20 Ağustos 2008

Danika



siyah bir ekranla başlıyor filmin ilk sahnesi..
kendini iyileştirmeye çalışan bir kadın sesi duyuluyor..
"iyi olacağım.. iyiyim.. iyi olacağım.."
derken çarşafın altına gömülmüş güzel bir kadın yüzü beliriyor ekranda..

görüntü değişiyor..
hem hüzünlü hem ürkütücü bir müzik başlıyor...
ve aynı kadını bu kez direksiyon başında görüyoruz..
ama öyle bir yüz ifadesi var ki anlatılır gibi değil..
sarsılmış.. dağılmış.. dalgın.. yaşlanmış hatta ölmüş bir ifade..
arabada biri kız 3 tane de çocuk var yaşları birbirine yakın gibi duran..
kaza olacakmış hissine kapıldım daha bu ikinci karede..
sanırım müzik ve kadının yüzündeki ifade yüzünden..
kadının yüzündeki ifade feaket sonrası gibi görünse de, müzik kesinlikle felaket öncesini çağrıştırıyor..

ve kadının dalgın ölü bakışından kare yine birden atlıyor..
kadın yine araba kullanıyor..
yalnız..
yağmur yağıyor..
mutlu bir yüz ifadesi..
gençleşmiş sanki..
acı yok..

ve film başlıyor..

ilginç bir film
Danika..
beni epeyce sarstı.. evet evet epeyce sarstı..


35 yaşında 3 çocuk annesi bir kadının, çocuklarının başına dışarıda sürekli kötü şeyler gelecek endişesini nasıl paronayaya dönüştürdüğünü ve bu yüzden sürekli gördüğü halüsinasyonları ve bu durumun kendi hayatını da, ailesinin hayatını da nasıl etkilediğini anlatan değişik bir film..
haberlerden aşırı etkileniyor anne.. dışarıda hayat korkunç.. çocuk kaçırmalar, öldürmeler, bombalar..
ve iyi bir anne olma takıntısını da çok güzel işlemiş film..

hemen uyarayım bikaç sahne feci anlık korkuya yol açıyor insanda..
çünkü hiç beklemediğiniz bir anda, birden korkunç bir görüntü giriyor devreye..
genelde gerilim ve korku filmlerinde beklersiniz sürekli garip görüntüleri ve hatta müzik de çok etkileyicidir..
ama danika da öyle çok normal süre giderken herşey, bir anda ani korkunç görüntü..
sıkı gerildim ben walla bazı yerlerde..

filmin başındaki hani her an kaza olacakmış hissi veren o kare, ara ara tekrar gösteriliyor..
kadın o sarsıcı görüntüsüyle içinden şunları geçiriyor ve ben çok etkileniyorum bu tek cümleden:
"Herşeyin mutlu ve mükemmel olduğu o anlarda, zamanı durdurabilmek isterdim. Böylece bunlar gerçekleşmiş olmazdı."


kadının psikologuyla arasında geçen bir diyalogu da yazmak istiyorum:

Danika: Hayatını onları acıdan ve kötü etkilerden korumaya çalışarak geçiriyorsun ve onlar anlamıyorlar. çok gençler, hayat nasıl bir anda elinden kayıp gider idrak edemiyorlar.

Psikolog: Acaba sen çocuklarına karşı fazla korumacı olabileceğini düşünüyor musun?
D: Çocuğun var mı?
P: Hayır
D: Öyleyse bilmiyorsun, bilmiyorsun. Bu dünyada kötü şeyler oluyor.
P: Hayat Böyle !!!
D: Bundan hoşlanmıyorum ve bunu kabul etmiyorum. Hayır bunu kabul etmiyorum.
P: Sadece elinden gelenin en iyisini yapabilirsin. Bana öyle geliyor ki sen harika bir annesin Danika.

D: Fakat insanların bana neden yalan söylediğini açıklamak zorundasın. Neden kızım o kitap hakkında hikayeler uyduruyor? Oğlum sürüngenlerle uğraşıyor. Kocam..
P: Yeter !!! Onları herşeyden koruyamazsın. Bu hiç sağlıklı değil.




filmin sonu asla tahmin edilemeyen bir şekilde gelişiyor..
nasıl yani yaaaa diyorsunuz..
meğer onlar değil bunlar mı gerçekmiş..
güzel giden bir hayatı kabusa çeviren halusinasyonlar olarak izlerken tüm filmi, halüsinasyonların gerçek, güzel hayatın hayal olduğunu anlayıverince insan son noktada öyle sarsılıp kalıyorsunuz..
ya da Danikanın dediği gibi hangisinin gerçek hangisinin halusinasyon olduğunu anlayamıyorsunuz..
başınız dönüyor..
oysa herşey beynimizin içinde..
kısaca; şaşırtıcı, etkileyici, korkunç ve sarsıcı bir son..
boğazıma bir yumruk tıkanıp kalakaldım öylece..
ağlamak isteyip ağlayamadım..



sanırım biz kadınlarda daha fazla bu..
anaçlıkla ilgili diye düşünüyorum..
küçükken annem babam hep çalıştığı için biz kardeşimle birlikte hep yalnızdık. kardeşim benden 6 yaş küçük. ona okuldan gelince yemek hazırlamak, soba yakmak vb.. dışında annelik yaptığım söylenemez tabiki de ama daha o yaşlarda hissetmiştim buna benzer endişeleri..
bisiklet sürmeyi yeni öğrendiği zamanlarda, o dışarıda sokaklarda iken ben evde hiç rahat duramaz ikide bir pencereye çıkar onu gözetlerdim.. ona hiç belli etmez bişi demez kısıtlamaz isteklerini yapmasına engel olmazdım ama hep sanki gözetleyerek denetim altında tutardım..
hala bile istanbulda mesela hasta olduğunu falan duyduğumda içimde tarifi zor bir acı duyarım..
bu hissi anneme babama hissetmedim..
tabiki yine endişeleniyorum, onlara bişey olunca üzülüyorum ama bu anlatmaya çalıştığım endişe ve acı farklı bişey..
kardeşimden sonra bu duygunun tavan yaptığı kişi tabiki kızım..
offf .. bazen düşünüyorum da endişelerin bir anda paronayaya dönüşmesi öyle kolay ki..
sürekli kontrol altında tutuyorum endişelerimi ve kendimi..
mesela henüz hiç dışarıya yalnız çıkmadı öykü..

onun ilk dışarıya çıkışını, trafiğe çıkışını, yalnız bir yerlere gidişini falan düşününce bile avuçlarım terliyor.. kalbim sıkışıyor..
okulda üst sınıflardan bir çocuk sevmeye çalışırken öyküyü, öykü da hızla kolunu çekince kolu incinmişti de geçtiğimiz yıl, o çocuğu dövecek kadar öfkelenmiştim içimden.. dışımdan olur böyle şeyler büyütmeye gerek yok desem de..
evet.. bu konu çok derin ve uzun aslında..
endişelerin paronayaya dönüşmesi çok kolay ve çok kolay geçebiliriz bu çizgiyi sanırım..
biçok kadın özellikle anneler benim gibidir diye düşünüyorum..

ama pek de emin değilim??
ben sürekli kafamdan kovmaya çalışırım, bu tür endişeler aklıma hücum ettiği anda..
ama hissedenler bilir o acıyı ve nefes sıkışmasını..



ne tuhaf..
kendimiz ve sevdiklerimizle ilgili müthiş korkular içimizi kemirip durur..
yine de etrafta dolaşır, insanlarla konuşur, yiyip içeriz..
işlemlerimizi sürdürürüz..
duygularımız derin ve gerçektir..
nasıl olup da bizi felç etmezler??
bu duygularla en azından bir süre için nasıl yaşayabiliyoruz??
araba kullanırız, işimizi yaparız, sınıfta dersimizi veririz, gezeriz eğleniriz..
nasıl olur da hiçkimse dün gece, bu sabah ne kadar çok korktuğumuzu anlamaz?
hep birbirimizden bişeyler mi saklıyoruz, karşılıklı rıza göstererek?
yoksa bilmeden aynı sırrı mı saklıyoruz??
üstümüzde aynı tebdili kıyafet??

(BESEECH - EVERYTIME I DIE)

26 yorum:

Adsız dedi ki...

izleyecegim bu filmi..

Nakhar dedi ki...

filmi izlemiş kadar oldum insan sonunu anlatmayıverir ki millet meraklansın..

şaka bir yana eski gerilimsever biri olarak kaydadeğer bir konusu varmış... cd dükkanı olan bir arkadaşım var kaçak göçek bulur izlerim artık :)

YALNIZLIK OKULU dedi ki...

ne yaptın sen kuzum ya filmin sonu anlatılırmı tam bu filmi edinmeliyim dediğim anda bir tokat gibi sonunu yüzümüze çarptın :))))

hayatan en çok korktuğumuz anlar yanımızda birilerinin olduğu anlardır...insan yalnızken daha az korkar çünkü yalnızlık korkuya alıştırır insanı..oysa sevdiklerin yanındayken herşeyi unutursun korkuyu bile ve korku öyle bir anda çıkar gelir ki karşına ne yapacağını bilemezsin...

Adsız dedi ki...

filmin sonunu yazmışsın resmen
6.th sense'in sonunu söylemişsin gibi oldu :)

7.oda dedi ki...

ali aydın; bence de mutlaka :)

nakhar; inan filmin sonu hakkında hiç bir şey söylemedim. şimdi okuyunca öyle gibi geliyor ama izlediğinde anlayacaksın aslında filmin sonu hakkında hiç bir şey anlatmadığımı bilakis sakladığımı :)
mailime adresini bildirirsen, gönderirim filmi.

yalnızlık okulu; nakhar a da dediğim gibi filmin sonunu kesinlikle yazmadım güven bana ve filmi izle :)
bu arada bu endişe ve korku sevdiklerimi dışarıdayken olur genelde, yanımızdayken tabiki rahat ve endişesizizdir..

buzlu viski; yahu walla anlatmadım sonunu neler oluyor neler bi bilsen :)

Adsız dedi ki...

eyvallah
güzeeell :)

YALNIZLIK OKULU dedi ki...

kuzum sen ne yaptın ya sabahtan beri arka arkaya kaçıncıya dinliyorum parçayı damardan alınanı varsa bunun güzel olur :)))

7.oda dedi ki...

yalnızlık okulu; mailine hemen sağlam bir beseech parçası yolluyorum :)

fish dedi ki...

bende de var bu koruma eğiliminin paranoya dönüşme durumu :( ben de şuan kardeşimde hissediyorum ki benden sadece 2 yaş küçük olmasına rağmen..

sırf bu sebeple de olsa anne olmaya cesaretim yok....çocuğumu hayatla boğuşurken düşünmek bile tüylerimi diken diken edyor..

hayatın kötü olmasını kabullenip anlayamadığım için çocuk da yapmak istemiyorum...bu sorumluluğu almak istemiyorum...:(((

Vladimir dedi ki...

Hiç duymamıştım bu filmi. AMa listeme girdi bile. teşekkürler.

cinar dedi ki...

O la la demek istiyorum ben :) Konusunu çok beğendim. Hemen ekliyorum ben de listemize :) Teşekkürler!

efrasiyab dedi ki...

sevgi de bazen bir silah gibi. onunla sevdiklerini boğabilirsin.

peki nasıl sevmeli insan sevdiklerini daha mutlu etmek için? yıllar evvel erich fromm un sevme sanatını okumuştum. yahu sevmenin de sanatı mı, yolu mu olurmuş demeyin. sevmenin de yolu yordamı var abi:)
hatırladığım kadarıyla üstad özetle şunu söylüyordu;
olmak ya da sahip olmak...
bırakın iki farklı birey olarak var olun, birbirinizi sahiplenmeden, bişeylere dönüştürmeye çalışmadan sevin. sevmek iste o zaman sevmek...

poul mc carty de "let it be" derken benim demek istediğim şeyi demek istemiştir. olamaz mı_?

baha dedi ki...

yazdik bir kenara..

Unknown dedi ki...

Filmi izliycem onu yazdım bir kenara da şöyle 4-5 dakika durdum yazdıklarını okuduktan sonra aklımdan öyle hızlı geçtiki düşünceler hatta daha da sonra ben bunları nasıl böyle hızlı düşündüm yahu dedim garip bişey oldu yani..

Ailemi düşündüm başlarına birşey gelse nasıl olurdum neler yapardım-yapamazdım...
Paranoya olmak ile olmamak arası ince bir çizgi...
Tüm sevdiklerim için geçerli tabiki

gerbera_ferezya@hotmail.com dedi ki...

sonunu söyledin sandık ama yorumları okuyunca ohh be dedik bizde...

hemen bu filmi edinelim o zaman..

YILDIZNAF dedi ki...

Izlemeden daha mahvoldum yazdiklarindan !

Ben her ne kadar bu derece degilsem de, cocuklarin hayatda tek basina kalacagi o ilk an beni de urkutuyor.

Bir bayani kizini hic dolmus otobuse bindirmedigi, gidecegi yere kendi goturdugu icin elestirmistim ve " Koca kiz lisede, niye boyle davraniyorlar bu cocuga" diye gecirmistim aklimdan.

Anne olunca isler degisti.

Yine de akli ve gonlu serin tutmada fayda var.

Dunyadaki iyiligi ve guzelligi arttirmaya calisacagiz hep beraber. Kotulukle ne kadar savasirsak o kadar cocuklarimiz guvende olacak. Bana ne demeyecegiz, tutacagiz toplumsal sorunlarin bir ucundan.

Baska bir cikis yok....

øττøṃαṉṡ dedi ki...

notumu aldım izlenecek filmler arasına, dier arkadaslar gibi tongaya düşmeden filmin sonunda die baslayan anda okumayı kestim :) merak ettim şimdi . paylaşım için tşklr...

SERAP dedi ki...

umarım filmi bulabilirim.Herkes gibi bende merak ettim.

Bazen gece ansızın uyanırım ve kızımın nefes alıp almadığını kontrol ederim.Bende de çok olur o paranoyalar ve yerleşmeden defederim onları.Bir arkadaşım demişti"Allah'ın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biridir unutmak."Yoksa yaşayamazdık biz yeryüzü denen bu iklimde..

Adsız dedi ki...

anneeeeeeeeeeeeee
ben sizofren olmak istiyorum demiştim yaaaa
vazgeç.tim
:D
film güzelmiş ve seninde dediğin gibi kadınlar heleki birde anneyse bu tür şeylerden daha klay etkilenebiliyor
tşkler paylaştığın için

Adsız dedi ki...

koruma içgüdüsü çoğu zaman sahiplenmeye dönüşüyor ve kaybediyorum.abartmamalı belki de.

çok güzel analatmişsiniz.izleyen gözleriniz ve yazan ellerinize teşekkürler :)

Ferhanca dedi ki...

Evet aynı sırrı paylaşıyoruz.
Çocuk sahibi isen, paronayanın içinde buluyorsun kendini.(her kadın anne olamıyor örnekleri var)
senin hissettiklerin öyle normal ki bana göre:) çünkü, çocuk yetiştiriken kafayı yememk mümkün değil tek çare kendi kendine terpi yapmak bir başkasının sözü seni kesinlikle sakinleştirmez yine kendin yapıcaksın bu işi..
flimdeki kadının hissettiklerinin aslında bizlerde hissediyoruzda bizimkiler frene basılmış hali:))

bu cümle çok hoşuma gider devamlı söylerim..

Bağımlı anne olma,bağlı anne ol..

atesinsesi dedi ki...

düşüncelerinle açılımladığın filmleri merak etmemek mümkün mü

teşekkürler kalbimizin ekranı

EKSİK ADAM dedi ki...

simon der ki kendinize tokat atın. fatoş merhaba. siber aleme geri döndüm.

egemavisi dedi ki...

Filmi çok merak ettim. Sevmek, korumak, aile. İlgi çekici.
Gelgelelim aklıma bunlardan çok takılan bir konu var. Filmin başrol oyuncusu Marisa Tomei'nin fotoğrafı burada:
http://www.imdb.com/media/rm1584501504/tt0469062
Benim kendi kendime "Yahu bu filmde oynayanı nereden tanıyorum, kime benzetiyorum?" dememe sebep olan Ebru Ceylan'ın fotoğrafı burada:
http://img163.imageshack.us/img163/272/posterphotokk5yg4.jpg
Hâlâ ikisinin aynı kişi olduğunu düşünüyorum. Ya da bu kadar benzerlik nasıl olur?

Adsız dedi ki...

filmi izlerken benim aklımda kalan en önemli şey psikoloğun dediği " HAYAT BÖYLE! Sadece elinden gelenin en iyisini yapabilirsin. "
Bu iki cümle insanın ne kadar sınırlı bir varlık olduğunu düşündürüyor ister istemez.

nox dedi ki...

"güzel giden bir hayatı kabusa çeviren halusinasyonlar olarak izlerken tüm filmi, halüsinasyonların gerçek, güzel hayatın hayal olduğunu anlayıverince"

iyiki filmin sonunu anlatmamışsın :)

film müziklerini merak ettim ama insanı geren bir türe benzer...

insan sevdiğinin üzerine düşer;bu diğerine zarar verebilecek, çok sıkı saran bir tonda ise ....daha az mudahil olmalı,daha doğrusu ayarı bilmeli...

gönlünce