tag:blogger.com,1999:blog-21407179.post6052803049358391918..comments2023-10-04T13:06:42.088+03:00Comments on 7.oda: Çok Uzaklarda Bir Yaz7.odahttp://www.blogger.com/profile/10966726207786499910noreply@blogger.comBlogger17125tag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-80057383853489148582014-04-05T01:55:00.075+03:002014-04-05T01:55:00.075+03:00Sana teşekkür ederek başlayacağım ve kitap hakkınd... Sana teşekkür ederek başlayacağım ve kitap hakkında olan düşüncelerimi sonra yazacağım.Hatırlıyor musun niçin verdiğini bana kitabı?Okuma alışkanlığımı kazanayım diye ki kesinlikle işe yaradı emin olabilirsin.Binlerce kez teşekkürler... <br /> Geçeyim kitap ve kahramanı hakkında ki düşüncelerime.Yazarın dediği gibi bir anti-kahramanın hikayesi.Bana bu kahraman herkesin hayatında var gibi geldi sadece itiraf edemediği bir kahraman.Bilemiyorum belki ben yanılıyorum ama kendimde ki bir hatayı farketmemi sağladı o kesin.İnsanlar hayatının belli dönemlerinde hep br anti-kahramanı içinde barındırır gibi gelir bana.Bu da bizlerin acıyı sevmemizden ona aşık olmamızdan kaynaklanıyor gibi geliyor hep.''Dışarıdan bakıldığında,İnsan kendisi için sadece sağlık,zenginlik ve esenlik diler.''-''Oysa kendisini gözlemleyebilseydi...kendi yüreğini ve içindeki ıstırap ezgisini duyabilseydi,başına belki gelecek,belki de hiç gelmeyecek korkunç olayların beklentisiyle yazdığı felaket senaryolarının repliklerini bir dua gibi hiç durmadan tekrarlayan sesini de işitebilecekti...''Bu kısım aslında roman kahramanın bence tüm özeti ilişkilerinde,iş hayatında herşeyde etkili olan acıyı sevme durumu.Okurken hep hissettim bunu ki kendimde de zaman zaman gördüğüm bir hata bu.Kitaplar ve kahramanlar böyle işte hep bir empati durumu yaratır.<br /> Kitap bitti.Bu yazıyı yazmaya oturdum hep kafamda bir ezgi.Çok sevdiğim bir şarkı ve sözü.Kafamın içinde dolanıyor hep roman kahramanı ile bağlantıdayım.Şarkı Redd'in Roman Kahramanı.Sanki şu sözler cuk oturuyor;''Bir cümlede varoldum nokta kondum son buldum,<br /> Bin bir kere kusur oldum işaretlenip ünlem oldum.''<br />Bu sözler hep kahmananımızın karar mekanizmasını hatırlatıyor bana.Hiç kendi karar vermiyor sanki hep karşısındakinin kararlarını yaşıyor gibi.Galiba çok düz oldu.:)<br /> Bazen insanın iç dünyası kendi şeytanı oluyor.Kitap için çok teşekkürler;).Bitti.Anonymoushttps://www.blogger.com/profile/13159604404237407468noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-2852568674313934042013-03-25T12:47:27.121+02:002013-03-25T12:47:27.121+02:00Bu kitaba sanırım tam da şimdi ihtiyacım var yoksa...Bu kitaba sanırım tam da şimdi ihtiyacım var yoksa bunca zamandır blogu açıp buraya gelmezdim.. butterflybutterflyhttps://www.blogger.com/profile/00877563349089384494noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-19498407777122875702009-09-09T15:02:02.256+03:002009-09-09T15:02:02.256+03:00Kitaptan haberdardım ama okumadım. tarzı Neva (İlg...Kitaptan haberdardım ama okumadım. tarzı Neva (İlgin onat) ya benziyor.Nazminoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-29760190554689176202009-09-08T10:45:01.040+03:002009-09-08T10:45:01.040+03:00NTV Bilim Dergisi almıştım geçen. Eylül sayısının ...NTV Bilim Dergisi almıştım geçen. Eylül sayısının kapak konusu Belleğin Sırları idi. İçinde tek bir yazı var bununla ilgili ama o kadar keyifli ve ilginç bir yazı ki... <br /><br />Seninle bir iki alıntı paylaşmak istedim. <br />Okurken aklıma Çok Uzaklarda Bir Yaz hakkında yazdıkların, hem de yazında bağlantılarını verdiğin yazılarında söylediğin şeyler geldi. <br /><br />Eğer bulursan yazının tamamının ilgini çekeceğinden eminim. Üstelik Öykü için de okuman faydalı olabilir. Ama bir yazı için almam dersen çok uzun bir yazı ama ya yazarak ya tarayarak yollarım ben sana...<br /><br /> <br />"Luis Bunuel, öz yaşam öyküsü olan "Son Nefesim" adlı eserine, insan belleğinin "tuhaf"lığıyla ilgili bir anısıyla başlar...<br />Bunuel, arkadaşlarına sık sık yakın dostu Paul Nizanın kilisede yapıla düğününde olup bitenleri anlatmaktadır. Kilise, davetliler, gelin ve damadın giysileri, törende olup bitenler yakınlarda olmuşçasına canlıdır belleğinde. Düğün sırasındaki duygularını bile hatırlar. Tören Saint Germain des Pres kilisesinde gerçekleştirilmiş ve damadın tanığı da Jean Paul Sartre olmuştur. Ama yıllar sonra bir gün aniden arkadaşının koyu bir Marksist, evlendiği kadının da bir tanrıtanımaz olduğunu ve bu nedenle kilisede evlenmiş olamayacaklarını fark eder. Bunuel tüm ayrıntılarını hatırladığını sandığı düğünün, şimdi gerçekten olup olmadığından bile emin değildir. <br />Bunuel yıllar sonra geçmişini hatırlarken, gerçekte hiç olmamış bir olayı sanki yaşamış gibi hatırlamasıyla başladığı anılarını okuyacak olanlara, yazdıklarının/hatırladıklarının gerçekliğinden kendisinin de emin olmadığı uyarısını yapar."<br />Dergide bununla ilgili yıllar süren çok ilginç bir bilimsel araştırma bile var ve ardından sorular geliyor...<br /><br />"Öyleyse hatırladıklarımızın gerçekten yaşadıklarımız, hissettiklerimiz olup olmadığını yoksa bilmiyor muyuz? Geçmişte çok sevdiğimiz bir şeyi uzun yıllar sonra sevmediğimiz bir şey olarak hatırlıyabiliyorsak, belleğimiz ne işe yarıyor? Daha önemlisi, sağlıklı insanların belleği bil geçmişi doğru hatırlayamıyorsa geçmişten söz etmenin bir yararı olabilir mi? <br /><b>Kendi hayatımızı yanlış hatırlıyorsak biz kimiz o zaman?</b>"Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-59509037040314917642009-09-01T14:30:48.564+03:002009-09-01T14:30:48.564+03:00yarıya geldim ve bir an önce bitirmek için sabırsı...yarıya geldim ve bir an önce bitirmek için sabırsızlanıyorum :)Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-82934733320628934892009-08-28T11:34:53.960+03:002009-08-28T11:34:53.960+03:00Artık karar verdim, yolculuklarda okuduğum kitapla...Artık karar verdim, yolculuklarda okuduğum kitapların benim için daha farklı bir anlamı var. Yolculuklar sanırım insanı hüzünlendiriyor. Hele de yapılan yolculuk, bir metafor olarak değil gerçek bir düşe, düşlerindeki insana doğru yapılan bir yolculuksa…<br />İşte dün yaptığım böyle bir yolculuk esnasında, akmayan zamanı ardından iteklemek için otobüste okuduğum bir kitaptan, altını çizdiğim, bu yazıyı ve bahsedilen kitabı bana hatırlatan aşağıdaki alıntıyı paylaşmak istedim. Biraz uzun bir alıntı ama…<br /><br />“Gerçeği, yalnızca gerçeği anlatacağıma ant içerim. Tanık sandalyesinde oturanların açılış cümlesi bu, en azından Hollywood mahkemelerinde… Oysa bu söze böyle giren bir yazar, daha baştan iki seksen yere serileceğini kabullenmelidir. Yalnızca olguları, kendi adlarına konuşmaya fazlasıyla hevesli olguları yazmaya kalkışsa bile, önündeki matrisi doldurmaya başlar başlamaz seçimler yapmak zorundadır. Neyi, kimi, hangisini? Aynı olguların farklı dizilişlerle bambaşka gerçeklikler doğurduğunu görecektir. 26’lık bir destenin sunduğu sayısız poker eli gibi. Seçimlerinde nesnel olacağını da öne süremez. İster istemez ayrımcılık, adam kayırma, bir-iki kaçamak işin içine karışacak; İtirafa yanaşmadığı ne kadar korkusu, beklentisi, değersizlik duygusu varsa, bir anda gün ışığına çıkıp pek böbürlendiği gözlem gücünü orasından burasından tırtıklayacaktır. <b>Hiçbir ego kendi gerçeğiyle baş edecek denli küçük değildir çünkü.</b> Bu aşamayı da inancını yitirmeden atlatabildiyse – ki onun gözü karalığından ve idealistliğinden dolayı ayrıca kutlamalı – olgular ve sözcükler arasında kendi elleriyle, kılavuzsuz bir köprü kurması, gereç seçiminden ışıklandırmaya dek, bir şeyin üstesinden tek başına gelmesi gerektiğini kavradığında burnu iyice sürtülecektir. Artık onu bekleyen en korkunç düş kırıklığı, dört duvar arasında, bir kül tablası deryasında geçen ve alnında bir başka çizgiyi derinleştiren sayısız gün ve gecenin sonundadır. Onca çaba, özveri, çırpınış ve bunalımın sonucunda ortaya çıkan, hiç de umduğu gibi bir köprü, ondan dışarıya, dış dünyaya ulaşan bir köprü değildir. Yaşam, bütün kayıtsızlığı ve alaycılığıyla akıp giderken, o yalnızca, gerçeğin korkunç çölünde kişisel bir gözlem kulesi yapmıştır. Çatlak tahtalarından rüzgar dolan, sallantılı, uğultulu bir kule… Sonuçta, eline kalem alan herkes şu soruyla fazlasıyla boğuşmak zorundadır : <b>Gerçeğin ne kadarına DAYANABİLİRİM?” </b> (Kırmızı Pelerinli Kent, Aslı Erdoğan, Syf.68 Adam Yayınları, 1998)EgeEfenoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-35886886136708247562009-08-28T08:51:36.551+03:002009-08-28T08:51:36.551+03:00nerden werdin bu kitabı bana yaww :)iki gündür bır...nerden werdin bu kitabı bana yaww :)iki gündür bırakıp uyuyamıorum gözlerim görmeyince BAŞKAHRAMANI,NİLÜFERİ,HÜMEYRAYI,ALİYİ vs.hepsini düşünerek mecbur bi uykuya dalıyosun,ama bitiyo bu akşam son bölümdeyim ve meraktayım.. bu arada özledik gel artıkbanuhttps://www.blogger.com/profile/17417887542848706064noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-59828167493940493662009-08-26T21:36:30.891+03:002009-08-26T21:36:30.891+03:00Neden böylesiniz: Size kaybettiğinizi düşündürdüğü...Neden böylesiniz: Size kaybettiğinizi düşündürdüğümüz an sizi kazandığımız an oluyor !Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-66839222229410349382009-08-26T21:04:48.290+03:002009-08-26T21:04:48.290+03:00kitabı okumaya başladım. 52. sayfadayım. teşekkür ...kitabı okumaya başladım. 52. sayfadayım. teşekkür ederim. iyi tatilller. öyküyü öp benim için.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-21758155962062914942009-08-26T21:03:15.435+03:002009-08-26T21:03:15.435+03:00kitap için gerçekten teşekkürler :)kitap için gerçekten teşekkürler :)SNnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-15027314174720466972009-08-24T12:24:55.505+03:002009-08-24T12:24:55.505+03:00Okurken bir çok yerinde '' yaptıklarını ...Okurken bir çok yerinde '' yaptıklarını yanlış bulduğunuz ,kızdığınız ve kimi zaman hor gördüğünüz '' adı geçen her bir kahramanı , kitap bittiğinde arayıp hatırını sormak hatta kimileri ile arkadaşlık kurmak isteyeceğiniz harika bir roman ...Aaronnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-45329486437453329392009-08-24T00:23:55.632+03:002009-08-24T00:23:55.632+03:00Bazı Adamlar vardır insanların hayatların da çok ö...Bazı Adamlar vardır insanların hayatların da çok önemli bir ver kaplar işte benm içinde MEhmet Açar odur... Yaptığı, söyledği her şeye kayıtsız varım ....ve bildğim kadarı ile bu Açar'ın dördüncü kitabı kesin okumak gerek...Çağdaş Yılmazhttps://www.blogger.com/profile/15891261220047378918noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-34613011647612458112009-08-23T13:46:10.093+03:002009-08-23T13:46:10.093+03:00İş ararken iş ilanlarında çok sık görürüm “ikna ye...İş ararken iş ilanlarında çok sık görürüm “ikna yeteneği olan” şeklindeki ifadeyi. İki gün önce bir iş görüşmesine giderken metroda gördüm yazını ve yol boyunca okuyup bitirdim. Görüşme, tüm iş görüşmeleri gibi iğrenç geçmişti ve ben dönerken görüşme yerine senin yazını düşünmeyi tercih ettim. Yürürken yazının bazı yerlerine tekrar göz attım ve bulduğum ilk kitapçıya girip çok az olan paramın bir kısmını daha gözden çıkararak kitabı aldım… Dedim ki, Fatoş’taki bu ikna yeteneği bende olsa, işsiz ve parasız bir adam olmazdım herhalde:)<br />Bir günde bitirdim kitabı ve şimdi kısa olmasını umduğum bir yorumda ne söyleyebilirim diye düşündüm, en az 272 saatlik bir sohbetle ancak anlatabileceklerimi. Üstelik senin yazdıklarından sonra…<br />Sanırım notlar halinde yazmak en iyisi…<br />Tarihçi Carr’ın Tarih Nedir kitabı benim için bir başucu kitabıdır ve tarihe ve elbette kişisel tarihe dair çok şey düşünmüşümdür o kitaptan sonra. Bu kitapta yazarın hafıza ve anılara dair söyledikleri bana bir tür tamamlayıcı ve somutlayıcı bir okuma oldu… <br />Salinger’in Çavdar Tarlasında Çocuklar’ı, pek çok yazarı etkilemiştir diye bilirim. Hatta kimi yazarlar bu etkiyi açıkça ortaya koyar ve yazdıklarından benzer bir tat alırsınız. Örneğin, Beni Asla Bırakma ya da Bukowski’nin Ekmek Arası. Bu kitabı okurken çok fazla o tadı damaklarımda hissettiğimi söylemeliyim… Özellikle, “büyümek ve olgunlaşmak…” diye başlayan cümlelerde.<br />Çok yerin altını çizdim, bazen çizmekten vazgeçtim, sonra yeniden çizmek istedim, olmadı sayfanın kenarına boydan boya uzun bir çizik attım, daha olmadı sayfanın köşesine benim için sayfanın tamamı önemli anlamına gelen işaretler koydum. <br />Bu hikayedeki karakterlerin ve olayların çok kolay anlaşılamayacağını söylersem ukalalık yapmış olmam umarım. Çünkü ortada, bir dönüşüm süreci, mücadele, örgüt, yakın dönem Türkiye tarihi ve insanlardaki izdüşümleri, solcu insanlar, onların yaşadıkları ve gerçekten dışarıdan anlamanın zor olduğu içsel gerilimler, erkeklik kültürü vs gibi pek çok şey var… Hadi başlamışken ukalalık yapmaya devam edeyim ve bu kitaptaki bazı karakterleri anlamadan bu ülkede yaşanan bazı şeyleri ve yaklaşık 27 yaş ve üstü insanlarımızı anlamak mümkün değildir diyeyim. Tabi anlamak gibi bir çabanız varsa…<br />Diğer bir nota geçmeden senin gözünle de bakmaya çalıştığımı söylemeliyim karakterlere ve görmüş olabileceğin şeylere hayran kaldım… (Yine bir iş ilanından ifade : dikkat bu bir abartı değildir :))<br />Benim için bir tür “yarım teorisi” vardır, arada kalmışlık, ya da yarım bırakılmışlık teorisi de diyebilirim. Kitaptaki adsız anti kahraman, bu arada kalmışlığın ve el yordamıyla bulmanın gerilimini yaşayan insanlara dair de iyi bir örnek. <br />Nasıl anlatabilirim? Sanırım şöyle bir örnek verebilirim. Hümeyra ve onun yaşadığı ilişkiler, kendini içinde bulduğu ve yaşadığı “ilişki biçimi” ve sonrasında dönüştüğü şey ile Nilüfer’in yaşadığı dönüşümü kıyaslamak, Hümeyra’nın zaten yaşadığı şeye varması, bunu yaparken, Daridda, Faocoult türü yazarlardan, Frankfurt Okulu'ndan ya da postmodernistlerden etkilenmesi, dönüşümünün teorisini burada bulması çok önemli bir tartışma bence… Eminin kitap devam etseydi Nilüfer sonra Nietzsche’yi falan keşfederdi. Çünkü yaşadığı içsel gerilimler, hayatının anlamsızlığı hissi onu oraya doğru götürüyordu…<br />Ben en çok aramızda yedi yaş bulunan kardeşimde ya da öğrencilerimde gözlemliyorum bazı şeyleri. Örneğin onların bu arada kalmışlığı bu boyutuyla yaşamadığından eminim. İlişkileri, ilişkilerinin biçimleri vs konusunda hem erkekler hem kadınlar daha netler. Bu netlik benim açımdan, doğru yerde oldukları anlamına gelmiyor elbette. Kastettiğim dönüşümün içinde değil dönüşmüş bir şeyin içinden yaşıyorlar ve hissediyorlar… <br />Yok yok, kısa tutamayacağım yazacaklarımı. En iyisi başka şeyler de yaz da ben de onlar üzerinden düşünmeye devam edeyim. Şimdilik son bir not daha yazayım: “Kim erkek kim kadın? Kadında erkek, erkekte kadın ve insan…”<br />Çok teşekkür ederim Fatoş… Çok güzel gözlerin var ve çok güzel bakıyorsun. Bu sadece, gözlerinin şekli, rengi değil biliyorsun… Ne yaparım ben sensiz…OveDnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-11224416302431413012009-08-21T15:31:10.129+03:002009-08-21T15:31:10.129+03:00kitabi okuyup begenmistim ama cok etkilendigimi so...kitabi okuyup begenmistim ama cok etkilendigimi soyleyemeyecegim. sonra bir kac kez, bazi seyler aklima geldi ara ara ama uzerinde durmadim. simdi senin yazdiklarini okuyunca, kitabi daha sevdim sanki :)şulehttps://www.blogger.com/profile/14355946835470887068noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-18744915600322557552009-08-21T12:47:25.073+03:002009-08-21T12:47:25.073+03:00kitabı alıp okuyasım gelsi.
kesinlikle doğru.
bir ...kitabı alıp okuyasım gelsi.<br />kesinlikle doğru.<br />bir olay o gün hemen yaşandıktan sonra yazılsa bile değişiyor.<br />hem unutuluyor hem de insanoğlu yeterince dürüst olamıyor kendine.<br />motaigne de denemelerinde bundan bahseder.<br />teşekkürler bu kitabı paylaştığın için=)NiYahttps://www.blogger.com/profile/14209623284955110814noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-86312111917589889992009-08-21T11:57:16.571+03:002009-08-21T11:57:16.571+03:00üzülüyosun NİLÜFER için kendini onun yerine koyuyo...üzülüyosun NİLÜFER için kendini onun yerine koyuyosun daha çok üzülüosun ama galiba bütün erkeklerde war biraz bu umursamazlık taki kaybedeceklerini anlayana kadar.ama bu bi kısırdöngü erkeğe herzamn gidibileceğini hissettirmek lazım yada ayrıntılara onlar kadar öenm wermek (buda çok zor)banuhttps://www.blogger.com/profile/17417887542848706064noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-21407179.post-46773016473856119392009-08-21T11:52:50.041+03:002009-08-21T11:52:50.041+03:00güzel anlatılan ilginç kitap :)güzel anlatılan ilginç kitap :)Leylək Xəlifəhttps://www.blogger.com/profile/14876060018934847972noreply@blogger.com