20 Ekim 2006

bana yalanlarını söyle..


yürüdükçe havalanıyor içimdeki ölü kuşlar..
başım önüme eğik..
bağcığımı unutmuşum bir eşikte..
uğursuzluğum bundandır..
avucumda terlerim.. terlerimde kimliğim saklı..
hadi anlat bana masallarını...
hadi doldur içine yalanlarını..
ne kadar yalan söyleyebilirsin ki??
kaç avuç??
akar mı avuçlarımdan terime karıştıktan sonra??
hepsini sığdır masallarının içine hepsini..
çünkü en güzel masal yalan olandır..
çünkü en tatlı ninni senin masalındır..


(THE CURE - LULLABY)

18 yorum:

Adsız dedi ki...

hangi rüzgara
Emanet Edeceksin
Saclarının Kokusunu
ya da hangi yalandır
Alip gidecek tum umudunu ?
Yılan mı alacak canını
Hadi Canım sende !
Varsa o kadar kaydeceğin
şey
o zaman
işte taş
,işte kuyu...

by bRk

Adsız dedi ki...

bloguma eklediğiniz yorumları takip ediyorum. bundan ötürü için teşekkür ederim.

kendinize iyi bakın. sevdiklerinizle birlikte güzel bir bayram geçirmenizi dilerim.

Adsız dedi ki...

MaVi
HERŞEY SENDE GİZLİ
yerin seni çektiği kadar ağırsın
kanatların çırpındığı kadar hafif..
kalbinin attığı kadar canlısın
gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
nefret ettiklerin kadar kötü..
ne renk olursa olsun kaşın gözün
karşındakinin gördüğüdür rengin..
yaşadıklarını kar sayma:
yaşadığın kadar yakınsın sonuna
ne kadar yaşarsan yaşa,
sevdigin kadardır ömrün..
gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
sakın bitti sanma herşeyi,
sevdiğin kadar sevileceksin.
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
işte budur hayat! işte budur yaşamak
bunu hatırladığın kadar yaşarsın
bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
bebek ağladığı kadar bebektir
ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN...
Demiş..
Can Yücel

Adsız dedi ki...

"terlerimde kimliğim saklı"
çok çarpıcı bi tabir.

7.oda dedi ki...

sevgili brk; taş kuyuya düşer de.. taşı kuyudan kim çıkaracak??

sevgili fly; bayram dileklerinize teşekkür ederim.. gerçekten secdiklerimle birlikte geçireceğim bir bayram.. uzun zaman sonra ilk defa tüm aile bir bayramda birarada olacağız:) kardeşime geldik de istanbula cümbür cemaat :)
size de çok güzel bayramlar dilerim :)

sevgili mavi; canyücel in bu güzel kelimeleri için teşekkrü ederim..

sevgili anginapektoris; herşeyden önce ne ilginç bir nick.. dikkat çekici.. istanbulda zamanım az ama eve döner dönmez bursaya blogunuzu inceleyeceğim..
evet terlerimde kimliğim saklıdır.. ama avuçlarımdaki terde.. sanırım kimliği çözebilmek için terin tuzu hissedilmeli önce..

Adsız dedi ki...

"insanlar el ele tutuşsa, birlik olsa, uzansak sonsuza"
demek geldi içimden...

eller daha fazlasını görür gözlerden 7.oda...

yazılarını ilgiyle takip ediyorum..

Adsız dedi ki...

anginapektoris kalp hastalığının tıp dalındaki ismi 7.oda.
benim bu ismi kullanmamın nedeni:
vicdanım hiç rahatlamaması,
şahit edildiğim çağ'ımın içinde "bir elma"nın yetemeyecek oluşunun farkındalığının çığlığıyla dolanmak.
bütün bunlar kalbimi ağrıtıyor..

7.oda dedi ki...

sevgili anginapektoris; aslında bilemiyorum.. eller gerçekten daha fazlasını görür mü gözlerden?? görmesini iyi bilen biri için de geçerli mi veya ellerin daha fazla görüşü gözlerden??
yazılarımı ilgiyle takip ettiğinizi söylemişsiniz.. sevindim buna.. yeni bir bloggersınız sanırım? ben de sitenizi açar açmaz fotoğraflara vurulmuş durumdayım.. bazen bir fotoğraf karesi birçok kelimeden daha fazla şey anlatır..
anginapektoris.. ilginç bir nick demiştim dimi.. anlamı.. daha da ziyade sizin ne için kullandığınız bu nicki daha da ilginç.. elma.. evet yetmez artık bir elma günümüzde.. ama bu bana artık doğal geliyor.. kendimizi tamamlamak için yaşamıyor muyuz ki? bir elmada kendini tamamlayabilen varsa ona "helal olsun" mu demeli yoksa oturup düşünmeli mi sizce? öğrenilen birçok şey, edinilen birçok tecrübe bir elmayla kendimizi dolduramayacak kadar karmaşıklaştırıyor bizi..
ama neden sizin vicdanınız hiç rahatlamaz ki? yaşadığınızdan mı yoksa gördüklerinizden mi?

sevgili gencay.. üzgünüm ama size yardımcı olamayacağım.. çünkü sinbad ı flickr dan, blogdan ve lastfm den tanıyorum.. şiirlerimde kullandığım şarkıları mail yoluyla gönderdiğim için de mail adresini biliyorum.. ama telefon numarasını bilmiyorum.. uzun zamandır sesi çıkmıyor.. en son yine denize açılmaya karar verdiğini yazmıştı mailde.. ama epey bi zaman oldu.. last fm de dinlediği şarkılar çıkardı.. uzun zamandır dinlemiyor şarkı.. geçen "yaşıyor musun sen" d,ye bir mesaj attım last fm den.. henüz bi cevap yok.. bana ulaşırsa mutlaka sizin aradığınızı söylerim..

Adsız dedi ki...

tavernier'in 80 yapımı une semaine de vacances filmini izledin mi bilmiyorum 10 yıl önce izlemiştim. sorduğum soruyu hatırlıyorum.
"neden dünyanın bir başka yerinde yaşayan birilerinin yaşadıklarını içinde hisseder insan? "

Adsız dedi ki...

yıllar önce bir hikaye duymuşum, yıllar öncesine ait, latin kadın, latin adam intihar ediyorlar, ispanya iç savaşında ölenlere "dayanamadıkları" için
aklın mekanizmaları işliyor artık, "eylemsizliğin" doruklarında kent adamına "yaraşır" duyarlılıklar örüyoruz çevremize, boğulmak ve "anlamsızlaştırmak" için kendimizi...
"anlamı" yüklettir, raflarda
"yepyeni" adımların
"korunaklı" perdelerin
haber bültenleri çoktan vazgeçti bile "sen"den...
görmezden gelen ile görüp de kalıveren ;
gördüğünü iteleyen ile hissettiğini sadece derinleştiren
arasında fark var mıdır?

Adsız dedi ki...

sevgili 7.oda kabulleniciliğe, uyumculuğa girdinmi ürkütmez oluyor. bunu düşünmek, düşünmüş olmak ' duyarlılık ' tanımına girmiyor belkide haklısın hala kendimizi tamamlayamadık bir tamamlanmışlık düzeyinde değiliz...

7.oda dedi ki...

sevgili anginapektoris;
1.yorumumunuza:)...tavernier in bahsettiğiniz filmini izlemedim ama 10 yıl önce filmi izledikten sonra kendinize sorduğunuz soruyla; benim size sorduğum sorunun cevabını vermiş oldunuz.. ben hiç bir zaman sanırım sizin kadar duyarlı olamam.. yaşamadığım bir şeyi, başkaları yaşadığı takdirde yaşamış gibi hissedemem.. üzülürüm.. ama bu vicdan rahatsızlaşmasına dönmez..
benim vicdanımı ancak yaaşdıklarım rahatsız edebilir.. gördüklerim değil..
ne mutlu size ki.. günümüzde ben dahil pek çok insanın sahip olamadığı bir hissiyata sahipsiniz!!!

son iki yorumunuza sonra yazacağım zira yazmak istediğim pek çok kelime var son ikisine.. ama yine zamanım çok az.. yarın eve dönünce ilgileneceğim kelimelerinizle:)son istanbul gecemde nete takılmak hiç akılkarı değil :)
bu arada sizin blogunuza yorum yazılamıyormuş!!!

7.oda dedi ki...

sevgili gencay; evet sinbad ın adını soyadını biliyorum tabiki de.. şimdi garip geldi bu bana.. adını bile bilmediğiniz bir insana ulaşmak için arkadaşlarının bloglarına dahi yazı yazmanız?? ben adını soyadını söylememin pek de doğru olmadığını düşünüyorum şu anda.. kusura bakmayın.. dediğim gibi bana ulaşırsa sizin aradığınızı iletirim..

Adsız dedi ki...

7.oda O yazan yerden girip comments ulaşıyosun

7.oda dedi ki...

sevgili anginapektoris.. sanırım ben beceriksizim.. daha önce de denedim.. şimdi yine denedim blogunuza yorum yazmayı.. sonuç: elde var sıfır.. ben zaten aynen dediğiniz yolla deniyorum.. ama sanırım takım arkadaşı olmadığımız için kabul etmiyor benim yorumu :) bakın aynen şöyle bir şey çıkıyor karşıma yorum bırakmayı denediğimde:
"You're currently logged in as 7.oda who is not a team member of this blog."
??

7.oda dedi ki...

sevgili Gencay ; kaptan bana geçen hafta ulaştı. tahmin ettiğim gibi denizdeymiş uzun zamandır.. bir iki güne kalmaz dönecekmiş..

efrasiyab dedi ki...

Hayallerse gerçekten uzaklaştıkça güzelmiş. Hayal ettiği kadar insanmış insan, gerçek kaldığı kadar yalan. Yalanlar en büyük yalanımızın bir tesellisiymiş. Masallarsa gerçek olamayacak kadar yalan, yalanlar hayal olamayacak kadar kirliymiş. Hayat en çok şarkılarla hayatmış, masallar en çok şarkılarla şarkı, ölümler en çok sessizliklerle anlamlı, aşklar en çok şehvetle hem dem, gelecek en çok gelmeyecekle şekillenirmiş. Her şeye alışırmış da insan bir tek yalnızlığa alışamazmış..................................................................................................................................................

Harmanlıklı dedi ki...

Güvercinlerin uçuştuğu ve üzerine vuran güneş ışınlarının dans eden gölgeler oluşturduğu ağaçların altında biryerlerde otururken, kulaklarımda lullaby şarkısı mırıldanmaya başlayınca aklıma düştünüz hanımefendi. gülümseyen bir merhaba göndermek istedim :)