başka.

nehiro dedi ki...

Okumanın unutulduğu bırakın kitabı gazetelerin bile okunmadığı günümüzde kitap okumanın önemini anlatmak, üstelilde bizim insanlarımızın yumuşak karnı olan duygusallıktan girerek gerçekten saygı duyulacak bir tavır. teşekkürler...
her kitabın bizlere bir başka dünya sunduğu bir seyehattır okumak...
Adeta alic harikalar diyarında gibi bir olgu...
her kitabı alırsınız onunla bir başka zamana, bir başka ülkeye, bir başka gönüle, bir başka kalbe gidersiniz...
dışarıdaki karanlık, yağmur, şimşek, ay, güneş sizin için bir "uzak" dır artık...
siz labirentte yürüyorsunuzdur önünüzde defneden bir yol, uzakta maviden bir ışık, şimdide ise kelimelerin dansı vardır...
okuyun... dostlar okuyun... dünyanın, ya da dünyanızın rengini değiştirmek için okuyun...

Adsız dedi ki...

"Benim olmayanı, benim olmasa da sevebileceğimi öğrenmem zor bir zaman dilimiydi.."

sevdiğimizin mutlu mu yoksa bizimlemi mutlu olmasını istediğimiz ve insanın ondan çok onun kendi üzerindeki etkisini sevdiği garip ve bencil durum...

şule dedi ki...

ne guzel, usul usul, ama tutkuyla anlatmissin. sana ve oykuye bol kitapli bir yasam diliyorum arkadasim.

okyanus dedi ki...

"sizi bulunmak istemediğiniz ortamlardan, bambaşka yerlere sürükleyerek kurtarır..
isyanlarımın doruk noktasında olduğu zamanlarda tüm gecelerimi kitaplar kurtarır beni :)"
gerçekten de o kadar doğru ki ne zaman canım sıkkın olsa istem dışı olarak elimde bir kitap oluyor ve kitabı bitirmeden bırakmıyorum,sevdiğim tüm kelimeler çevremde döner durur ve sindiririm icinde,artık kitab bende kalmasa da cümleleri almış olurum içime:)

7 rakamanı cok seviorum ben, ondan bu blogu cok seviorm,yazar da kaliteli olunca 3ü bir arada oluyor:)mükemmel tad işte burada:)

ece arar dedi ki...

sakın kımıldama'yı çok merak ettim, hemen okuyacağım... bir blogdan atlayarak buldum sizi bu arada, sevgiler

beenmaya dedi ki...

ah nasıl da yaram deşildi yazını okuduktan ve kitaplığını, kitaplarını gördükten sonra. üniversite 2.sınıfta yaz çalışmaya kıbrısa gitmiştim. nasılsa dönücem diye bütün eşyalarımı almamıştım yanıma tabiki bütün kitaplarımı da. yaz bittiği halde ben okulun devam zorunluluğu da olmamasını fırsat bilerek ve biraz da öyle gerektiğinden biraz uzatmıştım dönüşü. fakat döndüğümde öğrenci arkadaşlarımla kaldığım evin el değiştirdiğini, ilk maaşımla aldığım oda takımım dahil bütün eşyalarımın oraya buraya dağıtıldığını gördüm ve yazıkki toparlamam mümkün olmadı. hiçbiri koymadı da ciddi sayıdaki kitaplarımın geri dönmemek üzere ortadan kaybolması hala içimde yaradır. o gün bugündür bende paylaşamam işte kitaplarımı.

benimki biraz hastalıklı bir sevgi sanırım sanki karşımdaki insanmış gibi davranırım bazen. bırak kitabın içindeki satırları çizmeyi kenarları kıvrıldığı an aklım gidiyor. ben satırları çizmek yerine sırf bunun için tuttuğum bir defter var oraya yazıyorum. kitaplığımda her yazarın her kitabın yeri bellidir değiştiği an farkederim. ve bu konuda da ev halkıyla ciddi kavgalarım vardır. zamana gelince hayatımın nerelerinden kessem mesela mümkün olsa uyumasak ve hep kitap okuyabilsek keşke. ama yok yetmiyor işte yetmiyor.

ben de senin gibi bulabildiğim her boşluğu kitapla doldurmaya çalışıyorum. hatta annem artık beim dışarı çıkıp gezip tozmak yerine kitap okumaktan evde kaldığımı düşünmeye başladı yani o derece :)) daha bir sürü şey geliyor aklıma kitap deyince yazacak ne kadar çok şey varmış :))

ARZUM dedi ki...

ooof çok karıştı birsürü duygum.nerden başlasam sana yazını okurken,müziğini dinlerken nerelere gittiğimi.Yazı çok uzun ama çokda sürükleyici.madde madde yazayım aklıma geliverenleri
1-iyiki tanıdım ben seni.iyiki kesişti yollarımız.
2-senden her aldıgım paylasımda daha yaklaşıyorum sana.seni seviyorum gerçekten::)
3-Müzik çok hoş. Defalardır dinliyorum. Sen Yazını hazırlarken bu şarkı çalıyordu eminim. Konsepte çok yakışmış.
4-Kütüpane senin mi yaa. çok imrendim.imrendim.Bir sütlü kahve fincanıyla oturmak istedim odanda bir kanepeye.
5-Alti çizili kitaplarını isteyen o kişi seni çok seviyor hissettim.Çünkü bende aynı şeyi isterdim sanırım senden.Sırf duygularınızda kesişsin temennimle.
6-Benimde hic oyuncak bebegim olmadı. Koynumda hep minicik kediler besledim.
7-O kitapların bi numarası, o odanın bir kayıt defteri olmalı. Haketmiş.
8-O senin hala en çok sevdiğin kitabı "sakın kımıldama"yı alıp okuyacağım en kısa zamanda. Birde Nitchze aglarkeni merak ediyorum.Yengem istemişti şiddetle okumamı:)
9-Sana çocukluğundan kalan silinmez duyguları-yaralar mı desem-öyle hissttim kendimi baz alıp-sevmek iyileştirmek istedim.Kendi duygularımla eşleştirdim hepsini.
ÖPERİM
ARZUM

neslihan erzincan özgür dedi ki...

tek cümle günlüğünüzü okudum,çok acı...

Vladimir dedi ki...

Bir kitap aşığından kitaplara dair geçmiş ve bugününden anılar, benim gibi kitap kurtlarının önüne eminim çok tanıdık satırlar sunmuştur. Çok düzenli bir kitaplığın var, her şey bir arada sıralı sıralı duruyor ne güzel. Böyle tertipli kitaplıkların önünde günlerimi geçirebilirim.

Bu arada adaşımı merak ettim. İzmir deki tek Deniz ben olamayacağıma ve hatta olmadığıma göre bu ben değilim sanırım. :))

Sana gül bahçesi vadetmedim sevdiğim bir kitaptı, kitap esnasında bir de kitabın ingilizce ismine sahip bir şarkı "I never promised ypu a rose garden" keşfetmiştim ilk iki mısrası aarada dilime takılır arda. Bak şimdi bugün de takılacak kesinlikle... I beg your pardon, I never promised you a rose gardenn...

Kitap altını çizerek okuyanlara ve hatta notlar alanlara hayranımdır. Ben geçen ay bir kitapta kaybettiğim paragrafı aradı geçen gün, bulamadım.

Pilli-Cadi dedi ki...

süperdi okurken kendimi kaybettim:)
ben de öyle bir kitapligin hayalini kuruyorum. cok güzel!

sofi'nin dünyasini gecen sene okudum.
sakin kimildama ve sana gül bahcesi vadetmedim'i tavsiyen olarak kabul edip mutlaka okuyacagim:)

kitaplarimi kaybetme korkusu bende de var. insanlarda kitap aliskanligi olussun diye onlara kendi kitaplarimi veriyorum ama bir daha ancak cadilik yaparak alabiliyorum. cok sinirlendiriyor bu beni. sadece faydali olmak istiyorum oysa.

blogunu begendim.

gerbera_ferezya@hotmail.com dedi ki...

Benim kaçış dünyam kitaplar.Bazen uyku tutmaz geceleri hemen kitaplığıma koşar elime ne gelirse alır okumaya başları.40-50 sayfanın ardından huzur kaplar içimi,başka yerlere gitmişimdir.Uyku yavaş yavaş gelmeye ,içimi kaplamaya başlar.Bir kitabın yaptıklarına bak,Koskocaman uykusuz bir geceyi,doldurur çoğu zaman.
Ellerine sağlık çok güzel bir yazı olmuş ve kitaplığın süper :)))
Egzotica

Kremali'nin annesi dedi ki...

Bu kitapligin aynisindan bize de lazim, hem de acilen.

Standart kitapliklar kesmiyor artik bizim duzen dusmani ufakligi. Soyle ulasilmasi ve tarumar edilmesi zor bir seyler lazim, ona da bize de:))

Biraz dedi ki...

hani diyelim hayat siyah beyaz bir film gibi ise icine muzigi iteleyince hemen renkleniyor...kitaplari da yanina ekleyince daha bir anlamlaniyor...

Leylək Xəlifə dedi ki...

En sevdigim konuda yazmissin :) soyleyecek o kadar cok sey var ki, ben en iyisi mailine yazim diyorum :))

mr.paradise dedi ki...

kitaplık müthiş :) Seyretmek için değil dimi ?

gece yağmuru dedi ki...

oku...:)ve hep düşle kal...

efrasiyab dedi ki...

ben kitapların içindeyim. iki rüya arasında bir insanın sağından soluna dönmesi gibi kıpırdıyorum sayfaların arasında...

Beter Böcek dedi ki...

Herşeyimi paylaşabilirim insanlarla kitaplarım hariç. Evet bu konuda bencilim gerçekten, ortakuldayken hiç kitaplarımı vermezdim annem ver arkadaşlarına derdi bir verdim baktım ki giden gelmiyor.
Oysa onlar benim hayatımdan birer parça, parçalarımı koruyacak insanlara veriyorum artık kitaplarımı, onları hakedecek insanlara.

Nakhar dedi ki...

dönem dönem geliyorlar bana ya bir ay içinde 5 ila 8 kitap okuyorum, ya da bir gidiyorlar okumak için heves ettiğim kitaplar duruyor bir köşede...

ben ortaokul da kitap okuma birincisi olmuştum ondan sonra bırakamadım okumayı...

şimdi kitap yerini bloglara bıraktı.. günün büyük bir bölümünü blog okumakla geçiriyorum.. yolculuk yaparken kulağımda müzikler.. gps den bağlanıp sayfa sayfa okuyorum bu bile rahatlatıyor vicdanımı :)

karton_piyer dedi ki...

erkeklerin kadınları, kadınların da erkekleri kötüledikleri sözler vardı ya. onlardan biri geldi aklıma. siz hiç gururla kütüphanesini gösterebbilecek bir kadınla tanışabildiniz mi diyordu. al sana cevap. :))

asliberry dedi ki...

Fatoş bu kitaplık senin mi? AAAhhhaaa, ne kadar düzenliiiiiiiii. Ben de böyle olmak istiyoruuuuummmmmmm.

Y. dedi ki...

senin kitaplığını ve o odanı çok kıskandığımı söylemiş miydim sana. O küçük yazını da evim olunca kitaplığıma asmak isterim diye düşünürken, evimin seninki gibi bir kitaplığı olduğunu hayal ettim.
Hayal işte...