31 Ekim 2006

Enigma



bir kişilik yapısını, onun dış görünüşüyle tanımlamamız olanaksızdır..
bunu herkes de bilir zaten..
ama dahası da vardır..

dahası.. materyalist bir anlayış içinde, insanları sadece hareketleri, davranışları, yapıp ettikleriyle, tepkileriyle, saldırganlıkları, hatta sözleriyle de kavrayamayız..

belki de bir insanı gerçekten anlayabilmek için; yapamadıkları edemedikleriyle, tepkisizlikleri ya da susuşlarıyla, düşleriyle, kaygıları, korkuları, hayalleri, dışavuramadıkları, tutkularıyla irdelememiz, incelememiz gerekir..

(ENIGMA - THE SCREEN BEHIND THE MIRROR)

7 yorum:

Asuman Unsal dedi ki...

bence bir insanı anlamaya çalışmak dünyanın en anlamsız işi, boşa zaman, kişi karşısındakini sadece kendi dünya görüşüyle, ailesinin onu harmanlamasıyla ve de kendisine göre anlar, ama unutulmamalı ki anlamay a çalışılan kişide hayatı kendisine göre anlar o yüzden bence anlamlar yüklemeden olduğu gibi kabullenmek gerek çünkü anlamaya çalışmak sadece kendini onun yerine koyabilme yetisiyle alakalı

7.oda dedi ki...

evet Derin İz, söylediklerinin hepsine katılıyorum. herkes karşısındakini KENDİ ölçülerinde anlar ve yorumlar. kelimeler ondan çıkarken büründüğü anlamı, bize girerken kaybedip kendi benliğimize göre alırız onun kelimesini içeri. gerçekten bir insanı tam olarak anlayabilmek imkansız birşey zaten..

ama benim belirtmek istediğim başka bir şeydi.. ne kadar dünyanın en anlamsız işi de olsa her insan karşısındakini anlamaya çalışır, anlayamasa da çalışır.
işte bu noktada ben diyorum ki: biz hep karşımızdaki insanı yaptıkları ettikleriyle sözleriyle vs.. değerlendirmeye çalışıyoruz.
belki de hatamız burada başlıyor. belki de bir insanı anlayabilmek için öncelikle onun YAPAMADIKLARINA, DIŞAVURAMADIKLARINA, KORKULARINA, BAŞARAMADIKLARINA, SUSUŞLARINA bakmalıyız. belki de önce bunları görmeye çalışmalıyız.. ben şimdi sana başardığım, yaptığım bir sürü bir sürü şey sayabilirim.. ama ya YAPAMADIKLARIM? BAŞARAMADIKLARIM? DIŞAVURAMADIKLARIM?.. belki de bunları görmeye çalışmalı insan:)

Asuman Unsal dedi ki...

ama ben bu durumda derim ki çok şey beklememli karşındakinden, yok böyle bişi çünkü, olsaydı neden devinip dururduk ki bu kadar. Tek sıkıntı bu oluyor beşeri ilişkilerde, o yüzden yine çok şey beklenmemeli diyorum geçip gidiyorum :)

aydark dedi ki...

peki yapamadıklarını dışa vursaydı o insanı nasıl algılardınız,yada nasıl yargılardınız? bence önemli soru bu olmalı sırf bu önyargılardan kimse sakladıklarını dışarı çıkartamıyor bence.programlanmış sufleler ve hayatlar dışına çıkabilmek cesaret gerektirir en azından kendinle barışık olup hayatı herşeye rağmen kendinle ve kendin gibi olmaya müsait insanlarla yaşayabilmesidir..... Bilmem ne dersiniz ?? :))

Adsız dedi ki...

fotograf ilgisinden mi ileri gelmekte yoksa içgüdüsel ya da başka bir şeyden mi bilmiyorum ama 7.oda'nın bazı yazılarında (belki bir çoğunda hepsini okuyamadım daha:) olaylara "ters açıdan" yaklaştığını görüyorum. iyi de yapıyor kanımca.
" çok ilginç. hiç bu yönden bakmamıştım olaya, böyle düşünmemiştim" dedirtiyor. en azından bana.

evet bu seferki de ilginçti.

Biraz dedi ki...

bazen nerede sustugumuzun onemi nerede konustugumuzdan cok daha belirleyicidir...bizi seyreden dikkatli gozler bizim ipuclarimizi o zaman yakalayabilir belki de...bazen soylenmemis sozlerde gizlidir anlatmak istediklerimiz...Bir arkadasim yapabilecegin cok sey vardi ama yapmadin demisti ve hakliydi...yapmamistim.

Raci Üçyıldız dedi ki...

İnsanı irdelemek piskolojik yanı kuvetli olanın işidir,ama senin yazıdıklarını ise okudukça derinlemesine dalıp insanda düşünülmesi gereken izler bırakıyor.Bu yazılarını bir roman gibi değil ama zaman zaman keyifle okumakta güzel oluyor...