31 Ocak 2011

Ben Editör Oldum



YANN TIERSEN - DEJA LOIN

10 yıldır çalışmakta olduğum firmada geçirdiğim en stresli, en gergin, en yoğun ve en yıpratıcı aydı 2011 yılının Ocak ayı. 7 yıldır aynı odada çalıştığım bir iş arkadaşım hakkında ortaya çıkan şok edici gelişmeler ve devamında yaşanan ve sonu gelmeyen gelemeyen kaoslar.. Resmi açıklamalar henüz yapılmadığı için, bu konu hakkında herhangi bir yorumda bulunmamın doğru olmadığını düşünüyorum.. Oysa içimde yazmak için şiddetli bir sel akarken.. Şimdilik yazmak istediklerimi erteliyorum.
Öyle anlar oldu ki ilk defa ciddi derecede istifa etmeyi düşündüm. Hatta işsiz kalıp evde oturmayı bile göze alarak girişiminde bile bulundum. Fakat Yönetimin tutumunun düzelmesi üzerine hala çalışmaya devam ediyorum. Yine de “yarın ne olacağı bilinmez” zamanlar.
Bu kaosların; bir yılın kapanışı, yeni bir yılın açılışı gibi ekstra yüklerin bindiği muhasebenin en yoğun dönemi olan Ocak ayında yaşanmış olması ise içine düştüğümüz durumu daha da zorlaştırdı. Oluşturulan “acil eylem planı” çerçevesinde yıllar sonra yeniden bol mesaili çalışma temposuna dönmek zorunda kaldım.
Kısacası berbat bir ocak ayıydı.


Tüm bu kaosların en hararetli günlerinden birinde, harika bir gelişme oldu. Bir süredir haber beklediğimiz bir teklife olumlu yanıt verilmişti ve ben birdenbire pat diye editör oluvermiştim. Editör!Nilüfer Turizmin eskiden GEZGİN adında bir dergisi vardı. Otobüs koltuklarının arkasında duran, isteyenin göz atıp okuduğu, isteyenin alıp götürdüğü dergi. Sonra bu dergi işi yürümemiş ve bırakılmıştı. Zaten otobüslerde de her koltukta özel Tv dönemi başlamıştı. İşte yaklaşık olarak 2 yıl aradan sonra bu dergiye yeniden can vermeye çalışacağız. İlk deneme sayımız, bir aksilik olmazsa Mart ayında çıkacak. Gerçi derginin tamamını 1 hafta gibi kısa bir sürede oluşturmak zorunda kaldık ama “Oldu bu iş” denirse bu ilk dergiden sonra, önümüz açık olsun diyeceğiz biz de kendimize :)

Bir sürü yolcuya ulaşabilecek olmanın heyecanı var içimde.. Belki de hiç okumayı sevmeyenlere bile birkaç sayfa okutabileceğimize dair olan inancım var içimde.. Yolculuk gibi en özel, kendi içleriyle baş başa kaldıkları o anlarında insanlara keyifli dakikalar yaşatabilme umudu..

Editör olduğumun haberi gelince, benden çok acil olarak bir özgeçmiş istediler. Ama mevcut işime odaklanmayan, yazma hayatıma odaklanan bir özgeçmiş istediler. Benim bloglarım dışında bir yazı hayatım yoktu ki, ne yazacaktım ?? Evet 5 yıldır istikrarlı bir şekilde yazdığım birkaç blogum ve içimdeki durdurulamaz yazma aşkı dışında ne vardı ki yazabileceğim. Hayat hikayeni anlat dediler. Gerekirse yazma başarılarını abart dediler :)
Ben de oturdum acil tarafından bir özgeçmiş oluşturdum o gece :) Aşağıya aynen kopyalıyorum..


"1976 yılında Balkan dağlarının en sıcak mevsiminde doğdum. Tam bir Türkiye aşığı olan babamın 2 sene süren uğraşları sonucunda kendi ülkemize, güzel İzmir’e göç ettik. İlkokulu İzmir’de okudum ve hemen akabinde Bursa’ya taşındık. Orta öğretimimi ve liseyi Bursa’da tamamladım. Aklım İzmir’de öyle bir kalmış ki, üniversite sınavında tek yazdığım şehir orası oldu. 9 Eylül Üniversitesi’nde Jeoloji Mühendisliğinde okumaya başlayınca anladım bir mühendis olamayacağımı ve yeniden sınava girip Uludağ Üniversitesinde o zamanlar yepyeni bir bölüm olan İşletmeyi kazandım. Ama İzmir’den de elim boş dönmedim, artık bir kocam vardı. Evli okuyamazsın diyenlere inat, İşletmeyi 4 yılda, çok iyi bir derece ile ve 9 aylık hamile olarak bitirdim. Diplomadan 15 gün sonra hayatımın güneşi kızımı aldım kucağıma.
Sonrası aslında herkesin hikayesi gibi oldukça tanıdık.. Askerlik halledilir, işler bulunur, ev sorunu çözülür, araba alınır.. Gündüzleri yoğun bir iş temposu, akşamları büyüyen tatlı kızın eşliğinde sakin bir aile hayatı ve uyku.. Coşkuların farkında bile olmadan sönüp gittiği bir yaşam..
Günler böyle geçip giderken, monotonluğun sürüklediği uçurumun kıyısındayken ani bir uyanışla kendimi aramaya başladım.. İçimde girmediğim sokak, açmadığım kapı, kurcalamadığım karanlık köşe bırakmadım.. O coşkulu, tutkulu, kıpır kıpır olan kızı aradım. Nereye saklamıştım bunca zaman onu? Bulmak kolay olmadı. Sorumluluklarımın tüm hayatımı kapladığı yıllar içinde coşkulu kızdan vazgeçmişim çünkü. Tıpkı yazmaktan, okumaktan, filmlerden ve müzikten vazgeçtiğim gibi.. Farkında bile olmadan.
İşte tam bu noktada girdi hayatıma yazmak yeniden.. Vazgeçtiğim benliğimi bulmaya çalışırken.. Yazmaya başladım.. Yazmazsam ölecektim.. Yazdım.. Yazdım ve yaşama geri döndüm. Tam ortasına, içine. Yazmak, okumak, izlemek ve dinlemek hayatıma geri dönerken bir de görüntülemek de geldi peşlerinden. Evet görüntülemek.. Fotoğraf çekmek.. Anları sonsuza kadar dondurmak.. Bakmak değil görmek önemli diyordum kendime, görmeyi öğrenmeye çalıştım.
Ama bir şey hep eksikti.. Evet yazıyordum, okuyordum, izliyordum, anları dondurup fotoğraflıyordum, dinliyordum ama eksikti işte bir şeyler.. Sonunda onu da buldum. PAYLAŞMAK.. Asıl problem buydu. Sahip olduklarınızı paylaşmadığınızda tadı hep buruk kalıyordu.. Gördüklerimi göstermek istiyordum. Kelimelerimi göstermek istiyordum.. İçimdeki müziği duyurmak istiyordum.. Yüreğimin odalarındaki pencereleri açmak.. Çünkü her şey paylaşılınca anlamlanıyordu aslında. Okuduğum o güzel kitabı anlatınca, yazınca, başkalarına da akıtınca anlamlanıyordu.. İzlediğim o güzel filmi paylaşabildiğimde kavuşuyordu içimde gerçek anlamına.
Hayatı paylaşmak üzere beraber çıktığımız yolda aslında bir şey paylaşmadığımızı görünce önce yol arkadaşımdan ayrıldım, boşandım. Aynı dönemlerde Blog yazma fikri böylece çıktı ortaya.. Paylaşmak içindi her şey.. Blog sitelerinin daha henüz adının bile duyulmadığı ilk yıllarda , evet dedim kendime. İşte ihtiyacın olan şey bu. Yaz ve herkesle paylaş.
Kızımla olan muhteşem hayatımızdan ve Rakamların kapladığı iş hayatımdan kalan tüm zamanımı neredeyse okumaya ve yazmaya ayırıyorum.
5 yıldır düzenli yazıyorum 7.Oda da..
Yaşadıklarımı yazıyorum. Gidip gezip gördüğüm yerleri yazıyorum. İzlediğim filmleri, okuduğum kitapları yazıyorum.. İçimdeki müziği yazıyorum.. Çektiğim fotoğrafların kelimelerini yazıyorum.. Adamları, kadınları, ilişkileri yazıyorum.. Evliliği ve boşanmayı, boşanma sürecinde ve sonrasında kadınların yaşadığı sıkıntıları yazıyorum. Aşkı yazıyorum tutkuyla. Kelimeleri seviyorum. Kendime has, akıcı ve samimi bir dilim var. Yıllardır beni okumaktan bıkmayan, ben düzenli olarak haftada bir yazı yazsam bile, sitelerimi her gün ziyaret eden okuyucularım var. Öyle ki bir okuyucum 4 yıllık tüm yazılarımı toparlamış, fotoğraflarıyla birlikte matbaa basımı bir kitap haline bile getirmişti geçtiğimiz yıl. 300’e yakın kayıtlı okuyucum, bir o kadar da kimliği belirsiz okuyucularım var.. Google arama motorunda 7.oda’nın sağlam bir önceliği var. Ve bunu da sadece yazım gücü sayesinde başardı.
Sinema yazılarımın çok iyi olması sebebiyle Sinemaximum’dan gelen teklife de evet demiş ve kapanana kadarki sürede orada da yazmıştım.
Yine 4 yıldır aralıklı dönemlerde anneliği yazdığım 1.Oda var. Bir çocuk büyütmenin zorluklarından eğlencesine kadar, küçük detaylarla ve bir sürü fotoğrafla süslenmiş rengarenk bir site.
Hala yazmaya devam ettiğim bir kitabım var.
7.oda, yazım başta olmak üzere, içine fotoğrafı da alarak markalaşma yolunda gidiyor diyor pek çok arkadaşım.. 7.oda kartpostallarından sergilenen fotoğraflarına, adına basılan kitaptan tişörtlerine kadar.. Ama aslında hepsi 5 yıldır yazdığım kelimelerin gücü sayesinde..
Evet bir zamanlar yazmazsam ölecektim.. Şimdiyse yazmazsam nefes alamıyorum. Yazmazsam hep eksiğim. Yazmak benim yaşam şeklim.. Bir kısa özgeçmiş yazmak için oturduğum şu anda bile kelimelerim durmak istemiyor. Ve ben ancak bu kadar kısa yazabildim. Benim yazacağım özgeçmiş de işte ancak böyle 7.oda tarzında olur :)
Sevgiyle.”


:) Okuduklarında muhtemelen gülümsemişlerdir değil mi bu özgeçmişimi :) Ben bile okudukça gülüyorum çünkü.

Öyle böyle derken, bize verilen bir hafta gibi kısa bir sürede toparladık ve 100 sayfalık bir dergi oluşturduk. Ama arkadaşlarım olmasa çok zordu bir haftada tamamlayabilmek. Gerek yazılarıyla, gerek fikirleriyle, gerek yardımlarıyla, gerekse beni motive etmeleriyle bana çok fazla destek olan başta Ömür’e sonra da Banu’ya Mel’e, ve Erdem’e ve canım aileme bir kez daha çok teşekkür ediyorum.

Biz bu işi başarırız değil mi :)

29 yorum:

Missbone dedi ki...

Başarırsın tabi ki :) Hayırlı olsun :)

Volkan dedi ki...

hayırlı olsun, güzeldir yazmak, edit etmek :)

YALNIZLIK OKULU dedi ki...

Bizde yazardık bu özgeçmişi ki :)) seninle ve 7.oda ile nefes aldık 5 yıldır şimdi bu gururlanma anında aynı mutluluğu yaşıyoruz haberiniz olsun canım dostdum :))

Adsız dedi ki...

Blogunuzu takip etmeye yeni başladım, daha doğrusu bu blog işinde çok yeniyim. Yazmayı, yazmaktan da çok okumayı severim. Ne güzel demişsiniz, "yolculuklar kendimizle baş başa kaldığımız zamanlar" diye. İşte o yüzden uzun yolculukları çok severim, elimdeki kitabımı okumak, biraz dergi karıştırmak, kulağımdaki müzik eşliğinde manzarayı seyrederek düşüncelere dalmak... Bence en değerli zamanlar onlar...
Bahsettiğiniz dergiyi seneler önce görmüştüm ama yanlış hatırlamıyorsam bol resimli, sadece gezelim-görelim şeklindeydi. Yine aynı formatta mı hazırlıyorsunuz? Birkaç öykü olsa, belki birkaç da şiir? bence hoş olur...

Başarılarınızın devamını dilerim...

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Zor bir ay geçmiş ama geçip bitmiş hem de çok güzel bir armağanla. Ben de kötü bir ay geçirdim, istifanın eşiğinden döndüm. Hala da pek parlak değil işler, bakalım ne olacak. Ocak ayında bir gariplik var galiba, ne dersin?

Çok sevindim ve inanıyorum harika işler çıkaracağına. Özgeçmişine ise bayıldım. Çok samimi çok içten. İşveren olsam ve bana böyle bir özgeçmiş olsa hiç düşünmezdim bile. Tebrik ediyorum tekrar. Ve dilerim bir daha zor aylar geçirme. Sevgiler...

Vladimir dedi ki...

Tebrik ederim, hayırlı olsun :)

b@ni dedi ki...

tebrik ederim canım benim :)

YILDIZNAF dedi ki...

Canim Benim,

Cok sevindim hayatindaki bu mutlu degisime. Ne kadar guzel. Zaten yazarak nefes alabilen biri icin yeni bir pencere, yeni bir ugras, yeni bir yaraticilik alani....

Kendini yazarak, okuyarak, paylasarak yeniden yeniden kesfetme cabana cok saygi duyuyorum. Keske senin kadar yapabilsem diyorum zaman zaman. Kendime kaldigim, kisilip kapandigim donemlerden gecerken senin=benim=hic degilse birimizin yazarak ve paylasarak varolusunu gerceklestirebildigini gormek cok rahatlatici inan. Ornek oluyor, belki bircogumuz gibi benim de kabuklarimdan cikmami sagliyor...

Bu yeni baslangicla kocaman kocaman nefesler alabilmen ve her bir saniyesini bizimle neseyle paylasabilmen dilegiyle...

Love you...

Nesrin Yildiz

novella / विश्व dedi ki...

başaracaksın tabi de ben bir yolculuğa mı çıkacağım dergiye sahip olmak için... hemen bugün çıkabilirim :) yolun açık olsun, yolcun bol 7. oda.

zoitsa dedi ki...

bu harika bir haber..dergiyi okumak için bursaya gidip geliriz artık :))

banu dedi ki...

başardın bile canım benim :) artık terminale gidip nilüferden dergileri alıp ineriz :)
fotoğrafın muhteşem ne tatlıymışsın sen yaw :)
ocak ayı çoook çok zordu ama sen gene güçlü ve kararlıydın :))

nil dedi ki...

ah ne çok şey buldum kendimden bu samimi geçmiş özetinde.ve seni daha iyi tanımış olmaktan dolayı çok mutluyum, gördüğüm son derece kendini bilen, gücenen, yaşama delice tutkulu bir kadın ve harika bir anne. herşey hakettiğince güzel olsun senin için,
sevgiler :)

Yaşar dedi ki...

Tebrik ederim, başaracağınıza inanıyorum... Yolunuz açık olsun...

Yossi dedi ki...

tabii ki başardın! editörlük değil yeni bir basamak sadece. dergiyi okuyacak olan yüzlerce kişi, paylaşacak olanlar...
tebrikler; nursuz ocak ayının en güzel sonucu!

Adsız dedi ki...

Yürekten tebrik ederim Editör arkadaşım :) senin adına çok sevindim. İş yerinde bende de çok gergin, stresli hatta korkunc diye bileceyim bir dönem oldu birkaç yıl önce, ben de istifa etmeyi düşündüm.Annem bir az daha sabırlı ol dedi. Zamanla herşey değışti, düzeldi, yoluna girdi ve işim daha iyi oldu:)Fotoğrafını çok sevdim, şarkıysa muhteşem! durmadan dinliyorum. Lots of love. Sabina

Gilraen Telrunya dedi ki...

hayırlı olsun... başarılar ve kolaylıklar diliyorum editörlük hayatında.. yazdığın güzellikleri bloğunu izleyenlerin dışında daha bir çok kişinin okuyacak olmasına çok sevindim... sevgiler...

Adsız dedi ki...

Küçükken de ne kadar şekermişsin sen. Demek ki Gülüşünün güzelliği daha o zamandan geliyormuş. Senin başaramadığın bir şey var mı bu hayatta?

egemavisi dedi ki...

Tebrikler!

iko dedi ki...

sen neleri başardın nelerin üstesinden geldin de bi dergiyi mi başaramayacaksın bence oldu bitti sayyy :)) umarım yolun açık olur bu dergi sana uğur getirsin kapı kapıyı açsınnn da kurtul hatta kurtulalımmmm :))))seni çok seviyorummmm herşey istediğin gibi olsun gerçi zorlu bir 2011 e başladın ama sonu hayırlı olsun :)

Ömür dedi ki...

Vamos Bien

Serdar dedi ki...

editörlük işinde yolun bahtın açık olsun. Ayrıca işlerinin biraz olsun yoluna girdiğine inan kendim kadar sevindim.

Not : dergi için yazı röportaj fotoğraf vs. için Sakura Aikido Kulübümüz hazırdır .İstediğin zaman reaksiyona geçeriz :)

beenmaya dedi ki...

harikasın ne diyim ki ben sana harikasın :)))

ve eminim ki her şeyi olduğu gibi sen bunu da başarırsın!

Olcay dedi ki...

begenmedigin yaziyi hic yayinlama bence.. bir de 1 hafta dergi icin cok az bir sure deil mi? biraz ek calisma suresi talep etsen?

drk... dedi ki...

çok sevindim..inan..

kara kitap dedi ki...

her gecenin ardından güneş mutlaka doğar sözüne çok uygun oldu bu yaşadıkların.işle ilgili yaşadığın onca sıkıntının ardından editörlük çok güzel bir güneş olmuş. derginde benden de istediğin birşey olursa yardıma hazırım.inanıyorum ki gezgin artık çok daha güzel bir dergi olacak.

sinan gürel dedi ki...

yeni işin hayırlı olsun, her zorluğun üstesinden geldin bunu da atlatırsın..

4468 dedi ki...

yoğun insan sevgili editörüm, müsait olduğunuzda sesinizi duymak benim için büyük bir şeref olacaktır. arıyorum arıyorum açmıyorsun aaaa ! :)

Adsız dedi ki...

Başarırız tabi ki! Başarırsın ve başarıyorsun zaten...
;)
konak meydanından kaç kuş havalanırsa havalansın... kanat seslerine inat başarmak!
imza: mel...

Reha dedi ki...

şu son iki gün resmen hayatımın gündemine oturdun.. sürekli ve yoğun bir öğrenme sürecine soktun beni ki, bu bana çok iyi geldi.. beni rutinimden çıkaran bir uyarıcı almaya başladım.. bilginle, birikiminle, üretkenliğinle, derinliğinle, zekanla ve bütün bunları ve diğer meziyetlerini yazıya aktarışındaki başarıyla aklımı, yüreğimi, ruhumu uyardın.. benim haddime değil ama senin hakettiğin yerde olmadığını düşünüyorum.. hadi ben seni, senin sayende okumaya başladım, -genelde şans konusunda bir düztabanlık vardır üzerimde ama nasıl olduysa bu sefer- ama benim gibi onbinlerce insan eminim seni okumak ister ama varlığından haberdar bile değildirler.. yani herşeyi de siteden beklememek lazım.. :))) şu dergiyi sabırsızlıkla bekliyorum.. ayrıca zaman zaman bloguna girip okuyorum.. burdaki hiçbir yazını kaçırmak istemem.. e her birini de birkaç sefer okumak gerektiği düşünülürse, sen dergiyi aylık çıkar en iyisi.. :)))
(31.03.2011)